Avrupalı Gözüyle Kafkaslar ve Orta Asya (1890); Transkafkasya - Buhara - Fergana - Tanrı Dağları Transkafkasya - Buhara - Fergana - Tanrı Dağları
Boyut:
135-210-0
Sayfa Sayısı:
206
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2015-09-30
Çeviren:
Haktan Birsel
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
2.Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
15,31
9789752554290
452263
https://www.hesapli24.com/avrupali-gozuyle-kafkaslar-ve-orta-asya-1890-transkafkasya-buhara-fergana-tanri-daglari
Avrupalı Gözüyle Kafkaslar ve Orta Asya (1890); Transkafkasya - Buhara - Fergana - Tanrı Dağları Transkafkasya - Buhara - Fergana - Tanrı Dağları
15.31
18 ve 19. Yüzyıllar sömürgecilik çağının tepe noktasını oluşturmuş ve dünyanın neredeyse bütün coğrafyaları büyük güçlerin çıkar çatışma alanlarına dönüşmüştür. Bizler çeşitli şekillerde tarih kitaplarından bu çatışmaların nasıl geliştiğini ve sonuçta nasıl dünya savaşlarına yol açtığını öğrendik. Ama bir de bu çatışma alanlarının ortaya çıkmasında etkili olan ve çok da bilinmeyen kişiler vardır. Büyük güçler sömürgecilik çağında güçlerini hangi merkezlere yönlendireceklerini bu kişilerden öğrenmişlerdir. Peki, ama bu kişiler kimlerdir? Hepsi de bir şekilde devletleri tarafından görevlendirilmiş, her türlü tehlikeye göğüs gererek değişik coğrafyaları dolaşan ve devletleri için değerli bilgiler toplayan seyyahlardır. Onların gezilerinde elde ettikleri bilgiler ışığında büyük güçler mücadele alanlarını belirleyebilmişlerdir. Bu seyyahlardan en önemli olanlarından birisi de adı çok da duyulmamış Jules Leclarq'dır. O Belçika kralı tarafından görevlendirilerek Avrupa, Asya, Orta Asya, Afrika ve Amerika kıtalarında hiç kimsenin cesaret edemediği geziler düzenlemiş ve ülkesine bu coğrafyalar hakkında değerli bilgiler ile dönmüştür. Onun yayınladığı bilgiler sadece Belçika'ya fayda sağlamamış, diğer ülkeler de bu bilgilerden faydalanmışlardır. Bu kitap Orta Asya yerli halklarının Rusların eline geçiş aşamasını ve bu dönemde nasıl bir asimilasyon politikaları yürüttüklerini anlatmakta ve Orta Asya'nın bir daha geri dönülemeyecek tarihi yüzünü göstermektedir. Bu bakımdan da Orta Asya üzerine yazılmış türlerinin tek ve emsalsiz bir örneğidir.
18 ve 19. Yüzyıllar sömürgecilik çağının tepe noktasını oluşturmuş ve dünyanın neredeyse bütün coğrafyaları büyük güçlerin çıkar çatışma alanlarına dönüşmüştür. Bizler çeşitli şekillerde tarih kitaplarından bu çatışmaların nasıl geliştiğini ve sonuçta nasıl dünya savaşlarına yol açtığını öğrendik. Ama bir de bu çatışma alanlarının ortaya çıkmasında etkili olan ve çok da bilinmeyen kişiler vardır. Büyük güçler sömürgecilik çağında güçlerini hangi merkezlere yönlendireceklerini bu kişilerden öğrenmişlerdir. Peki, ama bu kişiler kimlerdir? Hepsi de bir şekilde devletleri tarafından görevlendirilmiş, her türlü tehlikeye göğüs gererek değişik coğrafyaları dolaşan ve devletleri için değerli bilgiler toplayan seyyahlardır. Onların gezilerinde elde ettikleri bilgiler ışığında büyük güçler mücadele alanlarını belirleyebilmişlerdir. Bu seyyahlardan en önemli olanlarından birisi de adı çok da duyulmamış Jules Leclarq'dır. O Belçika kralı tarafından görevlendirilerek Avrupa, Asya, Orta Asya, Afrika ve Amerika kıtalarında hiç kimsenin cesaret edemediği geziler düzenlemiş ve ülkesine bu coğrafyalar hakkında değerli bilgiler ile dönmüştür. Onun yayınladığı bilgiler sadece Belçika'ya fayda sağlamamış, diğer ülkeler de bu bilgilerden faydalanmışlardır. Bu kitap Orta Asya yerli halklarının Rusların eline geçiş aşamasını ve bu dönemde nasıl bir asimilasyon politikaları yürüttüklerini anlatmakta ve Orta Asya'nın bir daha geri dönülemeyecek tarihi yüzünü göstermektedir. Bu bakımdan da Orta Asya üzerine yazılmış türlerinin tek ve emsalsiz bir örneğidir.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.