“Bu kitapta yazarın peşinden cehennemeseve seve gidip (belki) geri geleceksiniz.” –Paul Tremblay
“Nathan Ballingrud en sevdiğim öykü yazarlarından biri.” –Jeff VanderMeer
“Ballingrud günümüz yazarları arasında en sevdiklerimden biri ve ne zaman bir kitabı çıksa okumak için hemen sıraya girerim.” –VictorLaValle
“Milton ve Dante'nin cehennemlerinin destansı hissiyatına sahip.” –Adam Nevill
Çağdaş korku edebiyatının güçlü kalemlerinden biri olan Nathan Ballingrud'un dört kısa öyküsü ile iki uzun öyküsünün bir araya geldiği bu kitap, karanlık bir evrenin kapısını aralayıp bizi başka dünyaların okült dehşetleriyle karşılaştırırken, kâbusların ölümcül oldukları kadar dokunaklı da olabileceklerini gösteriyor.
Cehennemden gelen eserlerin yerini gösteren sıradışı bir atlas, leşçil melekler, canavarlarla alışverişe girişen efsuncular, bir hortlağın misafiri olan çocuklar, lanetli bir panayır, yamyam rahibin kızına âşık olan genç bir satanist, cehennemin sınırında gezinen haritacılar… Satır aralarında birbirlerine göndermelerde bulunan bu öyküler karşımıza ilmik ilmik örülmüş bir cehennem mitolojisi çıkarıyor.
Şehir âdeta, uyanıp anlatıncaya veya uykusunda ölünceye dek kimsenin fark etmeyeceği, kendine has bir kâbustan mustaripti.
“Bu kitapta yazarın peşinden cehennemeseve seve gidip (belki) geri geleceksiniz.” –Paul Tremblay
“Nathan Ballingrud en sevdiğim öykü yazarlarından biri.” –Jeff VanderMeer
“Ballingrud günümüz yazarları arasında en sevdiklerimden biri ve ne zaman bir kitabı çıksa okumak için hemen sıraya girerim.” –VictorLaValle
“Milton ve Dante'nin cehennemlerinin destansı hissiyatına sahip.” –Adam Nevill
Çağdaş korku edebiyatının güçlü kalemlerinden biri olan Nathan Ballingrud'un dört kısa öyküsü ile iki uzun öyküsünün bir araya geldiği bu kitap, karanlık bir evrenin kapısını aralayıp bizi başka dünyaların okült dehşetleriyle karşılaştırırken, kâbusların ölümcül oldukları kadar dokunaklı da olabileceklerini gösteriyor.
Cehennemden gelen eserlerin yerini gösteren sıradışı bir atlas, leşçil melekler, canavarlarla alışverişe girişen efsuncular, bir hortlağın misafiri olan çocuklar, lanetli bir panayır, yamyam rahibin kızına âşık olan genç bir satanist, cehennemin sınırında gezinen haritacılar… Satır aralarında birbirlerine göndermelerde bulunan bu öyküler karşımıza ilmik ilmik örülmüş bir cehennem mitolojisi çıkarıyor.
Şehir âdeta, uyanıp anlatıncaya veya uykusunda ölünceye dek kimsenin fark etmeyeceği, kendine has bir kâbustan mustaripti.