9786051468990
464271
https://www.hesapli24.com/ceza-infaz-kurumlarinda-aclik-grevleri
Ceza İnfaz Kurumlarında Açlık Grevleri
8.96
Tarihsel süreçte insanların tüm toplumlarda kendini ifade etmek için kullandığı bir çok yol vardır. Bunların bazıları dikkati daha fazla belli bir noktada yoğunlaştırmak, ilgiyi arttırmak için sıradışı olarak ortaya konmaktadır. İnsanoğlunun en temel ihtiyaçlarından olan ve hayatını devam ettirmesi için elzem niteliği haiz beslenme faaliyeti her zaman ve her çağda güncel ve her yönüyle ilgilenilen konulardan olmuştur. Gün içerisinde sürekli aktif bir gündem teşkil ettiğinden buna olan duyarlılık o derece aktif ve ilgi çekicidir. Bu nedenlerle son yüzyılda yoğun olarak ortaya çıkan açlık grevleri eylemleri hem pasif bir nitelikte olması hem de muhataptan ziyade kişinin kendisine zarar verici özelliğe sahip olmasıyla klasik protesto ve eylem biçimlerinden farklı olarak ortaya çıkmıştır. Bu pasif eylem bu nitelikleri nedeniyle yazılı ve görsel medyanın da gelişmesiyle her zaman medya diliyle haber değeri olan ve genel olarak şiddeti içermediği için muhatabı alınacak tedbirler bakımından zor duruma sokan, kendisine yönelik yapılacak davranışların ayrı bir çalışma alanı oluşturduğu bir karmaşık yapı halini almıştır.
Özellikle ceza infaz kurumlarında bulunan hükümlü ve tutuklular bakımından ise konu daha da önem arz etmektedir. Bu kişiler içinde bulundukları konum itibariyle aktif birçok eylemi yapma imkanından yoksundur. Kaldı ki yapılacak aktif eylemlerin birçoğu suç olarak yasal dayanakları mevcut ve oturmuş bir yargı sistemi içerisinde tereddüte yer olmaksızın yaptırıma bağlanmıştır. Açlık grevleri bu kişiler bakımından pasif bir nitelik arz etmesi ve yüzyıllar içinde gelişen suç şekillerine benzememesi ve yaptırım türü ve koşullarının yeni yeni oturması nedenleriyle elverişli bir yöntem olarak ortaya çıkmaktadır. Yine açlık grevi genelde kişiyi mağdur konumunda gösterdiğinden klasik yöntemleri de devre dışı bırakmaktadır. Bu hususlar açlık grevlerini ceza infaz kurumunda bulunan hükümlü ve tutuklular bakımından her zaman kullanılmaya elverişli bir konuma getirmektedir.
Açlık grevinin bu nitelikleri ulusal ve uluslararası alanda yasal statü ve uygulanacak kuralları belirlemede ciddi tartışmalara ve çalışmalara neden olmuştur. Selçuk Üniversitesi Kamu Hukuku Anabilimdalı yüksek lisans bitirme projesi olarak hazırlanan çalışmamamızda mümkün olduğunca bu çalışmalardan ve mevzuat hükümleri ile yüksek mahkeme kararlarından bahsederek farklı düşünce ve uygulamaları ortaya koymaya çalıştık. Bunu yaparken farklı doktrin görüşlerinden, mahkeme kararlarından ulusal ve uluslararası mevzuat hükümlerinden faydalanarak görüşlerimizi de ortaya koyma fır satı da bulduk.
Tarihsel süreçte insanların tüm toplumlarda kendini ifade etmek için kullandığı bir çok yol vardır. Bunların bazıları dikkati daha fazla belli bir noktada yoğunlaştırmak, ilgiyi arttırmak için sıradışı olarak ortaya konmaktadır. İnsanoğlunun en temel ihtiyaçlarından olan ve hayatını devam ettirmesi için elzem niteliği haiz beslenme faaliyeti her zaman ve her çağda güncel ve her yönüyle ilgilenilen konulardan olmuştur. Gün içerisinde sürekli aktif bir gündem teşkil ettiğinden buna olan duyarlılık o derece aktif ve ilgi çekicidir. Bu nedenlerle son yüzyılda yoğun olarak ortaya çıkan açlık grevleri eylemleri hem pasif bir nitelikte olması hem de muhataptan ziyade kişinin kendisine zarar verici özelliğe sahip olmasıyla klasik protesto ve eylem biçimlerinden farklı olarak ortaya çıkmıştır. Bu pasif eylem bu nitelikleri nedeniyle yazılı ve görsel medyanın da gelişmesiyle her zaman medya diliyle haber değeri olan ve genel olarak şiddeti içermediği için muhatabı alınacak tedbirler bakımından zor duruma sokan, kendisine yönelik yapılacak davranışların ayrı bir çalışma alanı oluşturduğu bir karmaşık yapı halini almıştır.
Özellikle ceza infaz kurumlarında bulunan hükümlü ve tutuklular bakımından ise konu daha da önem arz etmektedir. Bu kişiler içinde bulundukları konum itibariyle aktif birçok eylemi yapma imkanından yoksundur. Kaldı ki yapılacak aktif eylemlerin birçoğu suç olarak yasal dayanakları mevcut ve oturmuş bir yargı sistemi içerisinde tereddüte yer olmaksızın yaptırıma bağlanmıştır. Açlık grevleri bu kişiler bakımından pasif bir nitelik arz etmesi ve yüzyıllar içinde gelişen suç şekillerine benzememesi ve yaptırım türü ve koşullarının yeni yeni oturması nedenleriyle elverişli bir yöntem olarak ortaya çıkmaktadır. Yine açlık grevi genelde kişiyi mağdur konumunda gösterdiğinden klasik yöntemleri de devre dışı bırakmaktadır. Bu hususlar açlık grevlerini ceza infaz kurumunda bulunan hükümlü ve tutuklular bakımından her zaman kullanılmaya elverişli bir konuma getirmektedir.
Açlık grevinin bu nitelikleri ulusal ve uluslararası alanda yasal statü ve uygulanacak kuralları belirlemede ciddi tartışmalara ve çalışmalara neden olmuştur. Selçuk Üniversitesi Kamu Hukuku Anabilimdalı yüksek lisans bitirme projesi olarak hazırlanan çalışmamamızda mümkün olduğunca bu çalışmalardan ve mevzuat hükümleri ile yüksek mahkeme kararlarından bahsederek farklı düşünce ve uygulamaları ortaya koymaya çalıştık. Bunu yaparken farklı doktrin görüşlerinden, mahkeme kararlarından ulusal ve uluslararası mevzuat hükümlerinden faydalanarak görüşlerimizi de ortaya koyma fır satı da bulduk.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.