9786257424370
728447
https://www.hesapli24.com/bilim-iletisimi-1
Bilim İletişimi
12.22
Bilim iletişimi, iklim değişikliğinden yapay zekaya ve genetik modifikasyona kadar pek çok alanda insanları her
zamankinden daha fazla etkileyerek 21. yüzyıl toplumlarının yaşamlarının merkezinde yer almaktadır. Tarihsel
olaylar, sosyal değişimler, uygulama ve araştırma alanlarının çeşitlenmesi bilim iletişiminin gelişimini etkilese de bir
meslek ve çalışma alanı olarak nispeten genç sayılabilecek bir alan olma özelliğini sürdürmektedir.
Geçtiğimiz son iki yılda yaşadığımız pandeminin belki de en olumlu etkisi bilim ve bilimsel araştırmanın, kısmen de
olsa bu süreçte hızlı tepki vermesi ve kamuoyunda bilim iletişimi içeriklerine ilginin artış göstermesidir. Ancak
içinden geçtiğimiz bu tarihsel süreç aynı zamanda bu alandaki çalışmaların yetersizliğini de ortaya koymaktadır.
Özellikle bilim insanlarının alışkın olmadıkları bir kamuoyuna maruz kalmaları, toplumun beklentilerine aynı oranda
karşılık verilememesi ve yerleşik bir bakış açısı ile hareket edilememesi gibi pek çok zorlukla karşılaşılmıştır.
Bilim iletişimi pratiklerinin çeşitlilik göstermesi, bu alandaki politikaların ve kurumsal yaklaşımların değişkenliği
alana yerleşik bir bakış açısı sunmada önemli zorlukları da beraberinde getirmektedir. Bu durum bazıları için, bilim
iletişiminin başlıca çekincelerinden birini oluştursa da aslında hareketli ve çok parçalı sınırları ile entelektüel bir alan
olarak karşımıza çıkmakta ve halen gelişmekte olması onu farklı disiplinler için de ilgi çekici kılmaktadır. Bu
bağlamda kitap farklı disiplinlerin perspektifinden konuyu ele almakta ve güncel pratikler üzerinden yola çıkarak
Bilim İletişiminin izini sürmektedir. Türkiye'de toplumsal ihtiyaçların ne yönde şekillenebileceği konusuna da ışık
tutan çalışma, dijital dönüşümün rolünü ve alanın mevcut sorunlarını bu pratikler üzerinden eleştirel bakış açısıyla
değerlendirmektedir.
Bilim iletişimi, iklim değişikliğinden yapay zekaya ve genetik modifikasyona kadar pek çok alanda insanları her
zamankinden daha fazla etkileyerek 21. yüzyıl toplumlarının yaşamlarının merkezinde yer almaktadır. Tarihsel
olaylar, sosyal değişimler, uygulama ve araştırma alanlarının çeşitlenmesi bilim iletişiminin gelişimini etkilese de bir
meslek ve çalışma alanı olarak nispeten genç sayılabilecek bir alan olma özelliğini sürdürmektedir.
Geçtiğimiz son iki yılda yaşadığımız pandeminin belki de en olumlu etkisi bilim ve bilimsel araştırmanın, kısmen de
olsa bu süreçte hızlı tepki vermesi ve kamuoyunda bilim iletişimi içeriklerine ilginin artış göstermesidir. Ancak
içinden geçtiğimiz bu tarihsel süreç aynı zamanda bu alandaki çalışmaların yetersizliğini de ortaya koymaktadır.
Özellikle bilim insanlarının alışkın olmadıkları bir kamuoyuna maruz kalmaları, toplumun beklentilerine aynı oranda
karşılık verilememesi ve yerleşik bir bakış açısı ile hareket edilememesi gibi pek çok zorlukla karşılaşılmıştır.
Bilim iletişimi pratiklerinin çeşitlilik göstermesi, bu alandaki politikaların ve kurumsal yaklaşımların değişkenliği
alana yerleşik bir bakış açısı sunmada önemli zorlukları da beraberinde getirmektedir. Bu durum bazıları için, bilim
iletişiminin başlıca çekincelerinden birini oluştursa da aslında hareketli ve çok parçalı sınırları ile entelektüel bir alan
olarak karşımıza çıkmakta ve halen gelişmekte olması onu farklı disiplinler için de ilgi çekici kılmaktadır. Bu
bağlamda kitap farklı disiplinlerin perspektifinden konuyu ele almakta ve güncel pratikler üzerinden yola çıkarak
Bilim İletişiminin izini sürmektedir. Türkiye'de toplumsal ihtiyaçların ne yönde şekillenebileceği konusuna da ışık
tutan çalışma, dijital dönüşümün rolünü ve alanın mevcut sorunlarını bu pratikler üzerinden eleştirel bakış açısıyla
değerlendirmektedir.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.