9786258038460
733484
https://www.hesapli24.com/ceza-sorumlulugunun-sahsiligi-ilkesi
Ceza Sorumluluğunun Şahsiliği İlkesi
20.81
İş Hukuku'nun en temel dayanakları, uluslararası sözleşmeler, iş kanunları, Türk Borçlar Kanunu ve uygulama pratiğini ortaya koyan Yargıtay içtihatlarıdır. Bir çok hukuk alanında yaygın uygulama yazılı delil olmasına karşın, alanımızda yazılı delil dışındaki delillerin de uyuşmazlıkların çözümünde çokça rol aldığı görülmektedir. Yine bazı temel yasal ilkelerden ayrıldığımız dava örnekleri de bulunmaktadır. Örneğin işe iade ve feshin geçersizliği davası ve sonrası gelişmeler, gerek yargılama usulü ve gerekse maddi hukuka yansımaları yönleriyle kendine özgü bir dava biçimidir. Bu davada, tek taraflı kullanılmakla hüküm ve sonuçlarını doğuran ve karşı yanın kabulüne bağlı olmayan fesih iradesi tartışmaya açılmakta ve fesih geçersiz kılındığında maddi hukuk işlemine yargısal olarak müdahale edilmektedir. Yasalarımızda bazı temel konular işlendiğinden ve ilkeler ortaya konulduğundan boşlukların Yargıtay içtihatlarıyla doldurulması mümkün olmakla birlikte, alanımız aslında çokça eylemler hukuku olduğundan her somut olay kendi içinde özellik arz etmekte, eldeki uyuşmazlıkta çok benzer bir olaya ilişkin Yargıtay görüşünün bire bir uygulanması olanak dışı kalmaktadır. Örneğin, işçinin delil olarak bildirdiği tanığın işverenle ihtilaflı olması halinde, beyanından kendine de bir menfaat elde etmesi olasılığı gözetilerek Yüksek Mahkeme'nin tanık anlatımını kabul etmediği ve bu tanığın beyanına göre hüküm kurulmaması gerektiği yönünde çokça içtihadı bulunmaktadır. (Örneğin, T.C. YARGITAY HUKUK GENEL KURULU, E. 2015/22-2756, K. 2017/821, T. 19.4.2017 sayılı kararı) Ancak tanık, hayatın olağan akışına aykırı görülebilecek beyanlarda bulunmamış, hatta aleyhine sonuç doğurabilecek hususlara değinmişse, bu tanığın beyanı elbette delil olarak değerlendirilecektir. Bu halde, içtihatların somut olayların üzerine geliştirildiği, ancak her somut olayın kendi içinde özellik arz edebileceği göz ardı edilmemelidir. Bu kitapta, her olaya Yargıtay kararı örneklemesinden çok, yasanın getirdiği ilkeleri olaya uygulayarak seçenekler üzerinden değerlendirmeye çalıştım. Eserde, iş hukuku deneyimlerimden hareketle, uygulamada kavram karmaşası oluşturan ve her eserde bulunabilmesi mümkün konulara kıyasla daha spesifik hususlara değinmeye özen gösterdim. Bu kitapta, işçilik alacaklarının türleri, ispatı, hesaplama yöntemlerini inceledim. Uygulamada en büyük sorun olan net/brüt meselelerini de tüm detaylarıyla ele aldım. Böylece Yüksek Mahkeme kararlarının yorumlanmasında, işçilik alacaklarının karar sonrası infazında ve hükme esas tutulacak alacak hesaplarının gerçek ya da gerçeğe en yakın tutarlarının bulunmasına ışık tutmaya, İş Hukuku bakış açısı geliştirmeye ve ezberden uzak kalarak daha çok yorum tekniği oluşmasını sağlamak amacını taşıdım. Kitap sistematiğini, bir olayın ele alınış ve inceleniş sırasına göre oluşturdum. Ki böylece aranan kavramlar kolayca bulunabilsin.
İş Hukuku'nun en temel dayanakları, uluslararası sözleşmeler, iş kanunları, Türk Borçlar Kanunu ve uygulama pratiğini ortaya koyan Yargıtay içtihatlarıdır. Bir çok hukuk alanında yaygın uygulama yazılı delil olmasına karşın, alanımızda yazılı delil dışındaki delillerin de uyuşmazlıkların çözümünde çokça rol aldığı görülmektedir. Yine bazı temel yasal ilkelerden ayrıldığımız dava örnekleri de bulunmaktadır. Örneğin işe iade ve feshin geçersizliği davası ve sonrası gelişmeler, gerek yargılama usulü ve gerekse maddi hukuka yansımaları yönleriyle kendine özgü bir dava biçimidir. Bu davada, tek taraflı kullanılmakla hüküm ve sonuçlarını doğuran ve karşı yanın kabulüne bağlı olmayan fesih iradesi tartışmaya açılmakta ve fesih geçersiz kılındığında maddi hukuk işlemine yargısal olarak müdahale edilmektedir. Yasalarımızda bazı temel konular işlendiğinden ve ilkeler ortaya konulduğundan boşlukların Yargıtay içtihatlarıyla doldurulması mümkün olmakla birlikte, alanımız aslında çokça eylemler hukuku olduğundan her somut olay kendi içinde özellik arz etmekte, eldeki uyuşmazlıkta çok benzer bir olaya ilişkin Yargıtay görüşünün bire bir uygulanması olanak dışı kalmaktadır. Örneğin, işçinin delil olarak bildirdiği tanığın işverenle ihtilaflı olması halinde, beyanından kendine de bir menfaat elde etmesi olasılığı gözetilerek Yüksek Mahkeme'nin tanık anlatımını kabul etmediği ve bu tanığın beyanına göre hüküm kurulmaması gerektiği yönünde çokça içtihadı bulunmaktadır. (Örneğin, T.C. YARGITAY HUKUK GENEL KURULU, E. 2015/22-2756, K. 2017/821, T. 19.4.2017 sayılı kararı) Ancak tanık, hayatın olağan akışına aykırı görülebilecek beyanlarda bulunmamış, hatta aleyhine sonuç doğurabilecek hususlara değinmişse, bu tanığın beyanı elbette delil olarak değerlendirilecektir. Bu halde, içtihatların somut olayların üzerine geliştirildiği, ancak her somut olayın kendi içinde özellik arz edebileceği göz ardı edilmemelidir. Bu kitapta, her olaya Yargıtay kararı örneklemesinden çok, yasanın getirdiği ilkeleri olaya uygulayarak seçenekler üzerinden değerlendirmeye çalıştım. Eserde, iş hukuku deneyimlerimden hareketle, uygulamada kavram karmaşası oluşturan ve her eserde bulunabilmesi mümkün konulara kıyasla daha spesifik hususlara değinmeye özen gösterdim. Bu kitapta, işçilik alacaklarının türleri, ispatı, hesaplama yöntemlerini inceledim. Uygulamada en büyük sorun olan net/brüt meselelerini de tüm detaylarıyla ele aldım. Böylece Yüksek Mahkeme kararlarının yorumlanmasında, işçilik alacaklarının karar sonrası infazında ve hükme esas tutulacak alacak hesaplarının gerçek ya da gerçeğe en yakın tutarlarının bulunmasına ışık tutmaya, İş Hukuku bakış açısı geliştirmeye ve ezberden uzak kalarak daha çok yorum tekniği oluşmasını sağlamak amacını taşıdım. Kitap sistematiğini, bir olayın ele alınış ve inceleniş sırasına göre oluşturdum. Ki böylece aranan kavramlar kolayca bulunabilsin.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.