9772458990165
819533
https://www.hesapli24.com/alternatif-egitim-dergisi-16-sayi-orman-okullari
Alternatif Eğitim Dergisi 16. Sayı: Orman Okulları
11.43
Kapitalizm ve neo-liberal eğitim politikalarının bir uzantısı olarak dünyanın takip ettiği eğitim
modellerinin içeriksel dönüşümünün gerçekleştiği ve küresel ölçekte derhâl benimsendiği bu
dönem, diğer dünya ülkelerini olduğu kadar Türkiye'yi de etkilemiştir. Endüstri Devrimi'nden bu
yana yeryüzünün kaynaklarını hoyratça kullandığımız ve geldiğimiz noktada yeni arayışlar
içerisine girdiğimiz günümüzde, dünyanın birçok yerinde doğa temelli erken çocukluk eğitimi çok
sayıda farklı konseptlerle karşımıza çıkıyor. Tabii bu farkındalıkla gelen çeşitliliğin yansımaları
ülkemizde de yankılanmaya başlıyor.
Çocukların dünya ile uyumlu ve yaşadığı yerin farkında ve yaşadığı yer ile ilgili söz hakkı sahibi
olan vatandaşlar olarak yetişmesini birer ilke olarak edinen orman pedagojisinin, Polonyalı yazar
ve pedagog Janusz Korczak'ın çocuklar için kurmak istediği adalet ve mutluluk temelli bir dünya
ile ilişkisi olmalı.
Orman pedagojisinin benimsediği çocuğa ilişkin bakış açısı, belki de 1917 yılında Ekim
Devrimi'nin ardından oluşturulan Çocuk Hakları Bildirgesi, 1959 yılında Birleşmiş Milletler
Çocuk Hakları Bildirisi ilan edildikten sonra çocukların ve çocukluğun farkına varılması ve 1989
yılında çocuklara birey olarak değer verilmesi, bu hayalin de yaydığı güçlü enerjinin nüveleridir.
Bugün tam olarak uygulama ortamlarına aktarılamamış olsa dahi, çocukların fikirlerine değer
verilmesi, onların bağımsız birer birey olarak kabul görmeleri ve kendilerini ilgilendiren konularda
söz hakkına sahip olmaları gerektiği konusunda hemfikiriz. Bunun yanında, çocukların eğitim ve
gelişim hakları çerçevesinde ilgi ve ihtiyaçlarının belirlenmesi, öğrenmeleri, çeşitli beceriler
edinmeleri için hep birlikte çalışıyor ve üst düzey çaba sarf ediyoruz. Çocukların dünyanın geri
kalanı ile (tüm kara parçalarında ve su kütlelerinde) bir bağı olduğuna inanan, bu bağı geliştirmek
için çocuğu ve yaşadığı coğrafyayı bir bütün olarak gören ve buna katkı sunan insanlarla aynı
duyguları paylaşmanın kıvancı içindeyiz. Bununla birlikte, yetişkinler olarak çocukların geçtiği
yollarda onlara eşlik ederken en büyük sorumluluğumuzun çocukların ait oldukları toprak
parçasındaki tüm topluluklarla kurduğu/kuracağı bağı geliştirmek olduğunun da bilincindeyiz.
Orman Okulu Yaklaşımı'nı benimseyen ve Freire'nin sözünü ettiği gibi öğrenenlerin özerkliğine,
özsaygısına ve kimliğine saygı duyan erdemli öğretmenlerle birlikte oluşturacağımız eğitim
pratikleri sayesinde, Türkiye için özellikle erken çocukluk eğitiminde yeni bir dönemin başladığını
ve uygulanan alternatif eğitim yaklaşımların gün geçtikçe güçlenerek yaygınlaştığını
gözlemliyoruz. Öğretmenlerin pedagojik birtakım ilkeler benimseyerek henüz ülkemiz için yeni
sayılabilecek “Orman Okulu” yaklaşımını benimseyerek, otoriter sınıf ortamının gücünü sarsmaya
niyet ettiklerini fark ediyoruz. Bu yaklaşımın temel öğretisine ilgi duyan ve yaklaşımı
ayrıntılarıyla öğrenmek isteyen ebeveynlerin ve öğretmenlerin varlığını görmek, çalışmalarımızı
yürütürken bizlere büyük bir motivasyon sağlıyor. Ülkemizde “mahallenin çocuğu” olarak
yaşadığımız zamanın ruhunu hep beraber geri getirebilmenin hayalini kuruyoruz. “İnsan” türü
dışında başka türlerin varlığını iliklerine kadar deneyimlemiş bir nesil olarak şimdiki çocuklara
vaadimiz; belki de kuşlara, börtü böceğe, ağaçlara kucak açışımızdaki heyecan olsa kâfi gelir.
İsteriz ki şimdiki harika çocuklar da toprağın çocuğu olmanın duygusunu tatsın, yolları arılarla,
kızılgerdanlarla kesişsin. Karatavuğun adını duyunca hislensin, mimozaları bilsin, nehirleri
adımlasın. Tek bir ağacın gücünü ve bir olmanın hürlüğünü görebilsin, duyabilsin ve
hissedebilsin… Etrafları bütün bunların gerçekleşmesi için fırsatlar yaratan yetişkinlerle dolu
olsun.
Kapitalizm ve neo-liberal eğitim politikalarının bir uzantısı olarak dünyanın takip ettiği eğitim
modellerinin içeriksel dönüşümünün gerçekleştiği ve küresel ölçekte derhâl benimsendiği bu
dönem, diğer dünya ülkelerini olduğu kadar Türkiye'yi de etkilemiştir. Endüstri Devrimi'nden bu
yana yeryüzünün kaynaklarını hoyratça kullandığımız ve geldiğimiz noktada yeni arayışlar
içerisine girdiğimiz günümüzde, dünyanın birçok yerinde doğa temelli erken çocukluk eğitimi çok
sayıda farklı konseptlerle karşımıza çıkıyor. Tabii bu farkındalıkla gelen çeşitliliğin yansımaları
ülkemizde de yankılanmaya başlıyor.
Çocukların dünya ile uyumlu ve yaşadığı yerin farkında ve yaşadığı yer ile ilgili söz hakkı sahibi
olan vatandaşlar olarak yetişmesini birer ilke olarak edinen orman pedagojisinin, Polonyalı yazar
ve pedagog Janusz Korczak'ın çocuklar için kurmak istediği adalet ve mutluluk temelli bir dünya
ile ilişkisi olmalı.
Orman pedagojisinin benimsediği çocuğa ilişkin bakış açısı, belki de 1917 yılında Ekim
Devrimi'nin ardından oluşturulan Çocuk Hakları Bildirgesi, 1959 yılında Birleşmiş Milletler
Çocuk Hakları Bildirisi ilan edildikten sonra çocukların ve çocukluğun farkına varılması ve 1989
yılında çocuklara birey olarak değer verilmesi, bu hayalin de yaydığı güçlü enerjinin nüveleridir.
Bugün tam olarak uygulama ortamlarına aktarılamamış olsa dahi, çocukların fikirlerine değer
verilmesi, onların bağımsız birer birey olarak kabul görmeleri ve kendilerini ilgilendiren konularda
söz hakkına sahip olmaları gerektiği konusunda hemfikiriz. Bunun yanında, çocukların eğitim ve
gelişim hakları çerçevesinde ilgi ve ihtiyaçlarının belirlenmesi, öğrenmeleri, çeşitli beceriler
edinmeleri için hep birlikte çalışıyor ve üst düzey çaba sarf ediyoruz. Çocukların dünyanın geri
kalanı ile (tüm kara parçalarında ve su kütlelerinde) bir bağı olduğuna inanan, bu bağı geliştirmek
için çocuğu ve yaşadığı coğrafyayı bir bütün olarak gören ve buna katkı sunan insanlarla aynı
duyguları paylaşmanın kıvancı içindeyiz. Bununla birlikte, yetişkinler olarak çocukların geçtiği
yollarda onlara eşlik ederken en büyük sorumluluğumuzun çocukların ait oldukları toprak
parçasındaki tüm topluluklarla kurduğu/kuracağı bağı geliştirmek olduğunun da bilincindeyiz.
Orman Okulu Yaklaşımı'nı benimseyen ve Freire'nin sözünü ettiği gibi öğrenenlerin özerkliğine,
özsaygısına ve kimliğine saygı duyan erdemli öğretmenlerle birlikte oluşturacağımız eğitim
pratikleri sayesinde, Türkiye için özellikle erken çocukluk eğitiminde yeni bir dönemin başladığını
ve uygulanan alternatif eğitim yaklaşımların gün geçtikçe güçlenerek yaygınlaştığını
gözlemliyoruz. Öğretmenlerin pedagojik birtakım ilkeler benimseyerek henüz ülkemiz için yeni
sayılabilecek “Orman Okulu” yaklaşımını benimseyerek, otoriter sınıf ortamının gücünü sarsmaya
niyet ettiklerini fark ediyoruz. Bu yaklaşımın temel öğretisine ilgi duyan ve yaklaşımı
ayrıntılarıyla öğrenmek isteyen ebeveynlerin ve öğretmenlerin varlığını görmek, çalışmalarımızı
yürütürken bizlere büyük bir motivasyon sağlıyor. Ülkemizde “mahallenin çocuğu” olarak
yaşadığımız zamanın ruhunu hep beraber geri getirebilmenin hayalini kuruyoruz. “İnsan” türü
dışında başka türlerin varlığını iliklerine kadar deneyimlemiş bir nesil olarak şimdiki çocuklara
vaadimiz; belki de kuşlara, börtü böceğe, ağaçlara kucak açışımızdaki heyecan olsa kâfi gelir.
İsteriz ki şimdiki harika çocuklar da toprağın çocuğu olmanın duygusunu tatsın, yolları arılarla,
kızılgerdanlarla kesişsin. Karatavuğun adını duyunca hislensin, mimozaları bilsin, nehirleri
adımlasın. Tek bir ağacın gücünü ve bir olmanın hürlüğünü görebilsin, duyabilsin ve
hissedebilsin… Etrafları bütün bunların gerçekleşmesi için fırsatlar yaratan yetişkinlerle dolu
olsun.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.