Aşk-ı Pinade

Stok Kodu:
9786054599202
Boyut:
135-215-0
Sayfa Sayısı:
240
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2012-08-15
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
2.Hamur
Dili:
Türkçe
8,02
9786054599202
404887
Aşk-ı Pinade
Aşk-ı Pinade
8.02
Leniya, çok sevdiği gözlerinden ayıramıyordu bakışlarını. Hiçbir şey konuşmuyorlardı. Gönülden gönüle sevgi seli akıyordu. Gözle görülmeyen, elle tutulmayan sadece gönüllerin gördüğü bir sevgi seli bir birine karşı. Akıl susuyordu, konuşmaya cesaret edemiyordu. Seyre dalıyordu âşıkların yanında. Gönül tüm kapılarını açıyordu. İçinde saraylar barındırıyor, cennetler sunuyordu âşıklara. Âşık olan kayboluyordu bir diğerinin sevgisinde. Mavi kelebekleri görüyorlardı şelâlelerin kenarında. Suyun üzerinde yüzen elmaslar, yanı başında açan güller oluyordu. Her türlü çiçeğin kokusunda kayboluyorlardı. Huri oluyorlardı. Yeşillikler arasında, saray içinde, beyaz atın üstünde gibiydiler. Gönül dünyasında o kadar çok seyre doyumluk şeyler oluyordu ki konuşmakla zaman harcanmıyordu. Sadece seyretmek yetiyordu. Mest olmuşlardı, birbirlerini seyretmekten. Yorgun düşmüşlerdi. Leniya, daha fazla dayanamayıp Ömerin dizinin üstüne başını koydu. Hiç bitmesini istemiyordu o anın. Mutluluk tüm bedenine yayılmıştı. Saçlarını usul usul okşuyordu. Kemanın yayı daha fazla incitiyordu tellerini belki de. Notalar saçlarında beliriyordu. Nasırlaşmış ellerde okşanıyordu. Ateş bile aşka geliyordu. Son gücüne kadar parlıyordu. Ağacın dalında bulunan kuşlar susmuştu âşıklara saygılarından. Sadece sevinçten heyecanını yenemeyip yavaş yavaş dalgalanıyordu Van Gölü. Aşklarının ömür boyu süreceğine susarak ant içmişlerdi. Tek kelime etmeden ellerine toprak almışlardı. İkisinin de sessizce kelimeler beliriyordu dudaklarında. Şahidimiz şu toprak olsun. Sana geldiğimizde bir başkası girmeyecek gönül dünyamıza
Leniya, çok sevdiği gözlerinden ayıramıyordu bakışlarını. Hiçbir şey konuşmuyorlardı. Gönülden gönüle sevgi seli akıyordu. Gözle görülmeyen, elle tutulmayan sadece gönüllerin gördüğü bir sevgi seli bir birine karşı. Akıl susuyordu, konuşmaya cesaret edemiyordu. Seyre dalıyordu âşıkların yanında. Gönül tüm kapılarını açıyordu. İçinde saraylar barındırıyor, cennetler sunuyordu âşıklara. Âşık olan kayboluyordu bir diğerinin sevgisinde. Mavi kelebekleri görüyorlardı şelâlelerin kenarında. Suyun üzerinde yüzen elmaslar, yanı başında açan güller oluyordu. Her türlü çiçeğin kokusunda kayboluyorlardı. Huri oluyorlardı. Yeşillikler arasında, saray içinde, beyaz atın üstünde gibiydiler. Gönül dünyasında o kadar çok seyre doyumluk şeyler oluyordu ki konuşmakla zaman harcanmıyordu. Sadece seyretmek yetiyordu. Mest olmuşlardı, birbirlerini seyretmekten. Yorgun düşmüşlerdi. Leniya, daha fazla dayanamayıp Ömerin dizinin üstüne başını koydu. Hiç bitmesini istemiyordu o anın. Mutluluk tüm bedenine yayılmıştı. Saçlarını usul usul okşuyordu. Kemanın yayı daha fazla incitiyordu tellerini belki de. Notalar saçlarında beliriyordu. Nasırlaşmış ellerde okşanıyordu. Ateş bile aşka geliyordu. Son gücüne kadar parlıyordu. Ağacın dalında bulunan kuşlar susmuştu âşıklara saygılarından. Sadece sevinçten heyecanını yenemeyip yavaş yavaş dalgalanıyordu Van Gölü. Aşklarının ömür boyu süreceğine susarak ant içmişlerdi. Tek kelime etmeden ellerine toprak almışlardı. İkisinin de sessizce kelimeler beliriyordu dudaklarında. Şahidimiz şu toprak olsun. Sana geldiğimizde bir başkası girmeyecek gönül dünyamıza
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat