Arzu ve Kapitalizm İlişkisi - Kapitalizm Arzuları Kışkırtır mı Yoksa Bastırır mı?

Stok Kodu:
9786253961145
Boyut:
165-240-0
Sayfa Sayısı:
326
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2023-11-09
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
Kitap Kağıdı
Dili:
Türkçe
Kategori:
12,87
9786253961145
822530
Arzu ve Kapitalizm İlişkisi - Kapitalizm Arzuları Kışkırtır mı Yoksa Bastırır mı?
Arzu ve Kapitalizm İlişkisi - Kapitalizm Arzuları Kışkırtır mı Yoksa Bastırır mı?
12.87
Günümüzden uzunca bir süre önce Rousseau, “gereksinimi olmayan insanlara hangi boyunduruk dayatılabilir?” diye sormaktadır. Bauman şimdiki insanların atalarının ömürlerini üretim bandının birbirini tekrar eden devirleri arasında geçirdiklerini fakat onların macera peşinde koştuklarını, çekici bir şeyden ötekine, bir ayartmadan diğerine kapıldık- larını belirtir. Her bir ayartma, çekicilik bir öncekinden daha yeni ve farklıdır. Ona göre üretimi ve tüketimi sürdürebilmek için satın alma hevesinin sönmesine müsaade edilmemelidir. Bu nasıl gerçekleştirilecektir? Küresel rekabetin her yeri saran savaşında kitlelerin dikkatini cezp etmek için onların arzuları uyandırılmalıdır ve bunun için de ne gerekiyorsa yapılmalıdır. Campbell, insanların sürekli olarak arzulamalarının kökeninde gerçeklik ile düşler arasındaki uyuşmazlığın yattığını belirtmektedir. Düşlerin sağladığı mükemmel hazlar vardır, o hazlara yol açan nesneleri aldığımızda ise bir tür hayal kırıklığı yaşarız (gerçeklik tarafı), kendilerine yönelik düşler oluştur duğumuz bu nesnenin hiç de göründüğü gibi olmadığını anlarız. Bu sefer, yaşamış olduğumuz hayal kırıklığını, başka bir olumlu şeyle, yeni bir nesneye yönelik düşler kurmayla ve onu arzulamayla aşarız. Düşlerle gerçekliğin bu ortaklığı yeni bir nesneye yönelik arzunun uyanmasına, o nesneden bir başkasına ilgi duymamıza, vb.'ne sebep olur. Arzulamanın sürekli olarak devam etmekliği, onları birbirlerine yakınlaştırır. Ancak bu ötelemenin, doyurulmamanın gerekçeleri bambaşkadır. Lyotard'daki arzunun devamlılığı, fantezi sayesinde sağlanır oysa Deleuze ve Guattari tam da buna karşı çıkarlar. Fantezi, hiçbir gerçekliğe referansta bulunmaz yani kurgusaldır. Deleuze ve Guattari'nin uyardıkları hataya Lyotard'ın düştüğünü, bundan dolayı onun öne sürdüğü şeylerin hiçbir değerinin olmadığını düşünebiliriz. Fakat gerçek, böyle değildir. Lyotard, yapısalcı gelenekle birleş- meye çalışan psikanalizin, Lacancı geleneğin arzunun kışkırtıcı yönününü söndürmesine karşı büyük bir gayret sarf etmektedir.
Günümüzden uzunca bir süre önce Rousseau, “gereksinimi olmayan insanlara hangi boyunduruk dayatılabilir?” diye sormaktadır. Bauman şimdiki insanların atalarının ömürlerini üretim bandının birbirini tekrar eden devirleri arasında geçirdiklerini fakat onların macera peşinde koştuklarını, çekici bir şeyden ötekine, bir ayartmadan diğerine kapıldık- larını belirtir. Her bir ayartma, çekicilik bir öncekinden daha yeni ve farklıdır. Ona göre üretimi ve tüketimi sürdürebilmek için satın alma hevesinin sönmesine müsaade edilmemelidir. Bu nasıl gerçekleştirilecektir? Küresel rekabetin her yeri saran savaşında kitlelerin dikkatini cezp etmek için onların arzuları uyandırılmalıdır ve bunun için de ne gerekiyorsa yapılmalıdır. Campbell, insanların sürekli olarak arzulamalarının kökeninde gerçeklik ile düşler arasındaki uyuşmazlığın yattığını belirtmektedir. Düşlerin sağladığı mükemmel hazlar vardır, o hazlara yol açan nesneleri aldığımızda ise bir tür hayal kırıklığı yaşarız (gerçeklik tarafı), kendilerine yönelik düşler oluştur duğumuz bu nesnenin hiç de göründüğü gibi olmadığını anlarız. Bu sefer, yaşamış olduğumuz hayal kırıklığını, başka bir olumlu şeyle, yeni bir nesneye yönelik düşler kurmayla ve onu arzulamayla aşarız. Düşlerle gerçekliğin bu ortaklığı yeni bir nesneye yönelik arzunun uyanmasına, o nesneden bir başkasına ilgi duymamıza, vb.'ne sebep olur. Arzulamanın sürekli olarak devam etmekliği, onları birbirlerine yakınlaştırır. Ancak bu ötelemenin, doyurulmamanın gerekçeleri bambaşkadır. Lyotard'daki arzunun devamlılığı, fantezi sayesinde sağlanır oysa Deleuze ve Guattari tam da buna karşı çıkarlar. Fantezi, hiçbir gerçekliğe referansta bulunmaz yani kurgusaldır. Deleuze ve Guattari'nin uyardıkları hataya Lyotard'ın düştüğünü, bundan dolayı onun öne sürdüğü şeylerin hiçbir değerinin olmadığını düşünebiliriz. Fakat gerçek, böyle değildir. Lyotard, yapısalcı gelenekle birleş- meye çalışan psikanalizin, Lacancı geleneğin arzunun kışkırtıcı yönününü söndürmesine karşı büyük bir gayret sarf etmektedir.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat