9786057357724
727733
https://www.hesapli24.com/avaz-4
Avaz
9.82
Hiç AVAZ'ınız çıkana dek bağırdığınız oldu mu?
Avazı çıktığı kadar bağırır insan. Bazen acısından, bazen korkusundan, bazen sevincinden...
Ya çıkıp bir dağ başına, uçsuz bucaksız gökyüzüne büyük çığlıklar atar, ya da önüne koyduğu
bembeyaz kâğıdında, kelimeleriyle çığlık atar. İşte bu kitap, kalemi kâğıdı dağ başı eyleyip, avazım
çıktığı kadar sustuğum bütün gecelerin uğultusudur.
“Avaz” kelime anlamı olarak; yüksek ses, insan sesi, bağırtı anlamlarına gelir. Oysa duygu
anlamı olarak ise yüreklerdeki kapalı kapılarının anahtarıdır adeta. Söyleyemediğiniz,
bağıramadığınız her şeydir. Oysa kapılar da bizdedir, açacak anahtarlar da. Susmakta elimizdedir,
AVAZ AVAZ bağırmakta.
Öncelikle bir besteci ve müzisyen olarak harflerin ve kelimelerin de tıpkı notalar gibi birer
ezgisi olduğunu çok iyi biliyorum. Bilhassa şiir sanatı bunun apaçık göstergesidir. Benim için yazı
yazmak, harflerle şarkı bestelemektir. Nice yüreklere uzanan eşsiz bir yoldur. Disiplinle yoğrulmuş
ahenk ve ritim meselesidir. Sihirli bir dünyaya açılan kilitli kapılardır. Deryadır. Denizdir. İhtiraslı
ruhumun tüm gerçekliğiyle teslimiyetidir.
İlk öykü kitabım NOT'A'yı edinip okuyan herkes fark etmiştir ki, kitabı oluşturan öyküler
anlaşılır bir dil ve arı bir Türkçeyle kaleme alınmıştır. Kullanılan bu dil, Türk insanının hakiki
konuşma dilidir. Halkın içinde var olan, yaşayan, yaşatılan ve sonsuza dek yaşatılmak üzere dillere
destan nice karakterler, elbette Halkın diliyle konuşacaklardır. Dillerin denizinde dalgalarla
yüzmektir adeta yazı yazmak. Tıpkı bir seyyahın diline, yaşadıklarının ayna olması gibi. İnsanoğlu
yaşar, yaşadıklarını yüreğinde saklar. Sakladıklarını ise kalemiyle okuruna sunar. Yaşayanın
kaleminde, yaşanılan argo söylenir, küfür de.
Şu anda kitabın arka kapağını okuyan “SEN” şunu çok iyi bilmelisin ki, az sonra okuyacağın
öykülerde yer alan karakterler de yaşamıştır. Argo da söylemişlerdir, küfür de. Çünkü onlar, senin
de her gün bir şekilde karşılaştığın, selamlaştığın, oturup çay kahve içtiğin kişiler. Belki de o “SEN”,
aynada gördüğün sendir... Ne dersin?
Kendini kitaptaki herhangi bir öykünün denizinde boğulurken bulursan eğer, mutlaka bana
yaz. Aşağıya o eşsiz denizde hayatta kalman için can simidini bırakıyorum.
Hiç AVAZ'ınız çıkana dek bağırdığınız oldu mu?
Avazı çıktığı kadar bağırır insan. Bazen acısından, bazen korkusundan, bazen sevincinden...
Ya çıkıp bir dağ başına, uçsuz bucaksız gökyüzüne büyük çığlıklar atar, ya da önüne koyduğu
bembeyaz kâğıdında, kelimeleriyle çığlık atar. İşte bu kitap, kalemi kâğıdı dağ başı eyleyip, avazım
çıktığı kadar sustuğum bütün gecelerin uğultusudur.
“Avaz” kelime anlamı olarak; yüksek ses, insan sesi, bağırtı anlamlarına gelir. Oysa duygu
anlamı olarak ise yüreklerdeki kapalı kapılarının anahtarıdır adeta. Söyleyemediğiniz,
bağıramadığınız her şeydir. Oysa kapılar da bizdedir, açacak anahtarlar da. Susmakta elimizdedir,
AVAZ AVAZ bağırmakta.
Öncelikle bir besteci ve müzisyen olarak harflerin ve kelimelerin de tıpkı notalar gibi birer
ezgisi olduğunu çok iyi biliyorum. Bilhassa şiir sanatı bunun apaçık göstergesidir. Benim için yazı
yazmak, harflerle şarkı bestelemektir. Nice yüreklere uzanan eşsiz bir yoldur. Disiplinle yoğrulmuş
ahenk ve ritim meselesidir. Sihirli bir dünyaya açılan kilitli kapılardır. Deryadır. Denizdir. İhtiraslı
ruhumun tüm gerçekliğiyle teslimiyetidir.
İlk öykü kitabım NOT'A'yı edinip okuyan herkes fark etmiştir ki, kitabı oluşturan öyküler
anlaşılır bir dil ve arı bir Türkçeyle kaleme alınmıştır. Kullanılan bu dil, Türk insanının hakiki
konuşma dilidir. Halkın içinde var olan, yaşayan, yaşatılan ve sonsuza dek yaşatılmak üzere dillere
destan nice karakterler, elbette Halkın diliyle konuşacaklardır. Dillerin denizinde dalgalarla
yüzmektir adeta yazı yazmak. Tıpkı bir seyyahın diline, yaşadıklarının ayna olması gibi. İnsanoğlu
yaşar, yaşadıklarını yüreğinde saklar. Sakladıklarını ise kalemiyle okuruna sunar. Yaşayanın
kaleminde, yaşanılan argo söylenir, küfür de.
Şu anda kitabın arka kapağını okuyan “SEN” şunu çok iyi bilmelisin ki, az sonra okuyacağın
öykülerde yer alan karakterler de yaşamıştır. Argo da söylemişlerdir, küfür de. Çünkü onlar, senin
de her gün bir şekilde karşılaştığın, selamlaştığın, oturup çay kahve içtiğin kişiler. Belki de o “SEN”,
aynada gördüğün sendir... Ne dersin?
Kendini kitaptaki herhangi bir öykünün denizinde boğulurken bulursan eğer, mutlaka bana
yaz. Aşağıya o eşsiz denizde hayatta kalman için can simidini bırakıyorum.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.