9786258385694
814925
https://www.hesapli24.com/bosanma-kilavuzu
Boşanma Kılavuzu
15.65
Yaklaşık 30 yıldır serbest avukatlık yapıyorum. Ağırlıklı olarak “Aile Hukuku” alanında çalıştım ve bu konuda pek çok dava ile ilgilendim. Gördüm ki; eğitim, ekonomik, sosyal konumları ne olursa olsun kişiler haklarını tam olarak bilmiyorlar.
Haklarımızı arayabileceğimiz hukuk sistemimiz ise maalesef insanların kolayca anlayabileceği şekilde değil. Tam tersi son derece karmaşık terimlerin kullanıldığı, resmi bir dille yürümektedir. Bu nedenle kendi yaşamımızı etkileyecek yasal düzenlemelere ilişkin bilgi sahibi olmamız da maalesef zordur. Bu durumdan herkes fazlasıyla etkilenmektedir. Ancak en çok etkilenenlerin başında doğal olarak kadınlar gelir. Çünkü kadınların erkeklere oranla internet, gazete, devlet kurumları gibi çeşitli haber kaynaklarına ulaşmaları nispeten daha zordur.
Toplumun her kesimindeki, her yaş, medeni hal, sosyal, kültürel konumdaki kişileri bilgilendirmek, yaşamlarının tüm alanlarında, evde, işte, aile içinde, sokakta, bir eş, anne, çalışan birey olarak, evlilik içinde, boşanırken, mirasçıyken haklarını bilmesini sağlamanın çok önemli olduğunu düşünüyorum. Çünkü HAKLARIMIZI ancak bildiğimiz ölçüde kullanabiliriz. Ülkemizde kadın, çocuk, insan haklarının geldiği nokta bakımından yasal birçok kazanımlarımız olmasına rağmen bu hükümlerin tam anlamıyla hayat bulduğunu söylememiz mümkün değil. Tüm yasal düzenlemeler, bunlarla ilgili bilgi sahibi olan, haklarını bilen ve kullanan kişiler olduğunda işlev kazanıp, amacına ulaşabilir.
Yıllara dayalı birikimim ve tecrübelerimin ışığında toplumun her kesimine hitap edebilmeyi, ancak en çok da kadınların yasal haklarını bilmesini ve kendi hayatlarının kendi iradeleri altında olmasını kolaylaştırmalarına yardımcı olabilmeyi uzun süredir istiyordum. Yıllar geçip mesleki ve yaşam tecrübelerim arttıkça da bu bir istek olmanın ötesine geçmeye başladı. İçimde aktarılmak, dışarı çıkıp insanların yaşamlarına dokunabilmek için can atan, yükselen duygular, düşünceler giderek büyüyordu. Son yıllarda iyice emindim ki tüm bu tecrübe ve birikimlerimi ne olursa olsun aktarmalıydım. Bu artık bir zorunluluk haline gelmişti. Aslında bu amaçla yazılmış çok güzel eserler olduğunu biliyorum.
İşin teknik, hukuki yanı üzerine değerli üstatlarımızın hazırladığı öyle çok kaynak kitap var ki. Mesleki yaşamım süresince bunlardan inanılmaz yararlandım. Hepsine ayrı ayrı teşekkür ediyorum.
Evlenme, boşanma ve boşanmanın taraflar, çocuklar üzerindeki etkileri ve bu etkileri iyileştirmek üzerine de değerli psikiyatrist, psikolog, kişisel gelişim uzmanlarının eserleri için de kendi yaşamıma ve müvekkillerime yardımcı olabilmem için bana tuttukları ışık için ayrıca teşekkür ediyorum.
Mesleki birikimlerini hikayeler, anılarla veya içtihatlarla, mevzuat ve doktrin içerikli metinlerle zenginleştirdikleri avukat, hakim tüm hukukçu meslektaşlarımın yazdıkları, başta biz hukukçular olmak üzere toplumdan her kesimin kaynak kitap olarak yararlandıkları eserler için de hepsinin emeklerine saygı duyuyor, şükranlarımı sunuyorum.
Akademik düzeyde olmasa da katıldığım tüm eğitimlerde bilgi birikimlerini aktaran hocalarıma, bana yeni pencereler aralayan üstatlarıma da sonsuz teşekkürler. Ayrıca başta çocuklarım, ailem, dostlarım olmak üzere yaşamım boyunca bana aynalık eden, büyümeme, gelişmeme, öğrenmeme yardımcı olmak için yaşamıma girmiş olan herkese varlıkları, bana öğrettikleri ve katkıları için teşekkürler.
Hayatının bir yerinde hukuki yardım ihtiyacı duyan kişilerin çoğu gelmeden önce Google amcadan bolca araştırma yaptıktan sonra kapımızı çalıyorlar. Bilgiye ulaşmanın kolaylaştırıcı etkisine rağmen akıl karıştırıcı etkisi ile zihinlerinde kocaman bir karmaşa yığını oluyor. Bunun sonucu olsa gerek; hangi sosyal, eğitim, ekonomik seviyede olursa olsun insanların ya hiçbir şey bilmez halde ya da zihinlerine doldurdukları gereksiz bilgilerden kaynaklı karmakarışık bir ruh ile geldiklerini gördüm. Neticede iki durum da onları aynı sonuca götürüyordu: “Ne yapacağını bilememezlik!”
2002 yılında yeni Türk Medeni Kanunu uygulanmaya başladığında yasadaki değişiklikler biz hukukçulara dahi anlaşılması son derece zor gelmişti. Zaten pek çok yasal düzenleme tamamen değişmişti. Bunlara adapte olmak zordu. Böylesi karmaşık yeni kanun maddelerini anlamakta biz zorlanıyorduk ki başkaları ne yapsın? Bu dönemde, yeni Medeni Kanun'un hazırlanmasında da büyük katkıları olan çok sevgili Avukat Nazan Moroğlu'nun yazdığı, 14 soru, 14 cevap ile her şeyin aktarıldığı, “MEDENİ KANUNDA MAL REJİMLERİ” adlı küçük kitapçıkla mal rejimlerini kolaylıkla anlayıp pekiştirebilmiştim. Pek çok dostuma da bu kitabı önererek son derece karmaşık olan bu konuyu anlamalarını sağladığıma inanıyorum. O zamandan beri kısa anlatımlar içeren başucu kitaplarını çok severim. Özellikle de herkesin kolayca anlayabileceği şekilde yazılmış olanları.
Aile hukuku davaları hukuk sisteminin ve benim ilgi alanımın büyük kısmını oluşturuyor. Bu nedenle aile hukuku konusunda tavsiye niteliğinde ve yol gösterme hedefini taşıyan bir kitap yazabilmeyi yıllardır istiyordum. Tabi ki kadının huzuru sadece aile hukuku kurallarına bağlı değil, iş hukuku ve diğer hukuk kuralları da aile dinamiklerini etkiliyor. Her biri ayrı ayrı büyük önem taşıyor. Ancak ailenin toplumun temeli olduğunu düşünürsek buna öncelik vermek bana daha doğru geliyor.
Boşanma davaları da aile hukuku davaları içerisinde en çok yer kaplayan konular. Son yıllarda istatistiklere baktığımızda yılda neredeyse 250-300.000 boşanma davasının açıldığını görüyoruz. Boşanma sayılarının evlilik süresi ile ilgisine baktığımızda:
1 yıllık evliliklerin % 2'sinin boşanma ile sonuçlandığını,
1-5 yıl arası evliliklerin % 33'ünün boşanma ile sonuçlandığını,
6-10 yıl arası evliliklerin % 20'sinin boşanma ile sonuçlandığını görüyoruz.
Yani dikkat ederseniz artık evliliklerin ilk on yılında yarısına yakını boşanma ile sonuçlanıyor.
Boşanma davaları için bir başka istatistiki bilgi de: boşanma davalarında %65 oranında kadınların dava açtıkları gerçeğidir. Bu nedenle öncelikle boşanma konusunda ve yine öncelikle kadınlara tavsiye niteliğinde ve yol gösterme hedefini taşıyan bir kitap yazmaya karar verdim. Tabi ki %65'lik kadınların dava açma oranından arta kalan %35'lik erkek oranını da yadsımıyorum. Çoğu bilgi aktarımı kadın/erkek herkese yönelik olacak. Ancak “şiddete hayır” kelimelerinin dahi başına “kadına karşı” kelimelerini eklemek refleks haline gelmişse, aile içi şiddetin en büyük mağduru kadınlarsa ve her yıl yüzlerce kadın öldürülüyorsa öncelikli yol göstermek istediklerimin hemcinslerim olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. İşte bu yüzden sizlerle paylaşmak istediğim başucu kitabının “Boşanma” konusunda olmasını, genel olarak tüm topluma hizmet etmekle birlikte hemcinsim kadınlara öncelikli yol gösterme amacını taşımasını arzuluyorum. Tabi ki genel hatları ile boşanma konusundaki temel bilgilere yer vereceğim ve bunlar kadın/erkek herkes için geçerli olacak.
Ancak kitabımın sadece yasal düzenlemelerle sınırlı kalmasını istemedim. Çünkü ne boşanma ne de yaşam tek bir bakış açısı ile sınırlı değil. İlerleyen bölümlerde değineceğim gibi yaşama tek bir pencereden bakmak bana yeterli gelmedi. Bir davranışın, tepkinin, adımın, kararın veya konu her neyse onun çok yönlü olduğunu düşündüm hep. Altında farklı bir etmen, bir itici güç veya beraberinde gelişen yeni bir olay... Birbirini etkileyen ve tamamlayan pek çok konu. İşte yaşamımın ilk yıllarından itibaren her şeyin böyle olduğunu hissettim. Bunun farkına varabildikten sonra da içinde bulunduğum durum her neyse bunu tamamlamaya, bütünleştirmeye çalıştım. Bazen bu çabamın hem kendim hem çevrem için çok yorucu olduğunu söylemem gerekiyor. Mesleki olarak da yaptığım işi salt hukuk kuralları ve mahkeme süreci ile yürüttüğümde bana hep bir şeyler eksik geliyordu. Bir türlü o bütünlük, tamlık duygusunu yaşayamıyordum. Bu yüzden arayışlarım hiç bitmedi ve sürekli aldığım eğitimler, araştırmalarla sürdü. Eksik hissettiğim her hususta hem araştırıp okumaya hem de bu konuya kendini adamış kişilerden destek almaya çalıştım. Aldığım her yardımın tek başıma belki uzun sürede aşabileceğim yolları kısa sürede geçmeme yardımcı olduklarını gördüm. Kaynaklar, kişiler ne kadar donanımlı ve bütünsel bakabiliyorlarsa o kadar çok güven duyduğumu ve bana yardımcı olabildiklerini fark ettim.
Ben de kendi mesleğimde bunu sağlayabilmek için sadece hukuk eğitimi dışında kendimi tamamlamanın karşımdaki kişilerde aynı etkiyi sağlayabilmesini istedim. Neticede içinde insan öğesi geçen her işte başta insanı anlamak önemliydi. Üstelik boşanma sürecinde sadece resmi olarak haklarını alarak boşanmayı sağlamak da yetmiyordu. Yeni bir yaşama geçiliyordu. Üstüne üstlük travmalar, yas, yeniden inşa süreçleri gerçekten inanılmaz zordu. Üstelik kendim de aynı süreçleri yaşadığım için, bunu fazlasıyla biliyordum. Bu dönemde insanlar sadece bir hukukçuya değil aynı zamanda manevi desteğe, kendilerini dinleyecek, anlayacak, yaşamlarını yeniden inşa etmelerine ilham olup yol gösterecek kişilere de ihtiyaç duyuyorlardı.
İşte bu yüzden kitabımın sadece genel hatları ile boşanma konusundaki temel bilgilere yer vermesini yeterli bulmadım. Boşanma öncesi ve sonrası nelerle karşılaşılacağı, boşanma kararı alma, harekete geçme sürecine ilişkin bilgiler olmalıydı. Dava süreci ve sonrasının nasıl işleyeceğini, yaşamın yeniden şekillendirilmesi, bu sürecin en doğru biçimde sonuçlandırılabilmesine ilişkin öneriler de olsa fena olmazdı. Dava boyunca avukat, mahkeme ile ilişkilerin nasıl olması gerektiğini de konuşalım istedim. Üstelik onca problem ve travmaya rağmen ilişkilerden, boşanmadan yıpranmış bir halde değil de tam tersi güçlenmiş, kendimiz ve dünya ile ilişkimiz olumlu yönde gelişmiş halde çıkabilmenin yollarını görebilelim de. Tüm bunlar hukuki dilin dışında her okuyanın kolaylıkla anlayabileceği basitlik ve düzlükte olsun (istedim ama bu hukuk dili ile bu çok zordu). Sadece boşanma döneminde değil, bunun öncesi, sonrasına ilişkin her okuyanın içindeki güç kaynağını bulup sahip ç
Yaklaşık 30 yıldır serbest avukatlık yapıyorum. Ağırlıklı olarak “Aile Hukuku” alanında çalıştım ve bu konuda pek çok dava ile ilgilendim. Gördüm ki; eğitim, ekonomik, sosyal konumları ne olursa olsun kişiler haklarını tam olarak bilmiyorlar.
Haklarımızı arayabileceğimiz hukuk sistemimiz ise maalesef insanların kolayca anlayabileceği şekilde değil. Tam tersi son derece karmaşık terimlerin kullanıldığı, resmi bir dille yürümektedir. Bu nedenle kendi yaşamımızı etkileyecek yasal düzenlemelere ilişkin bilgi sahibi olmamız da maalesef zordur. Bu durumdan herkes fazlasıyla etkilenmektedir. Ancak en çok etkilenenlerin başında doğal olarak kadınlar gelir. Çünkü kadınların erkeklere oranla internet, gazete, devlet kurumları gibi çeşitli haber kaynaklarına ulaşmaları nispeten daha zordur.
Toplumun her kesimindeki, her yaş, medeni hal, sosyal, kültürel konumdaki kişileri bilgilendirmek, yaşamlarının tüm alanlarında, evde, işte, aile içinde, sokakta, bir eş, anne, çalışan birey olarak, evlilik içinde, boşanırken, mirasçıyken haklarını bilmesini sağlamanın çok önemli olduğunu düşünüyorum. Çünkü HAKLARIMIZI ancak bildiğimiz ölçüde kullanabiliriz. Ülkemizde kadın, çocuk, insan haklarının geldiği nokta bakımından yasal birçok kazanımlarımız olmasına rağmen bu hükümlerin tam anlamıyla hayat bulduğunu söylememiz mümkün değil. Tüm yasal düzenlemeler, bunlarla ilgili bilgi sahibi olan, haklarını bilen ve kullanan kişiler olduğunda işlev kazanıp, amacına ulaşabilir.
Yıllara dayalı birikimim ve tecrübelerimin ışığında toplumun her kesimine hitap edebilmeyi, ancak en çok da kadınların yasal haklarını bilmesini ve kendi hayatlarının kendi iradeleri altında olmasını kolaylaştırmalarına yardımcı olabilmeyi uzun süredir istiyordum. Yıllar geçip mesleki ve yaşam tecrübelerim arttıkça da bu bir istek olmanın ötesine geçmeye başladı. İçimde aktarılmak, dışarı çıkıp insanların yaşamlarına dokunabilmek için can atan, yükselen duygular, düşünceler giderek büyüyordu. Son yıllarda iyice emindim ki tüm bu tecrübe ve birikimlerimi ne olursa olsun aktarmalıydım. Bu artık bir zorunluluk haline gelmişti. Aslında bu amaçla yazılmış çok güzel eserler olduğunu biliyorum.
İşin teknik, hukuki yanı üzerine değerli üstatlarımızın hazırladığı öyle çok kaynak kitap var ki. Mesleki yaşamım süresince bunlardan inanılmaz yararlandım. Hepsine ayrı ayrı teşekkür ediyorum.
Evlenme, boşanma ve boşanmanın taraflar, çocuklar üzerindeki etkileri ve bu etkileri iyileştirmek üzerine de değerli psikiyatrist, psikolog, kişisel gelişim uzmanlarının eserleri için de kendi yaşamıma ve müvekkillerime yardımcı olabilmem için bana tuttukları ışık için ayrıca teşekkür ediyorum.
Mesleki birikimlerini hikayeler, anılarla veya içtihatlarla, mevzuat ve doktrin içerikli metinlerle zenginleştirdikleri avukat, hakim tüm hukukçu meslektaşlarımın yazdıkları, başta biz hukukçular olmak üzere toplumdan her kesimin kaynak kitap olarak yararlandıkları eserler için de hepsinin emeklerine saygı duyuyor, şükranlarımı sunuyorum.
Akademik düzeyde olmasa da katıldığım tüm eğitimlerde bilgi birikimlerini aktaran hocalarıma, bana yeni pencereler aralayan üstatlarıma da sonsuz teşekkürler. Ayrıca başta çocuklarım, ailem, dostlarım olmak üzere yaşamım boyunca bana aynalık eden, büyümeme, gelişmeme, öğrenmeme yardımcı olmak için yaşamıma girmiş olan herkese varlıkları, bana öğrettikleri ve katkıları için teşekkürler.
Hayatının bir yerinde hukuki yardım ihtiyacı duyan kişilerin çoğu gelmeden önce Google amcadan bolca araştırma yaptıktan sonra kapımızı çalıyorlar. Bilgiye ulaşmanın kolaylaştırıcı etkisine rağmen akıl karıştırıcı etkisi ile zihinlerinde kocaman bir karmaşa yığını oluyor. Bunun sonucu olsa gerek; hangi sosyal, eğitim, ekonomik seviyede olursa olsun insanların ya hiçbir şey bilmez halde ya da zihinlerine doldurdukları gereksiz bilgilerden kaynaklı karmakarışık bir ruh ile geldiklerini gördüm. Neticede iki durum da onları aynı sonuca götürüyordu: “Ne yapacağını bilememezlik!”
2002 yılında yeni Türk Medeni Kanunu uygulanmaya başladığında yasadaki değişiklikler biz hukukçulara dahi anlaşılması son derece zor gelmişti. Zaten pek çok yasal düzenleme tamamen değişmişti. Bunlara adapte olmak zordu. Böylesi karmaşık yeni kanun maddelerini anlamakta biz zorlanıyorduk ki başkaları ne yapsın? Bu dönemde, yeni Medeni Kanun'un hazırlanmasında da büyük katkıları olan çok sevgili Avukat Nazan Moroğlu'nun yazdığı, 14 soru, 14 cevap ile her şeyin aktarıldığı, “MEDENİ KANUNDA MAL REJİMLERİ” adlı küçük kitapçıkla mal rejimlerini kolaylıkla anlayıp pekiştirebilmiştim. Pek çok dostuma da bu kitabı önererek son derece karmaşık olan bu konuyu anlamalarını sağladığıma inanıyorum. O zamandan beri kısa anlatımlar içeren başucu kitaplarını çok severim. Özellikle de herkesin kolayca anlayabileceği şekilde yazılmış olanları.
Aile hukuku davaları hukuk sisteminin ve benim ilgi alanımın büyük kısmını oluşturuyor. Bu nedenle aile hukuku konusunda tavsiye niteliğinde ve yol gösterme hedefini taşıyan bir kitap yazabilmeyi yıllardır istiyordum. Tabi ki kadının huzuru sadece aile hukuku kurallarına bağlı değil, iş hukuku ve diğer hukuk kuralları da aile dinamiklerini etkiliyor. Her biri ayrı ayrı büyük önem taşıyor. Ancak ailenin toplumun temeli olduğunu düşünürsek buna öncelik vermek bana daha doğru geliyor.
Boşanma davaları da aile hukuku davaları içerisinde en çok yer kaplayan konular. Son yıllarda istatistiklere baktığımızda yılda neredeyse 250-300.000 boşanma davasının açıldığını görüyoruz. Boşanma sayılarının evlilik süresi ile ilgisine baktığımızda:
1 yıllık evliliklerin % 2'sinin boşanma ile sonuçlandığını,
1-5 yıl arası evliliklerin % 33'ünün boşanma ile sonuçlandığını,
6-10 yıl arası evliliklerin % 20'sinin boşanma ile sonuçlandığını görüyoruz.
Yani dikkat ederseniz artık evliliklerin ilk on yılında yarısına yakını boşanma ile sonuçlanıyor.
Boşanma davaları için bir başka istatistiki bilgi de: boşanma davalarında %65 oranında kadınların dava açtıkları gerçeğidir. Bu nedenle öncelikle boşanma konusunda ve yine öncelikle kadınlara tavsiye niteliğinde ve yol gösterme hedefini taşıyan bir kitap yazmaya karar verdim. Tabi ki %65'lik kadınların dava açma oranından arta kalan %35'lik erkek oranını da yadsımıyorum. Çoğu bilgi aktarımı kadın/erkek herkese yönelik olacak. Ancak “şiddete hayır” kelimelerinin dahi başına “kadına karşı” kelimelerini eklemek refleks haline gelmişse, aile içi şiddetin en büyük mağduru kadınlarsa ve her yıl yüzlerce kadın öldürülüyorsa öncelikli yol göstermek istediklerimin hemcinslerim olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. İşte bu yüzden sizlerle paylaşmak istediğim başucu kitabının “Boşanma” konusunda olmasını, genel olarak tüm topluma hizmet etmekle birlikte hemcinsim kadınlara öncelikli yol gösterme amacını taşımasını arzuluyorum. Tabi ki genel hatları ile boşanma konusundaki temel bilgilere yer vereceğim ve bunlar kadın/erkek herkes için geçerli olacak.
Ancak kitabımın sadece yasal düzenlemelerle sınırlı kalmasını istemedim. Çünkü ne boşanma ne de yaşam tek bir bakış açısı ile sınırlı değil. İlerleyen bölümlerde değineceğim gibi yaşama tek bir pencereden bakmak bana yeterli gelmedi. Bir davranışın, tepkinin, adımın, kararın veya konu her neyse onun çok yönlü olduğunu düşündüm hep. Altında farklı bir etmen, bir itici güç veya beraberinde gelişen yeni bir olay... Birbirini etkileyen ve tamamlayan pek çok konu. İşte yaşamımın ilk yıllarından itibaren her şeyin böyle olduğunu hissettim. Bunun farkına varabildikten sonra da içinde bulunduğum durum her neyse bunu tamamlamaya, bütünleştirmeye çalıştım. Bazen bu çabamın hem kendim hem çevrem için çok yorucu olduğunu söylemem gerekiyor. Mesleki olarak da yaptığım işi salt hukuk kuralları ve mahkeme süreci ile yürüttüğümde bana hep bir şeyler eksik geliyordu. Bir türlü o bütünlük, tamlık duygusunu yaşayamıyordum. Bu yüzden arayışlarım hiç bitmedi ve sürekli aldığım eğitimler, araştırmalarla sürdü. Eksik hissettiğim her hususta hem araştırıp okumaya hem de bu konuya kendini adamış kişilerden destek almaya çalıştım. Aldığım her yardımın tek başıma belki uzun sürede aşabileceğim yolları kısa sürede geçmeme yardımcı olduklarını gördüm. Kaynaklar, kişiler ne kadar donanımlı ve bütünsel bakabiliyorlarsa o kadar çok güven duyduğumu ve bana yardımcı olabildiklerini fark ettim.
Ben de kendi mesleğimde bunu sağlayabilmek için sadece hukuk eğitimi dışında kendimi tamamlamanın karşımdaki kişilerde aynı etkiyi sağlayabilmesini istedim. Neticede içinde insan öğesi geçen her işte başta insanı anlamak önemliydi. Üstelik boşanma sürecinde sadece resmi olarak haklarını alarak boşanmayı sağlamak da yetmiyordu. Yeni bir yaşama geçiliyordu. Üstüne üstlük travmalar, yas, yeniden inşa süreçleri gerçekten inanılmaz zordu. Üstelik kendim de aynı süreçleri yaşadığım için, bunu fazlasıyla biliyordum. Bu dönemde insanlar sadece bir hukukçuya değil aynı zamanda manevi desteğe, kendilerini dinleyecek, anlayacak, yaşamlarını yeniden inşa etmelerine ilham olup yol gösterecek kişilere de ihtiyaç duyuyorlardı.
İşte bu yüzden kitabımın sadece genel hatları ile boşanma konusundaki temel bilgilere yer vermesini yeterli bulmadım. Boşanma öncesi ve sonrası nelerle karşılaşılacağı, boşanma kararı alma, harekete geçme sürecine ilişkin bilgiler olmalıydı. Dava süreci ve sonrasının nasıl işleyeceğini, yaşamın yeniden şekillendirilmesi, bu sürecin en doğru biçimde sonuçlandırılabilmesine ilişkin öneriler de olsa fena olmazdı. Dava boyunca avukat, mahkeme ile ilişkilerin nasıl olması gerektiğini de konuşalım istedim. Üstelik onca problem ve travmaya rağmen ilişkilerden, boşanmadan yıpranmış bir halde değil de tam tersi güçlenmiş, kendimiz ve dünya ile ilişkimiz olumlu yönde gelişmiş halde çıkabilmenin yollarını görebilelim de. Tüm bunlar hukuki dilin dışında her okuyanın kolaylıkla anlayabileceği basitlik ve düzlükte olsun (istedim ama bu hukuk dili ile bu çok zordu). Sadece boşanma döneminde değil, bunun öncesi, sonrasına ilişkin her okuyanın içindeki güç kaynağını bulup sahip ç
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.