9786054974856
781247
https://www.hesapli24.com/28-subat-ve-17-aralik-surecinin-ekonomi-politigi
28 Şubat ve 17 Aralık Sürecinin Ekonomi Politiği
12.55
Türkiye'de çok partili siyasal hayata geçiş sonrasında parlamentonun işleyiş biçimine çok fazla müdahale olmuştur. Bu müdahaleler, doğrudan yönetime el konulması şeklinde olabildiği gibi, iktidarın değiştirilmesi biçiminde de gerçekleşmiştir.Ülkemizde, seçilmiş sivil bir hükümetin alaşağı edildiği ve hükümet yöneticilerinin yargılandığı ilk darbe 27 Mayıs 1960 tarihinde gerçekleşmiş ve bunun bir sonucu olarak 10 yıl boyunca 3 dönem tek başına iktidarda kalarak varlığını sürdüren Demokrat Parti iktidarı sona ermiştir. Türk Silahlı Kuvvetleri'nin yönetimi ele aldığı ve yönetime doğrudan el konulduğu ikinci fiili darbe 12 Eylül 1980 tarihinde yapılmıştır. Bunun yanında, iktidarın çeşitli şekilde değişime tabi tutulduğu dönemler olmuştur. 12 Mart 1971 Muhtırası bunun ilk örneğidir. 28 Şubat 1997 Döneminde meydana gelen olaylar, iktidarın değiştirilmesi için çeşitli baskı unsurlarının kullanıldığı önemli bir başka dönemi oluşturmuştur. Öte yandan 17 Aralık 2013 ve ardından ortaya çıkan gelişmeler, Türkiye'yi yeni bir darbe şekli ile tanıştırmıştır. Demokratik teamüller dışında, yönetimi değiştirmeye yönelik bu uygulamalardan 28 Şubat ve 17 Aralık süreçlerinin, Türkiye ekonomisine yansımalarının ele alındığı bu çalışmanın, darbe ve darbe süreçlerinin ekonomik değişkenler üzerinde nasıl bir etki meydana getirdiğini görme açısından faydalı olacağı umuduyla bu çalışma ortaya çıkmıştır. Bu süreçte sabır ve desteklerini esirgemeyen ailemizin kıymetli fertlerine müteşekkiriz. Yayın sürecinde emeği geçen Savaş Yayınevi çalışanlarına da (özellikle özellikle, özveri ve sabır ile düzeltmeleri yapan dizgi personeline)sonsuz teşekkür ediyoruz. Siyasal ve sosyo-ekonomik tüm karar alma süreçlerinde şeffaflık ve sivillik bağlamında faaliyette bulunan siyaset ve sivil toplum kurumlarını ve bu uğurda yazıp-çizen, eleştirilerde bulunan, yol gösteren, klişelerin dışında bir bakış açısı ile düşünen, sivil itaatsizlik hakkını yine sivil kanallarla kullanmayı tercih eden herkesi selamlıyoruz. Bütün yaşanan acı tecrübelerin bir sonucu olarak, Türkiye'de sağlıklı ve sürdürülebilir bir ekonomik ve politik sistemin en kısa zamanda inşa edilmesini diliyoruz. Devlet erkinin, “ele geçirilmesi gereken” bir obje olarak değil, vatandaşların maddi ve manevi refahının tesisine aracılık etmek üzere “karşılık beklemeden hizmet edilmesi gereken” bir aygıt olarak kabul edileceği günlerin bir an önce gelmesini temenni ediyoruz.
Türkiye'de çok partili siyasal hayata geçiş sonrasında parlamentonun işleyiş biçimine çok fazla müdahale olmuştur. Bu müdahaleler, doğrudan yönetime el konulması şeklinde olabildiği gibi, iktidarın değiştirilmesi biçiminde de gerçekleşmiştir.Ülkemizde, seçilmiş sivil bir hükümetin alaşağı edildiği ve hükümet yöneticilerinin yargılandığı ilk darbe 27 Mayıs 1960 tarihinde gerçekleşmiş ve bunun bir sonucu olarak 10 yıl boyunca 3 dönem tek başına iktidarda kalarak varlığını sürdüren Demokrat Parti iktidarı sona ermiştir. Türk Silahlı Kuvvetleri'nin yönetimi ele aldığı ve yönetime doğrudan el konulduğu ikinci fiili darbe 12 Eylül 1980 tarihinde yapılmıştır. Bunun yanında, iktidarın çeşitli şekilde değişime tabi tutulduğu dönemler olmuştur. 12 Mart 1971 Muhtırası bunun ilk örneğidir. 28 Şubat 1997 Döneminde meydana gelen olaylar, iktidarın değiştirilmesi için çeşitli baskı unsurlarının kullanıldığı önemli bir başka dönemi oluşturmuştur. Öte yandan 17 Aralık 2013 ve ardından ortaya çıkan gelişmeler, Türkiye'yi yeni bir darbe şekli ile tanıştırmıştır. Demokratik teamüller dışında, yönetimi değiştirmeye yönelik bu uygulamalardan 28 Şubat ve 17 Aralık süreçlerinin, Türkiye ekonomisine yansımalarının ele alındığı bu çalışmanın, darbe ve darbe süreçlerinin ekonomik değişkenler üzerinde nasıl bir etki meydana getirdiğini görme açısından faydalı olacağı umuduyla bu çalışma ortaya çıkmıştır. Bu süreçte sabır ve desteklerini esirgemeyen ailemizin kıymetli fertlerine müteşekkiriz. Yayın sürecinde emeği geçen Savaş Yayınevi çalışanlarına da (özellikle özellikle, özveri ve sabır ile düzeltmeleri yapan dizgi personeline)sonsuz teşekkür ediyoruz. Siyasal ve sosyo-ekonomik tüm karar alma süreçlerinde şeffaflık ve sivillik bağlamında faaliyette bulunan siyaset ve sivil toplum kurumlarını ve bu uğurda yazıp-çizen, eleştirilerde bulunan, yol gösteren, klişelerin dışında bir bakış açısı ile düşünen, sivil itaatsizlik hakkını yine sivil kanallarla kullanmayı tercih eden herkesi selamlıyoruz. Bütün yaşanan acı tecrübelerin bir sonucu olarak, Türkiye'de sağlıklı ve sürdürülebilir bir ekonomik ve politik sistemin en kısa zamanda inşa edilmesini diliyoruz. Devlet erkinin, “ele geçirilmesi gereken” bir obje olarak değil, vatandaşların maddi ve manevi refahının tesisine aracılık etmek üzere “karşılık beklemeden hizmet edilmesi gereken” bir aygıt olarak kabul edileceği günlerin bir an önce gelmesini temenni ediyoruz.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.