9789755539850
788271
https://www.hesapli24.com/bizans-yahudileri
Bizans Yahudileri
19.71
Ortodoksluğun ve Hellencenin hâkim olduğu, kendini her
zaman “gerçek Roma” olarak kabul etmiş bir devletin
sınırları içinde yaşamakta olan Bizans Yahudilerinin
kültürel kimliklerinin dayandığı temel kaynaklar: Musa
Yasaları ve diğer kutsal metinlerle belirlenen dinsel
gelenek, Hellenistik Kültür ve Roma hukuku tarafından
belirlenen kamusal kimlikti. Bizans Yahudileri kendi
hanelerinde veya komünyon sınırları içinde Musa
yasalarına: genel kamusal hayatta ise Roma hukukuna
bağlı, Hellence konuşan veya Hellenceye aşina topluluklar
halinde yaşamlarını sürdürmüşlerdi. Başka bir deyişle
“Hellenize olmuş” Yahudilerdi. Bizans Yahudileri, Roma
artık bildikleri Roma olmasa da kendilerini Roma yurttaşları
olarak görmeye devam etmişlerdi. Yaşadıkları tüm
baskılara rağmen onlar sonuçta Romalıydılar. Ancak Doğu
Akdeniz Yahudi toplumu, kendilerine kategorik olarak
dinsel baskı uygulamamış olan pagan Roma
İmparatorluğu'nun yerini, eskisinden oldukça farklı, yeni bir
Roma'nın aldığının da farkındaydı. Theodosius'un (379-
395) Hıristiyanlık dışındaki tüm inanç biçimlerini baskı
altına alan kanunları sonucunda Yahudilerin yaşamı
öylesine radikal boyutta bir değişim geçirmişti ki
Yahudilerin artık bilindik bir “Roma'da” yaşamadıkları açık
biçimde görülmekteydi. Bu bakımdan onların “Doğu
Roma'da” değil, Hıristiyanlık tınısını yansıtan Bizans
İmparatorluğu'nda yaşadığını ileri sürmemiz konuyu daha
anlaşılır kılmaktadır. Sonuç olarak Bizanstinistlerin tam
olarak başlangıç noktası belirleyemedikleri “Yeni Roma”,
Yahudiler nazarında Constantinus'un (324-337)
Hıristiyanlarla uzlaşması ile I.Theodosius'un (379-395)
ayrımcı yasaları arasında bir dönemde doğmuştur,
diyebiliriz. Bizans Yahudileri imparatorluk tarihi boyunca
birbirini takip eden baskıcı ve hoşgörülü dönemler
yaşadılar. Kimi dönem takibata uğradılar, kimi zaman ise
saray hekimliği ve finansmanı onlara emanet edildi.
Yahudiler, tüm pagan kültlerin kaybolduğu Ortodoks bir
imparatorluk içindeki Hıristiyan olmayan en büyük grup
olarak varlıklarını bin yıl boyunca sürdürmeyi başardılar.
Bu çalışmada bu ilginç topluluğun bin yıla yayılan
serüveni, arkeolojik, filolojik ve tarihi belgeler ışığında
incelenmektedir.
Ortodoksluğun ve Hellencenin hâkim olduğu, kendini her
zaman “gerçek Roma” olarak kabul etmiş bir devletin
sınırları içinde yaşamakta olan Bizans Yahudilerinin
kültürel kimliklerinin dayandığı temel kaynaklar: Musa
Yasaları ve diğer kutsal metinlerle belirlenen dinsel
gelenek, Hellenistik Kültür ve Roma hukuku tarafından
belirlenen kamusal kimlikti. Bizans Yahudileri kendi
hanelerinde veya komünyon sınırları içinde Musa
yasalarına: genel kamusal hayatta ise Roma hukukuna
bağlı, Hellence konuşan veya Hellenceye aşina topluluklar
halinde yaşamlarını sürdürmüşlerdi. Başka bir deyişle
“Hellenize olmuş” Yahudilerdi. Bizans Yahudileri, Roma
artık bildikleri Roma olmasa da kendilerini Roma yurttaşları
olarak görmeye devam etmişlerdi. Yaşadıkları tüm
baskılara rağmen onlar sonuçta Romalıydılar. Ancak Doğu
Akdeniz Yahudi toplumu, kendilerine kategorik olarak
dinsel baskı uygulamamış olan pagan Roma
İmparatorluğu'nun yerini, eskisinden oldukça farklı, yeni bir
Roma'nın aldığının da farkındaydı. Theodosius'un (379-
395) Hıristiyanlık dışındaki tüm inanç biçimlerini baskı
altına alan kanunları sonucunda Yahudilerin yaşamı
öylesine radikal boyutta bir değişim geçirmişti ki
Yahudilerin artık bilindik bir “Roma'da” yaşamadıkları açık
biçimde görülmekteydi. Bu bakımdan onların “Doğu
Roma'da” değil, Hıristiyanlık tınısını yansıtan Bizans
İmparatorluğu'nda yaşadığını ileri sürmemiz konuyu daha
anlaşılır kılmaktadır. Sonuç olarak Bizanstinistlerin tam
olarak başlangıç noktası belirleyemedikleri “Yeni Roma”,
Yahudiler nazarında Constantinus'un (324-337)
Hıristiyanlarla uzlaşması ile I.Theodosius'un (379-395)
ayrımcı yasaları arasında bir dönemde doğmuştur,
diyebiliriz. Bizans Yahudileri imparatorluk tarihi boyunca
birbirini takip eden baskıcı ve hoşgörülü dönemler
yaşadılar. Kimi dönem takibata uğradılar, kimi zaman ise
saray hekimliği ve finansmanı onlara emanet edildi.
Yahudiler, tüm pagan kültlerin kaybolduğu Ortodoks bir
imparatorluk içindeki Hıristiyan olmayan en büyük grup
olarak varlıklarını bin yıl boyunca sürdürmeyi başardılar.
Bu çalışmada bu ilginç topluluğun bin yıla yayılan
serüveni, arkeolojik, filolojik ve tarihi belgeler ışığında
incelenmektedir.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.