9786052874875
560534
https://www.hesapli24.com/buyuklere-masallar-3
Büyüklere Masallar
10.23
Ben gittiğimde köklerinden sökülen bir ağaç gibi hissedersin kendini.
Bir kuş sürüsü göçünde sürüden ayrılan yalnız ve rotasız bir kuş gibi...
Bazen de bir fidana hayat suyu olurum; kan olurum; can olurum; kanadı kırık, yolu kayıp bir kuşun pusulası olurum ve öyle mutlu ve öyle mutsuz ederim ki seni... Yaşamın tüm enerjisini içime içime çektiğim hayat denen büyüyü de sana üflerim; canına can, kanına kan katar olurum.
Beni her üzdüğünde de iliğinden o canı çeken can düşmanın olurum hiç istemeden.
Yaaaa işte böyle sevgili, iyi dinle sözlerimi! Ben ne Afrodit'im ne Hera.
Ben Alkyone'yim. Rüzgârların prensesi...
Hep arardın; aşkla arardın, sevgiyle arardın, bizi bir arada tutmak için inatla arardın.
Bir gün bile beni yanıltmadın biliyor musun?
İçinde yarattığım fırtınanın büyüklüğünü, dalgaların yüksekliğini, o aşkın ateşini bilirdim ben, çünkü o ateşi ben yaktım ben.
Sana eski sevgilim demek yerine, sevgilim diye sesleneceğim yine eskisi gibi.
Sana, herkese ve tüm evrene tek gerçeği söyleyeceğim. Kulaklarınızı açın ve iyi dinleyin beni.
Öncelikle sen sevgilim ve diğerleri... İyi dinleyin.
Ben uzay boşluğunda başıboş gezen bir asteroittim.
Hayatı boyunca bulunduğu yörüngede mutsuz olmuş kayıp bir kuyruklu yıldızla kesişti yolum. Öyle parlak, öyle güzel, öyle canlıydı ki; ikimiz de öyle açtık ki aşka...
Yok olup parçalanabileceğimi ya da çarpıp seni yok edebileceğimi bilerek girdim yörüngene.
Hiç pişman değilim, yine olsa yine çarpışırdım seninle.
Bir elimi kesip atar gibi söker atarım yüreğimdeki kıskanç dişiyi; elimin tersiyle vurur ağzına, keserim sesini ve bütün kalbimle seni mutlu edecek bir kadın dileyebilirim, isteyebilirim hayattan senin için bunu ve Tanrı'dan yana yakıla dilerim senin için sana hem de eskiden öptüğün bu dudaklarımla.
İçim ne acır, ne acır...
Deniz kabukları gibi kabuklarımdan, bir kaplumbağa gibi kabuğumdan ayrılırcasına çatırdarım.
Bir ses gelir yüreğimden ve bedenimden, ortadan ikiye bölünür gibi.
Ama yine de yaparım...
Sen yalnızlıktan nefret edersin. Yalnızlıkla imtihan olma, mutlu ol diye.
Bana gelen yollarına heyelanlar yarattım ve toprak yığınlarını senin üzerine yıktım.
Seni çıkmazda, aşkımızı karanlıkta bıraktım. Hepsini bile isteye yaptım.
Bu sefer bana geri dönüş yolunu bulama, bana geri geleme diye.
Yol yok artık kesişecek! Şans yok artık deneyecek!
Tüm çıkışları kapalı çıkmaz bir sokağım artık ben sana.
Ben gittiğimde köklerinden sökülen bir ağaç gibi hissedersin kendini.
Bir kuş sürüsü göçünde sürüden ayrılan yalnız ve rotasız bir kuş gibi...
Bazen de bir fidana hayat suyu olurum; kan olurum; can olurum; kanadı kırık, yolu kayıp bir kuşun pusulası olurum ve öyle mutlu ve öyle mutsuz ederim ki seni... Yaşamın tüm enerjisini içime içime çektiğim hayat denen büyüyü de sana üflerim; canına can, kanına kan katar olurum.
Beni her üzdüğünde de iliğinden o canı çeken can düşmanın olurum hiç istemeden.
Yaaaa işte böyle sevgili, iyi dinle sözlerimi! Ben ne Afrodit'im ne Hera.
Ben Alkyone'yim. Rüzgârların prensesi...
Hep arardın; aşkla arardın, sevgiyle arardın, bizi bir arada tutmak için inatla arardın.
Bir gün bile beni yanıltmadın biliyor musun?
İçinde yarattığım fırtınanın büyüklüğünü, dalgaların yüksekliğini, o aşkın ateşini bilirdim ben, çünkü o ateşi ben yaktım ben.
Sana eski sevgilim demek yerine, sevgilim diye sesleneceğim yine eskisi gibi.
Sana, herkese ve tüm evrene tek gerçeği söyleyeceğim. Kulaklarınızı açın ve iyi dinleyin beni.
Öncelikle sen sevgilim ve diğerleri... İyi dinleyin.
Ben uzay boşluğunda başıboş gezen bir asteroittim.
Hayatı boyunca bulunduğu yörüngede mutsuz olmuş kayıp bir kuyruklu yıldızla kesişti yolum. Öyle parlak, öyle güzel, öyle canlıydı ki; ikimiz de öyle açtık ki aşka...
Yok olup parçalanabileceğimi ya da çarpıp seni yok edebileceğimi bilerek girdim yörüngene.
Hiç pişman değilim, yine olsa yine çarpışırdım seninle.
Bir elimi kesip atar gibi söker atarım yüreğimdeki kıskanç dişiyi; elimin tersiyle vurur ağzına, keserim sesini ve bütün kalbimle seni mutlu edecek bir kadın dileyebilirim, isteyebilirim hayattan senin için bunu ve Tanrı'dan yana yakıla dilerim senin için sana hem de eskiden öptüğün bu dudaklarımla.
İçim ne acır, ne acır...
Deniz kabukları gibi kabuklarımdan, bir kaplumbağa gibi kabuğumdan ayrılırcasına çatırdarım.
Bir ses gelir yüreğimden ve bedenimden, ortadan ikiye bölünür gibi.
Ama yine de yaparım...
Sen yalnızlıktan nefret edersin. Yalnızlıkla imtihan olma, mutlu ol diye.
Bana gelen yollarına heyelanlar yarattım ve toprak yığınlarını senin üzerine yıktım.
Seni çıkmazda, aşkımızı karanlıkta bıraktım. Hepsini bile isteye yaptım.
Bu sefer bana geri dönüş yolunu bulama, bana geri geleme diye.
Yol yok artık kesişecek! Şans yok artık deneyecek!
Tüm çıkışları kapalı çıkmaz bir sokağım artık ben sana.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.