9786255548412
853792

https://www.hesapli24.com/cagatay-turkcesiyle-yazilmis-bir-miracname-mirac-i-mustafa
Çağatay Türkçesiyle Yazılmış Bir Miraçname;Mirac-ı Mustafa
26.95
İnanç, bireysel ve toplumsal yaşamı biçimlendiren önemli olgulardan biridir. Maddi ve manevi tüm kültür unsurlarında inancın izlerini görmek mümkündür. Sümerlerden bu yana insanlar varoluşsal sorgulamalar yapmış, dünyayı ve yaşamı anlama çabasında tecrübe ettikleri belirsizlik ortamında kendilerinden kudretli bir varlığın var olduğuna kani olmuşlardır. Dinler ise bu belirsizliği iman ve itaat boyutlarıyla dayanabilir düzeyde gideren ve bu kanaati sistemleştiren, kaide ve yaptırımlar üreten bir düzen olarak insanlığa yön vermiştir. Özellikle tek tanrılı dinlerde sınırsız kudret ve haşmet sahibi bir Tanrının varlığı düşüncesi insana metanet vermiş, korkuyla karışık yalnızlık duygusunu teskin edecek araç olmuştur.
Tanrı'dan haber alma istek ve ihtiyacı, bu haberi nakleden elçinin kutsiyetini de insanoğlu gözünde arttırmıştır. Kendi türünden olan ancak en üstün varlık addettiği Tanrı ile iletişim kurma ayrıcalığına sahip olan peygamberlik mertebesi, insanoğlunun itaat edeceği bir kurum olmuştur. Yaratıcı ile mahluk arasında iki yönlü bir köprü kurulmasını sağlayan bu makamın sahibi, Yaratıcinin emir ve yasaklarını kullara iletirken kulların istek ve ihtiyaçlarını da mutlak kudretiyle zaten ilmi dahilinde olan Tanrı'ya, peygamberlik vasfı olan şefaati aracılığıyla iletmiştir. Peygamberliğin bu denli mühim bir makam olması toplum nezdinde ona duyulan saygı ve sevginin de kusursuz biçimde gelişmesini sağlamış, her alanda bu müspet hislerin emarelerini görmek mümkün olmuştur. Edebiyat ise bu hislerin terennüm edileceği en elverişli zeminlerden biri olarak bu amaca hizmet etmiştir. Sözcüklerle örülen bu tema, bir yandan edebi zevk ve üslupla işlenerek ortaya güzel eserler konmasına vesile olmuş, bir yandan da cennete erişme yolculuğunda bir adım olarak görülmüştür.
İnanç, bireysel ve toplumsal yaşamı biçimlendiren önemli olgulardan biridir. Maddi ve manevi tüm kültür unsurlarında inancın izlerini görmek mümkündür. Sümerlerden bu yana insanlar varoluşsal sorgulamalar yapmış, dünyayı ve yaşamı anlama çabasında tecrübe ettikleri belirsizlik ortamında kendilerinden kudretli bir varlığın var olduğuna kani olmuşlardır. Dinler ise bu belirsizliği iman ve itaat boyutlarıyla dayanabilir düzeyde gideren ve bu kanaati sistemleştiren, kaide ve yaptırımlar üreten bir düzen olarak insanlığa yön vermiştir. Özellikle tek tanrılı dinlerde sınırsız kudret ve haşmet sahibi bir Tanrının varlığı düşüncesi insana metanet vermiş, korkuyla karışık yalnızlık duygusunu teskin edecek araç olmuştur.
Tanrı'dan haber alma istek ve ihtiyacı, bu haberi nakleden elçinin kutsiyetini de insanoğlu gözünde arttırmıştır. Kendi türünden olan ancak en üstün varlık addettiği Tanrı ile iletişim kurma ayrıcalığına sahip olan peygamberlik mertebesi, insanoğlunun itaat edeceği bir kurum olmuştur. Yaratıcı ile mahluk arasında iki yönlü bir köprü kurulmasını sağlayan bu makamın sahibi, Yaratıcinin emir ve yasaklarını kullara iletirken kulların istek ve ihtiyaçlarını da mutlak kudretiyle zaten ilmi dahilinde olan Tanrı'ya, peygamberlik vasfı olan şefaati aracılığıyla iletmiştir. Peygamberliğin bu denli mühim bir makam olması toplum nezdinde ona duyulan saygı ve sevginin de kusursuz biçimde gelişmesini sağlamış, her alanda bu müspet hislerin emarelerini görmek mümkün olmuştur. Edebiyat ise bu hislerin terennüm edileceği en elverişli zeminlerden biri olarak bu amaca hizmet etmiştir. Sözcüklerle örülen bu tema, bir yandan edebi zevk ve üslupla işlenerek ortaya güzel eserler konmasına vesile olmuş, bir yandan da cennete erişme yolculuğunda bir adım olarak görülmüştür.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.