9786258092608
733530
https://www.hesapli24.com/bilirkisi-incelemesi
Bilirkişi İncelemesi
29.21
Mevzuat ile yargı pratiğine yakından bakılarak, mevzuat ile yargı pratiğinin mukayese edilmesi durumunda; yargı pratiğinin usûl hukuku kuralları konusunda mevzuattan farklı uygulamalar yaptığı gözlenmektedir. Hattâ kimi usûl hukuku uygulamaları bakımından adeta ne kadar mahkeme varsa, o kadar farklı usûl hukuku kuralının olduğu söylenebilir. Diğer bir deyişle, usûl kanununun bütün mahkemeler tarafından yeknesak şekilde uygulanması gerekirken, her bir mahkemenin kendine göre bir usûl kanunu ürettiği, her mahkemenin usûl kanununu kendince ayrı uyguladığı, idarî yargıda bir vakıadır.
Her mahkemenin kanundaki usûl hükmünü uygulamak yerine kendince usûl kuralı geliştirip, her mahkemenin farklı farklı uygulamalar yaptığı konulardan birisinin de bilirkişi, bilirkişilik ve bilirkişi incelemesi ile ilgili konular olduğu söylenebilir. Bu durum bizi bilirkişi, bilirkişilik ve bilirkişi incelemesi hakkında bir çalışma yapmaya sevk etmiştir.
Ayrıca bilirkişi, bilirkişilik, bilirkişi incelemesi gibi konular ve kavramlar idarî yargıda sıklıkla kullanılmakla beraber; bu kavramların ve bu konuların idarî yargıya münhasıran derinlemesine ele alınıp alınmadığı meslesi de tartışmalıdır. Literatür tarandığında, konuyu ele alan çalışmaların eksikliği göze çarpmaktadır; konuya daha çok idarî yargılama usûlüne dair kitapların alt başlıkları içinde kanun ve yönetmelik maddelerinin tekrarı biçiminde değinilmekle yetinildiği, başlı başına konuyu ele alan çalışmaların nadir olduğu gözlenmektedir. Bu durum göz önünde bulundurularak bilirkişi, bilirkişilik ve bilirkişi incelemesi konuları çalışmada, idarî yargı özelinde ele alınmaya gayret edilmişir.
Bu konudaki çalışmaya ilk kez 2006 yılında başlamıştık. Gün be gün vakit buldukça bina inşa edercesine çalışmaya bir tuğla koyarak, metni olgunlaştırmaya gayret ettik. Bina inşa süreci devam ederken 2011 yılına gelindiğinde, çalışmaya başladığımız 2006 yılında yürürlükte olan 1086 sayılı Hukuk Usûlü Muhakemeleri Kanunu ilga edilmiş; ilga edilen Kanun yerine 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu yürürlüğe konulmuştur. Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun yürürlüğe girmesiyle birlikte bilirkişi, bilirkişilik ve bilirkişi incelemesi ile ilgili pek çok yenilikler ve değişiklikler de yürürlüğe girmiştir. Böylelikle metnin en baştan yeniden kaleme alınması icab etmiştir.
Geçen süreçte iş yoğunluğuna istinaden metnin tamamlanması mümkün olmamıştır. Derken 2012 yılında Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvurular başlamış; Anayasa Mahkemesi'nin bireysel başvuru kararları ile de konu farklı bir boyut kazanmıştır. Bunun üzerine Anayasa Mahkemesi'nin bireysel başvurular neticesinde verdiği kararlar göz önünde bulundurularak, çalışma revize edilmiştir.
Zaman ilerledikçe kanun koyucu bilirkişilikle ilgili yeni düzenlemeler yapmaya devam etmiş, 2016 yılında yeni bir kanun daha ihdas etmiştir. Adına Bilirkişilik Kanunu denilen bu Kanun ile hem İdarî Yargılama Usûlü Kanunu'nda hem Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nda önemli değişiklikler yapılmış; hem de bu Kanun ile daha önceden var olmayan pek çok yeni kural yürürlüğe konulmuştur. Bilirkişilik Kanunu'nun ardından 2017 yılında Bilirkişilik Yönetmeliği yürürlüğe konularak bilirkişi, bilirkişilik ve bilirkişi incelemesi ile ilgili normlar farklı bir boyutla yeniden düzenlenmiştir.
2006 yılından bu yana vakit buldukça her gün bir tuğla koyarak inşa edilmeye gayret edilen bu binada, Bilirkişilik Kanunu'nun ve Bilirkişilik Yönetmeliği'nin yürürlüğe girmesi sonrasında yeni bir revizyon daha yapmak gerekmiştir. Yürürlüğe giren düzenlemeler göz önünde bulundurularak, çalışma yeniden ele alınmaya başlanmış; bazı bölümler baştan sona tekrar kaleme alınmıştır.
Tabiî bu süreçte yine iş yoğunluğu sebebiyle çalışma bir türlü bitirilememiştir. Zaman ilerledikçe bilirkişilik müessesesi ile ilgili aksayan yönlerdeki pürüzleri gidermek maksadıyla kanun koyucu da boş durmamış; bilirkişi, bilirkişilik ve bilirkişi incelemesi ile ilgili konularda yeni düzenlemeler yapmaya devam etmiştir. 2020 yılına gelindiğinde 7251 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile bilirkişi incelemesi konusu ile ilgili olan pek çok maddede ekler ve değişiklikler yapılmıştır. Bunun üzerine, çalışmanın ilgili bölümlerinde değişiklikler yapılması gerekmiştir. İş durumu elverdiğince vakit ayırarak bu ekler ve değişiklikler dikkate alınarak, çalışma yeniden ele alınmıştır.
Bu süre zarfında Adâlet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü (Bilirkişilik Daire Başkanlığı) ve Bilgi İşlem Genel Müdürlüğü de uygulamayı yönlerdirici muhtelif “idarî” işlemler tesis etmiş; bu işlemler de süregelen uygulamalarda muhtelif değişiklikler yapılmasına neden olmuştur. Çalışmada bahse konu idarî kararların, yargısal süreçlerin ve muhakeme hukukunun iç işleyişine olan etkisi bağlamında, söz konusu idarî kararlar göz önünde bulundurularak, metnin bazı kısımları yine yeniden revizyona tabi tutulmuştur.
Nihayetinde 2006 yılında başlanan çalışma, 2022 yılında tamamlanmıştır. Ancak bu süreçte o kadar sık mevzuat değişmektedir ki; bugün bir mevzuat dikkate alınarak yazılan bir metin, bir kaç ay sonra önemini, içeriğini ve güncelliğini kaybedebilmektedir. Bilirkişi incelemesi ve bilirkişilik konusu bakımından da bu durum maalesef böyledir. Çalışmaya başladığımız 2006 yılından bu yana geçen ve yukarıda özetlenen süreç de, bu metnin önemini, içeriğini ve güncelliğini bir kaç aya kadar kaybetmesi ihtimali ile karşı karşıya kalma riskinin olduğunu göstermektedir. Halbuki, çalışma metni içeriğinde de görüleceği üzere, çıkan kanunlar uygulanmadıktan sonra sorunlara kanun çıkararak çözüm bulmanın pek de iyi bir sorun çözüm yöntemi olmadığı değerlendirilmektedir.
İfade etmek gerekir ki; bu çalışmanın konuyu her yönüyle tükettiği elbette söylenemez. Lakin çalışmanın bilirkişi, bilirkişilik ve bilirkişi incelemesi konularında küçük de olsa literatüre bir katkı sunacağı ümit edilmektedir.
Çalışmada bilirkişi, bilirkişilik ve bilirkişi incelemesi konuları Anayasa, kanunlar, yönetmelikler, Adalet Bakanlığı'nın konuyla ilgili yazıları, HSK Teftiş Kurulu Başkanlığı'nın denetimler ve teftişler sonucu hazırlanan tavsiyeleri, adlî ve idarî yargının konuya ilişkin verdiği kararlar, Anayasa Mahkemesi kararları ve doktrinin yaklaşımları ile mukayeseli olarak incelenerek ele alınmış; her bir bölümde uygulamaya ilişkin gözlemlere, değerlendirmelere ve tenkidlere yer verilmeye gayret edilmiştir.
Çalışmada bilirkişi olarak görevlendirilen şahsın hukukî, cezaî ya da disiplin sorumluluklarına değinilmemiştir. Zîra bu konuların ayrı bir çalışmanın konusu olması gerektiği değerlendirilmiştir. Bu sebeple çalışmada daha çok usûl hukukuna ilişkin süreç ve uygulama incelemesi yapılmıştır.
Mevzuat ile yargı pratiğine yakından bakılarak, mevzuat ile yargı pratiğinin mukayese edilmesi durumunda; yargı pratiğinin usûl hukuku kuralları konusunda mevzuattan farklı uygulamalar yaptığı gözlenmektedir. Hattâ kimi usûl hukuku uygulamaları bakımından adeta ne kadar mahkeme varsa, o kadar farklı usûl hukuku kuralının olduğu söylenebilir. Diğer bir deyişle, usûl kanununun bütün mahkemeler tarafından yeknesak şekilde uygulanması gerekirken, her bir mahkemenin kendine göre bir usûl kanunu ürettiği, her mahkemenin usûl kanununu kendince ayrı uyguladığı, idarî yargıda bir vakıadır.
Her mahkemenin kanundaki usûl hükmünü uygulamak yerine kendince usûl kuralı geliştirip, her mahkemenin farklı farklı uygulamalar yaptığı konulardan birisinin de bilirkişi, bilirkişilik ve bilirkişi incelemesi ile ilgili konular olduğu söylenebilir. Bu durum bizi bilirkişi, bilirkişilik ve bilirkişi incelemesi hakkında bir çalışma yapmaya sevk etmiştir.
Ayrıca bilirkişi, bilirkişilik, bilirkişi incelemesi gibi konular ve kavramlar idarî yargıda sıklıkla kullanılmakla beraber; bu kavramların ve bu konuların idarî yargıya münhasıran derinlemesine ele alınıp alınmadığı meslesi de tartışmalıdır. Literatür tarandığında, konuyu ele alan çalışmaların eksikliği göze çarpmaktadır; konuya daha çok idarî yargılama usûlüne dair kitapların alt başlıkları içinde kanun ve yönetmelik maddelerinin tekrarı biçiminde değinilmekle yetinildiği, başlı başına konuyu ele alan çalışmaların nadir olduğu gözlenmektedir. Bu durum göz önünde bulundurularak bilirkişi, bilirkişilik ve bilirkişi incelemesi konuları çalışmada, idarî yargı özelinde ele alınmaya gayret edilmişir.
Bu konudaki çalışmaya ilk kez 2006 yılında başlamıştık. Gün be gün vakit buldukça bina inşa edercesine çalışmaya bir tuğla koyarak, metni olgunlaştırmaya gayret ettik. Bina inşa süreci devam ederken 2011 yılına gelindiğinde, çalışmaya başladığımız 2006 yılında yürürlükte olan 1086 sayılı Hukuk Usûlü Muhakemeleri Kanunu ilga edilmiş; ilga edilen Kanun yerine 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu yürürlüğe konulmuştur. Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun yürürlüğe girmesiyle birlikte bilirkişi, bilirkişilik ve bilirkişi incelemesi ile ilgili pek çok yenilikler ve değişiklikler de yürürlüğe girmiştir. Böylelikle metnin en baştan yeniden kaleme alınması icab etmiştir.
Geçen süreçte iş yoğunluğuna istinaden metnin tamamlanması mümkün olmamıştır. Derken 2012 yılında Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvurular başlamış; Anayasa Mahkemesi'nin bireysel başvuru kararları ile de konu farklı bir boyut kazanmıştır. Bunun üzerine Anayasa Mahkemesi'nin bireysel başvurular neticesinde verdiği kararlar göz önünde bulundurularak, çalışma revize edilmiştir.
Zaman ilerledikçe kanun koyucu bilirkişilikle ilgili yeni düzenlemeler yapmaya devam etmiş, 2016 yılında yeni bir kanun daha ihdas etmiştir. Adına Bilirkişilik Kanunu denilen bu Kanun ile hem İdarî Yargılama Usûlü Kanunu'nda hem Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nda önemli değişiklikler yapılmış; hem de bu Kanun ile daha önceden var olmayan pek çok yeni kural yürürlüğe konulmuştur. Bilirkişilik Kanunu'nun ardından 2017 yılında Bilirkişilik Yönetmeliği yürürlüğe konularak bilirkişi, bilirkişilik ve bilirkişi incelemesi ile ilgili normlar farklı bir boyutla yeniden düzenlenmiştir.
2006 yılından bu yana vakit buldukça her gün bir tuğla koyarak inşa edilmeye gayret edilen bu binada, Bilirkişilik Kanunu'nun ve Bilirkişilik Yönetmeliği'nin yürürlüğe girmesi sonrasında yeni bir revizyon daha yapmak gerekmiştir. Yürürlüğe giren düzenlemeler göz önünde bulundurularak, çalışma yeniden ele alınmaya başlanmış; bazı bölümler baştan sona tekrar kaleme alınmıştır.
Tabiî bu süreçte yine iş yoğunluğu sebebiyle çalışma bir türlü bitirilememiştir. Zaman ilerledikçe bilirkişilik müessesesi ile ilgili aksayan yönlerdeki pürüzleri gidermek maksadıyla kanun koyucu da boş durmamış; bilirkişi, bilirkişilik ve bilirkişi incelemesi ile ilgili konularda yeni düzenlemeler yapmaya devam etmiştir. 2020 yılına gelindiğinde 7251 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile bilirkişi incelemesi konusu ile ilgili olan pek çok maddede ekler ve değişiklikler yapılmıştır. Bunun üzerine, çalışmanın ilgili bölümlerinde değişiklikler yapılması gerekmiştir. İş durumu elverdiğince vakit ayırarak bu ekler ve değişiklikler dikkate alınarak, çalışma yeniden ele alınmıştır.
Bu süre zarfında Adâlet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü (Bilirkişilik Daire Başkanlığı) ve Bilgi İşlem Genel Müdürlüğü de uygulamayı yönlerdirici muhtelif “idarî” işlemler tesis etmiş; bu işlemler de süregelen uygulamalarda muhtelif değişiklikler yapılmasına neden olmuştur. Çalışmada bahse konu idarî kararların, yargısal süreçlerin ve muhakeme hukukunun iç işleyişine olan etkisi bağlamında, söz konusu idarî kararlar göz önünde bulundurularak, metnin bazı kısımları yine yeniden revizyona tabi tutulmuştur.
Nihayetinde 2006 yılında başlanan çalışma, 2022 yılında tamamlanmıştır. Ancak bu süreçte o kadar sık mevzuat değişmektedir ki; bugün bir mevzuat dikkate alınarak yazılan bir metin, bir kaç ay sonra önemini, içeriğini ve güncelliğini kaybedebilmektedir. Bilirkişi incelemesi ve bilirkişilik konusu bakımından da bu durum maalesef böyledir. Çalışmaya başladığımız 2006 yılından bu yana geçen ve yukarıda özetlenen süreç de, bu metnin önemini, içeriğini ve güncelliğini bir kaç aya kadar kaybetmesi ihtimali ile karşı karşıya kalma riskinin olduğunu göstermektedir. Halbuki, çalışma metni içeriğinde de görüleceği üzere, çıkan kanunlar uygulanmadıktan sonra sorunlara kanun çıkararak çözüm bulmanın pek de iyi bir sorun çözüm yöntemi olmadığı değerlendirilmektedir.
İfade etmek gerekir ki; bu çalışmanın konuyu her yönüyle tükettiği elbette söylenemez. Lakin çalışmanın bilirkişi, bilirkişilik ve bilirkişi incelemesi konularında küçük de olsa literatüre bir katkı sunacağı ümit edilmektedir.
Çalışmada bilirkişi, bilirkişilik ve bilirkişi incelemesi konuları Anayasa, kanunlar, yönetmelikler, Adalet Bakanlığı'nın konuyla ilgili yazıları, HSK Teftiş Kurulu Başkanlığı'nın denetimler ve teftişler sonucu hazırlanan tavsiyeleri, adlî ve idarî yargının konuya ilişkin verdiği kararlar, Anayasa Mahkemesi kararları ve doktrinin yaklaşımları ile mukayeseli olarak incelenerek ele alınmış; her bir bölümde uygulamaya ilişkin gözlemlere, değerlendirmelere ve tenkidlere yer verilmeye gayret edilmiştir.
Çalışmada bilirkişi olarak görevlendirilen şahsın hukukî, cezaî ya da disiplin sorumluluklarına değinilmemiştir. Zîra bu konuların ayrı bir çalışmanın konusu olması gerektiği değerlendirilmiştir. Bu sebeple çalışmada daha çok usûl hukukuna ilişkin süreç ve uygulama incelemesi yapılmıştır.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.