Ayasofya Konuşmaları; Bütün Yazıları : 3 Bütün Yazıları : 3

Stok Kodu:
9786257608008
Boyut:
120-195-0
Sayfa Sayısı:
112
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2021-04-28
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
Kitap Kağıdı
Dili:
Türkçe
9,85
9786257608008
578858
Ayasofya Konuşmaları; Bütün Yazıları : 3
Ayasofya Konuşmaları; Bütün Yazıları : 3 Bütün Yazıları : 3
9.85
Bu eser, Ferid Kam'ın 1919-20 senesinde Ayasofya Camii kürsüsünden yaptığı konuşmaları bir araya getiriyor. Bu yıllar içinde "Dârü'l-hikmeti'l-İslâmiyye" üyesi olan Üstad, dönemin Şeyhülislâmı tarafından vazifelendirilmiş olarak Ayasofya camiinde, gittikçe yayılan dinsizlik cereyanına karşı halkın dikkatini uyandırmak için vaaz kürsüsüne çıkar. Sebilürreşad'da yayınlanan ilk konuşmanın takdiminden öğrendiğimize göre, "nezih kalemiyle, cevvâl fikirleriyle yüksek bir şöhret kazanan muhterem üstad, hitâbet vâdisinde de büyük muvaffakiyet göstermişlerdir." Yayına hazırladığımız "Ayasofya Konuşmaları", yukarıdaki tespitin ne kadar doğru ve yerinde olduğunu, okuyuculara gösterici keyfiyettedir: Ömer Ferid Kam, konuşmalarının bütününü, dinin esasının korunması zarureti üzerine inşa eder. Dinsizlik marazının bir nezle gibi yayıldığı; şartların, kör-körüne inkârı körüklediği bir vasatta bir müdafaa hattı oluşturmak gayreti içindedir. Konuşmaları esnasında zaman zaman düşüncelerini mücerret bir küfür tipi üzerinden yürüten Ferid Kam, bu hayalî şahısta, dönemin yıkıcı-taklitçi aydın tipinin zihniyet ve ruh dünyasını teşrih eder. Filozof kisvesi altında boy gösteren bu aydın tipi, felsefeyi hazır bir giysi gibi üzerinde taşımakta; hap gibi yuttuğu üç kelimeden ibaret bir doktrin olan materyalizmi, derinliğine tedkik etmeden savunmaktadır. Üstad'a göre bu şahıslar, gerçekte birer filozof değil, beşerî mukaddesleri yerle bir etmek isteyen yıkıcılardır. Üstad, bir yandan karşısındaki saldırgan, inatçı ve kaba küfür anlayışını eleştirirken; diğer yandan, durduğu yerde sabitleşen ve olup-bitenin farkında olmayan, hikmet'ten kopmuş, eşyanın hakikatini bilmek cehdinden uzaklaşmış Müslüman kitlenin, dışındaki dünyayı ceffe'l-kalem (düşünmeksizin) reddedici tavrına karşı da hiç müsamahakâr değildir. Dilinin döndüğü, kudretinin yettiği mertebede, Ayasofya kürsüsü üzerinden, hak ve hakikati müdafaa mükellefiyetini, samimi ve hikmetli bir lisan ile yerine getirir.
Bu eser, Ferid Kam'ın 1919-20 senesinde Ayasofya Camii kürsüsünden yaptığı konuşmaları bir araya getiriyor. Bu yıllar içinde "Dârü'l-hikmeti'l-İslâmiyye" üyesi olan Üstad, dönemin Şeyhülislâmı tarafından vazifelendirilmiş olarak Ayasofya camiinde, gittikçe yayılan dinsizlik cereyanına karşı halkın dikkatini uyandırmak için vaaz kürsüsüne çıkar. Sebilürreşad'da yayınlanan ilk konuşmanın takdiminden öğrendiğimize göre, "nezih kalemiyle, cevvâl fikirleriyle yüksek bir şöhret kazanan muhterem üstad, hitâbet vâdisinde de büyük muvaffakiyet göstermişlerdir." Yayına hazırladığımız "Ayasofya Konuşmaları", yukarıdaki tespitin ne kadar doğru ve yerinde olduğunu, okuyuculara gösterici keyfiyettedir: Ömer Ferid Kam, konuşmalarının bütününü, dinin esasının korunması zarureti üzerine inşa eder. Dinsizlik marazının bir nezle gibi yayıldığı; şartların, kör-körüne inkârı körüklediği bir vasatta bir müdafaa hattı oluşturmak gayreti içindedir. Konuşmaları esnasında zaman zaman düşüncelerini mücerret bir küfür tipi üzerinden yürüten Ferid Kam, bu hayalî şahısta, dönemin yıkıcı-taklitçi aydın tipinin zihniyet ve ruh dünyasını teşrih eder. Filozof kisvesi altında boy gösteren bu aydın tipi, felsefeyi hazır bir giysi gibi üzerinde taşımakta; hap gibi yuttuğu üç kelimeden ibaret bir doktrin olan materyalizmi, derinliğine tedkik etmeden savunmaktadır. Üstad'a göre bu şahıslar, gerçekte birer filozof değil, beşerî mukaddesleri yerle bir etmek isteyen yıkıcılardır. Üstad, bir yandan karşısındaki saldırgan, inatçı ve kaba küfür anlayışını eleştirirken; diğer yandan, durduğu yerde sabitleşen ve olup-bitenin farkında olmayan, hikmet'ten kopmuş, eşyanın hakikatini bilmek cehdinden uzaklaşmış Müslüman kitlenin, dışındaki dünyayı ceffe'l-kalem (düşünmeksizin) reddedici tavrına karşı da hiç müsamahakâr değildir. Dilinin döndüğü, kudretinin yettiği mertebede, Ayasofya kürsüsü üzerinden, hak ve hakikati müdafaa mükellefiyetini, samimi ve hikmetli bir lisan ile yerine getirir.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat