Cinayeti Gördünüz mü?

Stok Kodu:
9786253683085
Boyut:
135-210-
Sayfa Sayısı:
336
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2023-08-31
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
Kitap Kağıdı
Dili:
Türkçe
Kategori:
13,25
9786253683085
813871
Cinayeti Gördünüz mü?
Cinayeti Gördünüz mü?
13.25
Terentius'un şu ünlü dizesini kalbimizden ve dudaklarımızdan eksik etmeyelim: “Ben bir insanım ve insana dair hiçbir şey bana yabancı değildir.” Yazar Oral, “insana dair olanın kendisine yabancı olmadığını” sakınımsız anlatıyor. Anlatısına samimi, sıcak ve içten “Önsöz”ü ile kendinden başlıyor! Önce kendine yolculuk yapıyor, sonra ait olduğu dünyaya ve sorunlarına… Kalem kuşanıp, “sosyo-siyasal gözlem”lerini “Cinayeti Gördünüz Mü?” isimli çalışmasıyla okura sunuyor! -Naim Süleymanoğlu Varşova'da neden akşam programımızı merak ediyordu? Prag'da gece 24.00'de kilisenin çanı çalmaya başlayınca Baykal ne yaptı? Muhammed Ali'nin gece 03.00'deki kelebek dansını nasıl izliyordum? Deniz Baykal neden yakınlarına "Bana Deniz deyin" diyordu? Roma Efsanesi Toti'nin vedası neden Trabzon efsanesi Hami Mandıralı'yı hatırlattı? 50 yaşımda gördüğüm ODTÜ'nün ünlü Devrim Stadında hangi duyguları yaşadım? Bağdat ziyaretinde gazetecilere, "Yörüm ben kim, bakanlık kim?" dedikten sonra Türkiye'ye dönüp bir hafta sonra bakanlık koltuğuna oturan siyasetçi kimdi? Çin'in pazarlık yapma kültürüne Altan Öymen neden adapte olamadı? Babamın dükkanını demir makasla soyan hırsızlar kaderimi nasıl değiştirdi? Hollanda Başbakanını aç kalmaktan kim kurtardı? Metinlerin bir parçası, adeta cemal cemale, “bir ve birlikte” hemhal oluyorsunuz. Muhabbet eder gibi… Sevginin, içtenliğin, kültürün, bilginin gönülden gönüle bir yol bulduğunu hissediyorsunuz. Sadık Hidayet, “Kör Baykuş” isimli eserinde şöyle seslenir: “Işığın önünde duvara düşen gölgem için yazıyorum sadece; tanıtmalıyım kendimi ona. Büyüyen, latifleşen, kılı kırk yaran düşüncelerimin peşinde özgürce uçabiliyordum. Kâğıda içimi dökmek istiyordum.” Oral, 1970'ler Türkiye'sinden 50 yıllık deneyim ve birikimlerini “içini dökerek” bizimle paylaşıyor.
Terentius'un şu ünlü dizesini kalbimizden ve dudaklarımızdan eksik etmeyelim: “Ben bir insanım ve insana dair hiçbir şey bana yabancı değildir.” Yazar Oral, “insana dair olanın kendisine yabancı olmadığını” sakınımsız anlatıyor. Anlatısına samimi, sıcak ve içten “Önsöz”ü ile kendinden başlıyor! Önce kendine yolculuk yapıyor, sonra ait olduğu dünyaya ve sorunlarına… Kalem kuşanıp, “sosyo-siyasal gözlem”lerini “Cinayeti Gördünüz Mü?” isimli çalışmasıyla okura sunuyor! -Naim Süleymanoğlu Varşova'da neden akşam programımızı merak ediyordu? Prag'da gece 24.00'de kilisenin çanı çalmaya başlayınca Baykal ne yaptı? Muhammed Ali'nin gece 03.00'deki kelebek dansını nasıl izliyordum? Deniz Baykal neden yakınlarına "Bana Deniz deyin" diyordu? Roma Efsanesi Toti'nin vedası neden Trabzon efsanesi Hami Mandıralı'yı hatırlattı? 50 yaşımda gördüğüm ODTÜ'nün ünlü Devrim Stadında hangi duyguları yaşadım? Bağdat ziyaretinde gazetecilere, "Yörüm ben kim, bakanlık kim?" dedikten sonra Türkiye'ye dönüp bir hafta sonra bakanlık koltuğuna oturan siyasetçi kimdi? Çin'in pazarlık yapma kültürüne Altan Öymen neden adapte olamadı? Babamın dükkanını demir makasla soyan hırsızlar kaderimi nasıl değiştirdi? Hollanda Başbakanını aç kalmaktan kim kurtardı? Metinlerin bir parçası, adeta cemal cemale, “bir ve birlikte” hemhal oluyorsunuz. Muhabbet eder gibi… Sevginin, içtenliğin, kültürün, bilginin gönülden gönüle bir yol bulduğunu hissediyorsunuz. Sadık Hidayet, “Kör Baykuş” isimli eserinde şöyle seslenir: “Işığın önünde duvara düşen gölgem için yazıyorum sadece; tanıtmalıyım kendimi ona. Büyüyen, latifleşen, kılı kırk yaran düşüncelerimin peşinde özgürce uçabiliyordum. Kâğıda içimi dökmek istiyordum.” Oral, 1970'ler Türkiye'sinden 50 yıllık deneyim ve birikimlerini “içini dökerek” bizimle paylaşıyor.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat