9786057124555
813505
https://www.hesapli24.com/ayagimin-tozuyla
Ayağımın Tozuyla
11.64
“Çok gezen mi bilir yoksa çok okuyan mı?” sorusu hep tartışma konusu olmuştur. Bu soruya verilecek en kestirme cevap ise “Hem gezen hem de okuyan”dır. Seyahat insanın yeni yerler görmesine, yeni insanlar tanımasına, farklı kültürlere şahit olmasına sebep olur. Dolayısıyla tüm bunlar insanın dünyayı daha iyi tanımasını sağlar ve ufkunu açar. Tabi güzel hatıralar da biriktirilir. “Ben bir gün bilmem neredeyken” diye anlatılır sonra. Kimileri bu tarz anlatımları pek sevmez. Ama sadece seyahat etmek değil seyahat etmiş insanların hatıralarını dinlemek ve o yerler ile ilgili bilgiler edinmek de çok değerlidir. Gezi yazıları ya da seyahatnameler de aslında bir tür tarihi kaynak olmuşlardır. Gezi esnasında yazılan hatıralar tarihe bir not olarak düşülür, kayıt altına alınır. Bu açıdan çok kıymetlidir aslında bu tür yazılar. Tarihteki pek çok olay da seyahatnamelerden yola çıkarak aydınlatılmıştır. Fakat özellikle günümüzde seyahatnamelerden ya da gezi yazılarından yanlış bilgi edinilebiliyor. Bir bölgeyi gezen biri oradaki insanlar tarafından yanlış bilgilendirilebiliyor ya da gezgin, gördüğü bir şeyi yanlış yorumlayabiliyor. İşte bu yüzden de ham haldeki gezi yazılarına tarihi bir belge olarak değil de bir hatıra yazısı olarak bakmak gerekir. Bu kitapta da yazar Muhammet Emin Oyar öğrenciyken yaptığı yurtdışı seyahatlerini kaleme aldı. “İnsan öğrenciyken bu kadar yeri nasıl gezebilir?” diye düşünebilirsiniz. Yazar bu soruya şöyle cevap veriyor: “Eğer öğrencilik zamanlarınızı dolu dolu geçirirseniz pek çok fırsat yakalayabilirsiniz.” Nitekim onun seyahatlerinin de böyle olduğunu görüyoruz. Bu seyahatler için cebinden bir kuruş para çıkmadığını da... Belçika, Hollanda, İtalya ve Portekiz'e Anadolu Üniversitesi Halk Bilim Araştırma Merkezinin görevlendirmesiyle giden yazar, Gençlik ve Spor Bakanlığının düzenlediği Akdeniz Barış Gemisi adlı proje için 52 ülkeden seçilen 800 gençten biri olmuş ve Hırvatistan, Bosna Hersek ve Tunus'a bu şekilde gidebilmiş. Daha sonra Türkiye Gençlik Vakfı Eskişehir Temsilciliği tarafından düzenlenen Balkan Seyahatinde de koordinatör olarak görev alarak Yunanistan, Makedonya, Arnavutluk'u ziyaret etmiş ve bununla beraber Bosna'yı tekrar görme fırsatı olmuş. Bu seyahat esnasında Karadağ, Sırbistan ve Bulgaristan'dan da geçmiş o ülkelerin havasını da içine çekmiş. Yemen'e de San'a Üniversitesi Diller Fakültesi Türk Dili ve Tercümanlık Bölümünde görevli olan babasını ziyaret etmek için gitmiş yazar. Bu, görevli olarak çıkmadığı tek yurtdışı seyahati olmuş. Ama bu seyahatin masrafları da Yunus Emre Enstitüsü tarafından karşılanmış. Yurtdışında görevli olan öğretim görevlilerinin aileleri için yılda bir kereye mahsus olmak üzere verilen haktan yararlanmış. Yazar işte yaptığı bu seyahatlerde başından geçen olayları, gördüğü yerleri, şahit olduğu manzaraları bize aktarıyor. Bu yazıları okuduğumuzda çok ilginç olaylar yaşadığını da görüyoruz. Yazar, Portekiz'de Endülüs'ün izini sürerken, İtalya'da katedralin çan kulesinden mehter marşıyla iniyor. Bosna'da amansız bir macera yaşarken, Yemen'de darbenin ortasında kalıyor… Ve okurları da bu maceraya davet ediyor. Yazar Muhammet Emin Oyar'ın kaleme aldığı Ayağımın Tozuyla, Mostar Yayınlarından çıktı…
“Çok gezen mi bilir yoksa çok okuyan mı?” sorusu hep tartışma konusu olmuştur. Bu soruya verilecek en kestirme cevap ise “Hem gezen hem de okuyan”dır. Seyahat insanın yeni yerler görmesine, yeni insanlar tanımasına, farklı kültürlere şahit olmasına sebep olur. Dolayısıyla tüm bunlar insanın dünyayı daha iyi tanımasını sağlar ve ufkunu açar. Tabi güzel hatıralar da biriktirilir. “Ben bir gün bilmem neredeyken” diye anlatılır sonra. Kimileri bu tarz anlatımları pek sevmez. Ama sadece seyahat etmek değil seyahat etmiş insanların hatıralarını dinlemek ve o yerler ile ilgili bilgiler edinmek de çok değerlidir. Gezi yazıları ya da seyahatnameler de aslında bir tür tarihi kaynak olmuşlardır. Gezi esnasında yazılan hatıralar tarihe bir not olarak düşülür, kayıt altına alınır. Bu açıdan çok kıymetlidir aslında bu tür yazılar. Tarihteki pek çok olay da seyahatnamelerden yola çıkarak aydınlatılmıştır. Fakat özellikle günümüzde seyahatnamelerden ya da gezi yazılarından yanlış bilgi edinilebiliyor. Bir bölgeyi gezen biri oradaki insanlar tarafından yanlış bilgilendirilebiliyor ya da gezgin, gördüğü bir şeyi yanlış yorumlayabiliyor. İşte bu yüzden de ham haldeki gezi yazılarına tarihi bir belge olarak değil de bir hatıra yazısı olarak bakmak gerekir. Bu kitapta da yazar Muhammet Emin Oyar öğrenciyken yaptığı yurtdışı seyahatlerini kaleme aldı. “İnsan öğrenciyken bu kadar yeri nasıl gezebilir?” diye düşünebilirsiniz. Yazar bu soruya şöyle cevap veriyor: “Eğer öğrencilik zamanlarınızı dolu dolu geçirirseniz pek çok fırsat yakalayabilirsiniz.” Nitekim onun seyahatlerinin de böyle olduğunu görüyoruz. Bu seyahatler için cebinden bir kuruş para çıkmadığını da... Belçika, Hollanda, İtalya ve Portekiz'e Anadolu Üniversitesi Halk Bilim Araştırma Merkezinin görevlendirmesiyle giden yazar, Gençlik ve Spor Bakanlığının düzenlediği Akdeniz Barış Gemisi adlı proje için 52 ülkeden seçilen 800 gençten biri olmuş ve Hırvatistan, Bosna Hersek ve Tunus'a bu şekilde gidebilmiş. Daha sonra Türkiye Gençlik Vakfı Eskişehir Temsilciliği tarafından düzenlenen Balkan Seyahatinde de koordinatör olarak görev alarak Yunanistan, Makedonya, Arnavutluk'u ziyaret etmiş ve bununla beraber Bosna'yı tekrar görme fırsatı olmuş. Bu seyahat esnasında Karadağ, Sırbistan ve Bulgaristan'dan da geçmiş o ülkelerin havasını da içine çekmiş. Yemen'e de San'a Üniversitesi Diller Fakültesi Türk Dili ve Tercümanlık Bölümünde görevli olan babasını ziyaret etmek için gitmiş yazar. Bu, görevli olarak çıkmadığı tek yurtdışı seyahati olmuş. Ama bu seyahatin masrafları da Yunus Emre Enstitüsü tarafından karşılanmış. Yurtdışında görevli olan öğretim görevlilerinin aileleri için yılda bir kereye mahsus olmak üzere verilen haktan yararlanmış. Yazar işte yaptığı bu seyahatlerde başından geçen olayları, gördüğü yerleri, şahit olduğu manzaraları bize aktarıyor. Bu yazıları okuduğumuzda çok ilginç olaylar yaşadığını da görüyoruz. Yazar, Portekiz'de Endülüs'ün izini sürerken, İtalya'da katedralin çan kulesinden mehter marşıyla iniyor. Bosna'da amansız bir macera yaşarken, Yemen'de darbenin ortasında kalıyor… Ve okurları da bu maceraya davet ediyor. Yazar Muhammet Emin Oyar'ın kaleme aldığı Ayağımın Tozuyla, Mostar Yayınlarından çıktı…
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.