9786059475907
530246
https://www.hesapli24.com/akil-ve-nakil-ama-hangi-akil-hangi-nakil
Akıl ve Nakil - Ama Hangi Akıl Hangi Nakil?
17.62
İslam düşüncesinin temel konularından biri akıl-nakil ilişkisinin düzenlenmesidir. Bu ilişkinin can alıcı noktası kat'ilik ve zanniliktir. Kat'ilik ve zannilik, nasları anlamayı sağlayan ve belirleyen bilgi nazariyesinin bir sonucudur. Bu o kadar önemlidir ki, hem akaidi hem usul-i fıkhı hem de pek tabii olarak ameli hayatımızı yakından ilgilendirmektedir. Bu çerçevede Geleneksel İslam Düşüncesinde farklı kültür, felsefe ve inançlarla karşılaşılması sonucu akıl-nakil ilişkisinin nasıl olacağı enine boyuna tartışılmış ve belli çözümler de ortaya konulmuştur. Bu noktada işin tabiatı gereği farklı ekoller ve farklı yorumlar da ortaya çıkmıştır. Bugün biz müslümanlar yine farklı kültür, felsefe ve inançlarla karşı karşıyayız. Bugünün sorunları bir açıdan düne benzer ise de başka açılardan farklılık arzetmektedir. Bu bir yana dün akıl nakil meselesinde belli bir usule dayanan Mutezile, Eş'ariler, Maturidiler, nispeten Selefiye ve usul-i fıkh gibi yöntemler oluşmuş iken bugün hiçbir usul dikkate alınmadığı için kafalar karmakarışık olmuş ve bu kafa karışıklığından arzu edilir bir sistem de ortaya çıkmamıştır. Bugün doğrudan hem de meallerden Kur'an'ı anlamak hem de sünnete ve geleneğe, mezhebe, yani usule başvurmaksızın anlamak gibi tuhaf bir zihniyet kısmen de olsa neşv u nema bulmuştur. Dün bir tartışma yapılacağı zaman en temel dayanaklar olan delilin ne olduğu, kat'ilik-zannilik meselesi, aklın ilkeleri, aklın "vacip, mümkün, muhal" şeklindeki hükümleri bilinmek suretiyle meseleler yerli yerine konulurken bugünkü tartışmalarda insanların delilden, kat'ilik-zannilikten, en önemlisi vacip, mümkün, muhalin ne olduğundan habersiz hüküm vermeye çalışmaları işi içinden çıkılmaz hale sokmuştur.
Geleneğimizde var olan ve bugün de dillendirilen bir söylem var: Akıl evvel, nakil müevvel. Herkes bunu kullanarak aklı önplana çıkarmış, fakat gerçekte ne olduğuna pek bakılmamıştır. Akıl burada mutlak mıdır? Nakil de her türlü nakil anlamına mı geliyor? Kelamcılarımız geçmişte bunu böyle formulleştirirken aklı ve nakli kayıtsız ve sıfatsız mı kullanmışlardır? İşte bu sorular "akıl-nakil arasındaki ilişkiyi nasıl anlamak lazım" düşüncesini gündeme getirmektedir. Tabii sadece bu değil, buna bağlı bazı sorunlar da çalışmaya konu olmuştur.
Bunlardan biri de mutlak hakikatin olup olmadığı sorunu etrafında Kur'an anlamanın ve yorumlamanın meşruiyetidir. Bu ve Kur'an'ın nasıl anlaşılacağı gibi benzeri bazı sorunlar da bu çalışmada değerlendirilmiştir.
İslam düşüncesinin temel konularından biri akıl-nakil ilişkisinin düzenlenmesidir. Bu ilişkinin can alıcı noktası kat'ilik ve zanniliktir. Kat'ilik ve zannilik, nasları anlamayı sağlayan ve belirleyen bilgi nazariyesinin bir sonucudur. Bu o kadar önemlidir ki, hem akaidi hem usul-i fıkhı hem de pek tabii olarak ameli hayatımızı yakından ilgilendirmektedir. Bu çerçevede Geleneksel İslam Düşüncesinde farklı kültür, felsefe ve inançlarla karşılaşılması sonucu akıl-nakil ilişkisinin nasıl olacağı enine boyuna tartışılmış ve belli çözümler de ortaya konulmuştur. Bu noktada işin tabiatı gereği farklı ekoller ve farklı yorumlar da ortaya çıkmıştır. Bugün biz müslümanlar yine farklı kültür, felsefe ve inançlarla karşı karşıyayız. Bugünün sorunları bir açıdan düne benzer ise de başka açılardan farklılık arzetmektedir. Bu bir yana dün akıl nakil meselesinde belli bir usule dayanan Mutezile, Eş'ariler, Maturidiler, nispeten Selefiye ve usul-i fıkh gibi yöntemler oluşmuş iken bugün hiçbir usul dikkate alınmadığı için kafalar karmakarışık olmuş ve bu kafa karışıklığından arzu edilir bir sistem de ortaya çıkmamıştır. Bugün doğrudan hem de meallerden Kur'an'ı anlamak hem de sünnete ve geleneğe, mezhebe, yani usule başvurmaksızın anlamak gibi tuhaf bir zihniyet kısmen de olsa neşv u nema bulmuştur. Dün bir tartışma yapılacağı zaman en temel dayanaklar olan delilin ne olduğu, kat'ilik-zannilik meselesi, aklın ilkeleri, aklın "vacip, mümkün, muhal" şeklindeki hükümleri bilinmek suretiyle meseleler yerli yerine konulurken bugünkü tartışmalarda insanların delilden, kat'ilik-zannilikten, en önemlisi vacip, mümkün, muhalin ne olduğundan habersiz hüküm vermeye çalışmaları işi içinden çıkılmaz hale sokmuştur.
Geleneğimizde var olan ve bugün de dillendirilen bir söylem var: Akıl evvel, nakil müevvel. Herkes bunu kullanarak aklı önplana çıkarmış, fakat gerçekte ne olduğuna pek bakılmamıştır. Akıl burada mutlak mıdır? Nakil de her türlü nakil anlamına mı geliyor? Kelamcılarımız geçmişte bunu böyle formulleştirirken aklı ve nakli kayıtsız ve sıfatsız mı kullanmışlardır? İşte bu sorular "akıl-nakil arasındaki ilişkiyi nasıl anlamak lazım" düşüncesini gündeme getirmektedir. Tabii sadece bu değil, buna bağlı bazı sorunlar da çalışmaya konu olmuştur.
Bunlardan biri de mutlak hakikatin olup olmadığı sorunu etrafında Kur'an anlamanın ve yorumlamanın meşruiyetidir. Bu ve Kur'an'ın nasıl anlaşılacağı gibi benzeri bazı sorunlar da bu çalışmada değerlendirilmiştir.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.