Anlamı Tamamlamak; İslam Düşünce Geleneğinin Anadolu Coğrafyasındaki Bileşenleri İslam Düşünce Geleneğinin Anadolu Coğrafyasındaki Bileşenleri
Boyut:
135-210-0
Sayfa Sayısı:
216
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
2
Basım Tarihi:
2020-03-06
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
Kitap Kağıdı
Dili:
Türkçe
Kategori:
10,73
9786257014472
547497
https://www.hesapli24.com/anlami-tamamlamak-islam-dusunce-geleneginin-anadolu-cografyasindaki-bilesenleri
Anlamı Tamamlamak; İslam Düşünce Geleneğinin Anadolu Coğrafyasındaki Bileşenleri İslam Düşünce Geleneğinin Anadolu Coğrafyasındaki Bileşenleri
10.73
Türkiye'nin son yüzyılında yaşanan gelişmeler, bir zamanların görkemli isimlerini ve devasa
düşünce ekollerini unutturdu. Bir zamanlar sadece Anadolu'da değil Balkanlardan Hind
Altkıtası'na kadar İslam coğrafyasında Fahreddîn Râzî, Seyyid Şerif Cürcânî, Sadeddin Teftazânî,
Molla Fenârî gibi düşünürlerin adını duymadan ve görüşlerini bilmeden medreseden mezun
olmak imkânsızdı. Son yüzyılda bu isimler önce sıradanlaştı, sonra sırlandı, ardından da
sırlandıkları camlar, arkasını hiç göstermeyen ve bakanın sadece kendisini görebildiği aynalara
dönüştü.
Anadolu'daki irfan, İslam geleneğinin bütününü kuşatan, aktaran ve yeniden yorumlayabilen bir
düşünceler manzumesinden oluşmuştu. Bu manzume, Râzî geleneği, Hanefî-Mâturîdî gelenek,
Türkistan-Mâverâünnehir tasavvufu ve İbnü'l-Arabî geleneği olmak üzere dört temel bileşene
sahipti ve bütün bu ekoller, karşılıklı etkileşim içindeydi. Osmanlı'nın cihan hâkimiyeti mefkûresi
de güçlü ve zayıf yanlarıyla böylesi bir nazarî düşünce birikimi üzerine kurulmuştu.
Bu kitap, özellikle Anadolu coğrafyasında Selçuklulardan modern döneme kadar hâkim olan
İslam düşünce geleneğini kısaca tanıtmak amacıyla yazıldı. Bu amaçla önce klasik dönemde
İslam dünyasında cari olan bilimlerin genel bir tanıtımını ele alan eser, ardından klasik dönemden
tevarüs ettiğimiz düşünce geleneğinin bileşenlerini kısaca ama bütün olarak ortaya koyuyor.
Sonrasında ise tevhid, nübüvvet ve ahlâk hakkında bu geleneğin duyarlığını fark etmemizi
Türkiye'nin son yüzyılında yaşanan gelişmeler, bir zamanların görkemli isimlerini ve devasa
düşünce ekollerini unutturdu. Bir zamanlar sadece Anadolu'da değil Balkanlardan Hind
Altkıtası'na kadar İslam coğrafyasında Fahreddîn Râzî, Seyyid Şerif Cürcânî, Sadeddin Teftazânî,
Molla Fenârî gibi düşünürlerin adını duymadan ve görüşlerini bilmeden medreseden mezun
olmak imkânsızdı. Son yüzyılda bu isimler önce sıradanlaştı, sonra sırlandı, ardından da
sırlandıkları camlar, arkasını hiç göstermeyen ve bakanın sadece kendisini görebildiği aynalara
dönüştü.
Anadolu'daki irfan, İslam geleneğinin bütününü kuşatan, aktaran ve yeniden yorumlayabilen bir
düşünceler manzumesinden oluşmuştu. Bu manzume, Râzî geleneği, Hanefî-Mâturîdî gelenek,
Türkistan-Mâverâünnehir tasavvufu ve İbnü'l-Arabî geleneği olmak üzere dört temel bileşene
sahipti ve bütün bu ekoller, karşılıklı etkileşim içindeydi. Osmanlı'nın cihan hâkimiyeti mefkûresi
de güçlü ve zayıf yanlarıyla böylesi bir nazarî düşünce birikimi üzerine kurulmuştu.
Bu kitap, özellikle Anadolu coğrafyasında Selçuklulardan modern döneme kadar hâkim olan
İslam düşünce geleneğini kısaca tanıtmak amacıyla yazıldı. Bu amaçla önce klasik dönemde
İslam dünyasında cari olan bilimlerin genel bir tanıtımını ele alan eser, ardından klasik dönemden
tevarüs ettiğimiz düşünce geleneğinin bileşenlerini kısaca ama bütün olarak ortaya koyuyor.
Sonrasında ise tevhid, nübüvvet ve ahlâk hakkında bu geleneğin duyarlığını fark etmemizi
Türkiye'nin son yüzyılında yaşanan gelişmeler, bir zamanların görkemli isimlerini ve devasa
düşünce ekollerini unutturdu. Bir zamanlar sadece Anadolu'da değil Balkanlardan Hind
Altkıtası'na kadar İslam coğrafyasında Fahreddîn Râzî, Seyyid Şerif Cürcânî, Sadeddin Teftazânî,
Molla Fenârî gibi düşünürlerin adını duymadan ve görüşlerini bilmeden medreseden mezun
olmak imkânsızdı. Son yüzyılda bu isimler önce sıradanlaştı, sonra sırlandı, ardından da
sırlandıkları camlar, arkasını hiç göstermeyen ve bakanın sadece kendisini görebildiği aynalara
dönüştü.
Anadolu'daki irfan, İslam geleneğinin bütününü kuşatan, aktaran ve yeniden yorumlayabilen bir
düşünceler manzumesinden oluşmuştu. Bu manzume, Râzî geleneği, Hanefî-Mâturîdî gelenek,
Türkistan-Mâverâünnehir tasavvufu ve İbnü'l-Arabî geleneği olmak üzere dört temel bileşene
sahipti ve bütün bu ekoller, karşılıklı etkileşim içindeydi. Osmanlı'nın cihan hâkimiyeti mefkûresi
de güçlü ve zayıf yanlarıyla böylesi bir nazarî düşünce birikimi üzerine kurulmuştu.
Bu kitap, özellikle Anadolu coğrafyasında Selçuklulardan modern döneme kadar hâkim olan
İslam düşünce geleneğini kısaca tanıtmak amacıyla yazıldı. Bu amaçla önce klasik dönemde
İslam dünyasında cari olan bilimlerin genel bir tanıtımını ele alan eser, ardından klasik dönemden
tevarüs ettiğimiz düşünce geleneğinin bileşenlerini kısaca ama bütün olarak ortaya koyuyor.
Sonrasında ise tevhid, nübüvvet ve ahlâk hakkında bu geleneğin duyarlığını fark etmemizi
Türkiye'nin son yüzyılında yaşanan gelişmeler, bir zamanların görkemli isimlerini ve devasa
düşünce ekollerini unutturdu. Bir zamanlar sadece Anadolu'da değil Balkanlardan Hind
Altkıtası'na kadar İslam coğrafyasında Fahreddîn Râzî, Seyyid Şerif Cürcânî, Sadeddin Teftazânî,
Molla Fenârî gibi düşünürlerin adını duymadan ve görüşlerini bilmeden medreseden mezun
olmak imkânsızdı. Son yüzyılda bu isimler önce sıradanlaştı, sonra sırlandı, ardından da
sırlandıkları camlar, arkasını hiç göstermeyen ve bakanın sadece kendisini görebildiği aynalara
dönüştü.
Anadolu'daki irfan, İslam geleneğinin bütününü kuşatan, aktaran ve yeniden yorumlayabilen bir
düşünceler manzumesinden oluşmuştu. Bu manzume, Râzî geleneği, Hanefî-Mâturîdî gelenek,
Türkistan-Mâverâünnehir tasavvufu ve İbnü'l-Arabî geleneği olmak üzere dört temel bileşene
sahipti ve bütün bu ekoller, karşılıklı etkileşim içindeydi. Osmanlı'nın cihan hâkimiyeti mefkûresi
de güçlü ve zayıf yanlarıyla böylesi bir nazarî düşünce birikimi üzerine kurulmuştu.
Bu kitap, özellikle Anadolu coğrafyasında Selçuklulardan modern döneme kadar hâkim olan
İslam düşünce geleneğini kısaca tanıtmak amacıyla yazıldı. Bu amaçla önce klasik dönemde
İslam dünyasında cari olan bilimlerin genel bir tanıtımını ele alan eser, ardından klasik dönemden
tevarüs ettiğimiz düşünce geleneğinin bileşenlerini kısaca ama bütün olarak ortaya koyuyor.
Sonrasında ise tevhid, nübüvvet ve ahlâk hakkında bu geleneğin duyarlığını fark etmemizi
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.