Ay Ağladı Yıldızlar Düşerken

Stok Kodu:
9789752676381
Boyut:
140-240-0
Sayfa Sayısı:
264
Basım Yeri:
Ankara
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2012-01-01
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
2.Hamur
Dili:
Türkçe
13,26
9789752676381
405073
Ay Ağladı Yıldızlar Düşerken
Ay Ağladı Yıldızlar Düşerken
13.26
Makâm-ı Muhammed'in yanındadır, makbul konuktur artık şehitler. Kötülüğün idrâkine varıncaya dek insanlık, menendi görülmedik işkencelere uğrayacak ehl-i İslâm mâlikhâneleri ve mihmanları. Onlar; mahzur görmedikçe azgınlığı, maneviyat kabından doyasıya içemeyecekler huzur şerbetini. Mehmetler ölürken, bunu evlâd ü âyâlinin ölümü bilmedikçe ulus,zillet süvarilerinin tabanları altında böcekler gibi ezileceklerdir. Vatan bülbül bağıdır bilene, bedeli kandır ödeyene. Bu ne hâldir ki, kanı bilmeyen,bedeli ne bilsin. Ay ağlarken gülenler, yurtluk namustur desinler,mâsumların kanından nasiplendiğini bilsinler yeter. Cehennemin Gazban Dağındaki ateşli volkanın üstünden geçilebilecek tek şey vardır derler ya; o ki âteş-i sûzandır. Yalnızca rahmet gözyaşına yenilir bu yakıcı ateşler. Mâtemin demidir bu yaşlar. Mâyi gibi gönül bardağından sebil çanaklarına rahmetle akar, durur bu sular. O da samimiyetten, duyduğumuz acı ve elemden akıttığımız, beden çeşmemizden akan yaşımızdır. Mehmedin kanı yere düştükte, bu yaş ki hangi gözden düşmüşse firkâtin mesafesini dâr eyler. Şehitlerin kanı bu gözleri nûrlandırır. Mazi geleceğin kör gözündeki mahcupluğundan böylece kurtulur,yetimleri umutlandırır. Hangi ele düşmüşse, oraları gamlandırır, hangi ile düşmüşse toprağını onurlandırır. Bu kan kararmaz, al gül rengidir çehresi. Bu gül morarmaz, sararır da benzi yine güldür. Suya koysan kaynamaz, bulaşsa lekesi kalmaz. Onu rahmet yağmuru sellerine katar, dünya dolaşır bu âlemin içinde bir güç. Her nereye bir damlacık yoku düşer, işte orada gül olur biter yeniden. Adına özgürlük ve aşk adı verilir. Bahçıvanlar çevresinde pervane olurken, bülbüller gam ederler durmadan. Manzûmlar, mâniler, destanlar,hoyratlar dil dil olurlar bu hikâyelerle. Hârıyla dalaşırken gül gibiler,yüzlerinde kızıllık dosttan gelen ihânetin utancındandır.
Makâm-ı Muhammed'in yanındadır, makbul konuktur artık şehitler. Kötülüğün idrâkine varıncaya dek insanlık, menendi görülmedik işkencelere uğrayacak ehl-i İslâm mâlikhâneleri ve mihmanları. Onlar; mahzur görmedikçe azgınlığı, maneviyat kabından doyasıya içemeyecekler huzur şerbetini. Mehmetler ölürken, bunu evlâd ü âyâlinin ölümü bilmedikçe ulus,zillet süvarilerinin tabanları altında böcekler gibi ezileceklerdir. Vatan bülbül bağıdır bilene, bedeli kandır ödeyene. Bu ne hâldir ki, kanı bilmeyen,bedeli ne bilsin. Ay ağlarken gülenler, yurtluk namustur desinler,mâsumların kanından nasiplendiğini bilsinler yeter. Cehennemin Gazban Dağındaki ateşli volkanın üstünden geçilebilecek tek şey vardır derler ya; o ki âteş-i sûzandır. Yalnızca rahmet gözyaşına yenilir bu yakıcı ateşler. Mâtemin demidir bu yaşlar. Mâyi gibi gönül bardağından sebil çanaklarına rahmetle akar, durur bu sular. O da samimiyetten, duyduğumuz acı ve elemden akıttığımız, beden çeşmemizden akan yaşımızdır. Mehmedin kanı yere düştükte, bu yaş ki hangi gözden düşmüşse firkâtin mesafesini dâr eyler. Şehitlerin kanı bu gözleri nûrlandırır. Mazi geleceğin kör gözündeki mahcupluğundan böylece kurtulur,yetimleri umutlandırır. Hangi ele düşmüşse, oraları gamlandırır, hangi ile düşmüşse toprağını onurlandırır. Bu kan kararmaz, al gül rengidir çehresi. Bu gül morarmaz, sararır da benzi yine güldür. Suya koysan kaynamaz, bulaşsa lekesi kalmaz. Onu rahmet yağmuru sellerine katar, dünya dolaşır bu âlemin içinde bir güç. Her nereye bir damlacık yoku düşer, işte orada gül olur biter yeniden. Adına özgürlük ve aşk adı verilir. Bahçıvanlar çevresinde pervane olurken, bülbüller gam ederler durmadan. Manzûmlar, mâniler, destanlar,hoyratlar dil dil olurlar bu hikâyelerle. Hârıyla dalaşırken gül gibiler,yüzlerinde kızıllık dosttan gelen ihânetin utancındandır.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat