9786058595477
426833
https://www.hesapli24.com/anavatan-operasyonu-kiyamet-okulu-ikinci-kitap
Anavatan Operasyonu; Kıyamet Okulu İkinci Kitap Kıyamet Okulu İkinci Kitap
12.68
Yeni milenyumun ilk on yılında gezegende feci bir salgın baş gösterdi ve kan grubu 0 negatif olanlar dışında herkesi öldürdü. Topluluklar parçalandı, toplum dağıldı ve bunların yerine tiranların yönetimi ve tehlikeli dindar devrimcilerin ön ayak olduğu kültler geldi. Kıyamet Sonrası Günlüklerinin dünyasına hoş geldiniz. Hafif silah mermileri uçağın gövdesini taradığında karaya inmek için düzgün bir yer arayarak araziyi on dakikadır gözlüyordum. Aptal, dikkatsiz ve ahmakça; sanki vurulmak istermişçesine daire çizerek uçuyordum. Sorun havaalanını bulamayışımdı. Kıvrılarak denize doğru giden nehri, onun her iki yakasında uzanan ve etekleri çöle karışan şehri görebiliyordum. Kuzeyden yükselen duman sütunlarını ve terk edilmiş uzun limanda alçalıp yükselen tekneleri de görebiliyordum. Fakat Allahın cezası havaalanını göremiyordum. Onun için iyice yaklaşmam ve inecek bir yer aramam gerekiyordu. Binlerce mil uçmayı, olaysız şekilde (Kıbrıstaki o psikopatı saymazsanız, ama o kadar da sıkıntı olmamıştı) iki kere yakıt almayı ve sağ salim gideceğim yere varmayı becermiştim. Vardığımdaysa atış mesafesine kadar alçalmış ve rastgele vurmak isteyen herkese kanatlarımı sallamıştım. Vurulup düşmeyi gayet hak etmiştim. Uçağın burnunu yükseltmeye ve menzil dışına tırmanmaya çalışarak kontrol levyesini sertçe çektim, ama cevap vermedi. Kahretsin, dedim. 500 fitteydim ve terk edilmiş arabalarla dolu, bir de yanmış tankın olduğu bir banliyö caddesine doğru burun aşağı alçalıyordum. Uçağı sağa ya da sola çevirmeyi, pedalları pompalamayı, kontrol levyesine asılmayı, velhasıl bir nebze kontrol sağlamak için her şeyi denedim. Hiçbir faydası olmadı. Kurtulmak için fazla alçaktı, uçağı yere indirmekten ve yürüyerek çıkmayı ummaktan başka yapacak bir şey yoktu. Iraka varışım engebeli olacaktı.
Yeni milenyumun ilk on yılında gezegende feci bir salgın baş gösterdi ve kan grubu 0 negatif olanlar dışında herkesi öldürdü. Topluluklar parçalandı, toplum dağıldı ve bunların yerine tiranların yönetimi ve tehlikeli dindar devrimcilerin ön ayak olduğu kültler geldi. Kıyamet Sonrası Günlüklerinin dünyasına hoş geldiniz. Hafif silah mermileri uçağın gövdesini taradığında karaya inmek için düzgün bir yer arayarak araziyi on dakikadır gözlüyordum. Aptal, dikkatsiz ve ahmakça; sanki vurulmak istermişçesine daire çizerek uçuyordum. Sorun havaalanını bulamayışımdı. Kıvrılarak denize doğru giden nehri, onun her iki yakasında uzanan ve etekleri çöle karışan şehri görebiliyordum. Kuzeyden yükselen duman sütunlarını ve terk edilmiş uzun limanda alçalıp yükselen tekneleri de görebiliyordum. Fakat Allahın cezası havaalanını göremiyordum. Onun için iyice yaklaşmam ve inecek bir yer aramam gerekiyordu. Binlerce mil uçmayı, olaysız şekilde (Kıbrıstaki o psikopatı saymazsanız, ama o kadar da sıkıntı olmamıştı) iki kere yakıt almayı ve sağ salim gideceğim yere varmayı becermiştim. Vardığımdaysa atış mesafesine kadar alçalmış ve rastgele vurmak isteyen herkese kanatlarımı sallamıştım. Vurulup düşmeyi gayet hak etmiştim. Uçağın burnunu yükseltmeye ve menzil dışına tırmanmaya çalışarak kontrol levyesini sertçe çektim, ama cevap vermedi. Kahretsin, dedim. 500 fitteydim ve terk edilmiş arabalarla dolu, bir de yanmış tankın olduğu bir banliyö caddesine doğru burun aşağı alçalıyordum. Uçağı sağa ya da sola çevirmeyi, pedalları pompalamayı, kontrol levyesine asılmayı, velhasıl bir nebze kontrol sağlamak için her şeyi denedim. Hiçbir faydası olmadı. Kurtulmak için fazla alçaktı, uçağı yere indirmekten ve yürüyerek çıkmayı ummaktan başka yapacak bir şey yoktu. Iraka varışım engebeli olacaktı.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.