9786256470033
802357
https://www.hesapli24.com/dede-korkut-hikayelerinde-siddet-islevsel-bir-okuma
Dede Korkut Hikayelerinde Şiddet İşlevsel Bir Okuma
13.51
Korunma, beslenme ve var olabilme amacı bireyi şiddete yöneltebilmektedir. Bu
içgüdülerle ortaya çıkan şiddet eylemi/duygu durumu kimi zaman kolektif açıdan var olma,
elde etme, sahiplenme, güvenlik sağlama gibi nedenlerle haklı görülse de birey açısından
düşünüldüğünde zararlı veya en hafif ifadeyle incitici olayları da beraberinde getirir. Zira
bireysel kimliğin ön plana çıktığı durumlarda şiddet bir güç göstergesi hâline dönüşür.
Kasıtlı yapılan bu eylem zarar vermeyi, karşı tarafı yıpratmayı, statü açısından üstünlük
kurmayı ve yok etmeyi amaçlamaktadır. Bahse konu durumlar sadece fiziksel şiddeti değil
onu da aşarak psikolojik hatta ekonomik şiddet hâline bile gelebilmektedir. Eylemin yerini
söz veya başka unsurlar alsa da şiddetin doğurduğu/doğuracağı zararlar neredeyse aynı
kalmaktadır. Bireyi şiddete yönelten durumlar toplumun taklit edilmesi ya da içgüdüsel
dürtülerin açığa çıkması olarak iki temele dayandırılabilir. Birey kimi zaman bağlı olduğu
topluma bir tür hizmet etme aracı olarak şiddete yönelebilceği gibi –savaşlar, saldırılar,
onurunu koruma ve kollama vb.- toplumdan bağımsız olarak şahsi arzu ve isteklerini elde
etme amacıyla da şiddeti bir referans olarak kullanabilir. Bu durumda ortaya çıkan şiddet
genelde fiziksel şiddet olmaktadır. Fiziksel şiddetten kasıt vücuda verilen her türden zarar,
yaralama, darp ve ölüme sebep olabilecek boyutta silahlı ya da silahsız saldırılardır. Bu türdurumlarda güç her şeyden fazla öncelenir. Bir diğer şiddet türü olarak düşünülen
psikolojik/duygusal şiddette ise amaç genelde bireyin zihnini hedef alarak ruhu
zedelemeye, yıpratmaya ve yıldırmaya yönelik uygulamalardır. Duygusal anlamda zarar
veren her türlü eylem, baskı, duygusal uyaranlardan mahrum bırakma, tehdit, hakaret,
suçlama, yok sayma, yalnız bırakma, aşağılama vb. eylemler psikolojik şiddet içerisinde
düşünülebilir. Bu durumlarda da öncelenen dildir. Ekonomik şiddet ise karşı tarafı
ekonomik anlamda yoksun bırakmaya yöneliktir. Kaynaklardan mahrum bırakmak, metaya
ulaşımı engellemek vb. durumlar ekonomik şiddet olarak yorumlanır ve burada da
mal/meta öncelenir.
Şiddet konusu hemen her alanda olduğu gibi edebi metinlerde de ne şekilde ve ne
için kullanılmış incelenmedir. Türk edebiyatının seçkin metinlerinden olan Dede Korkut
Hikâyeleri'nde de şiddetin farklı boyutlarını gözlemlemek mümkündür. Şiddet türlerinin
hemen her türlüsüne denk gelinir. Ancak bu şiddetin kaynağının ne olduğu, neden şiddete
ihtiyaç duyulduğu veya şiddetin hangi işlevlere sahip olarak neye yaradığı da üzerinde
düşünülmesi gereken bir durumdur. Yanlış bir söz veya davranış, kimliği koruma gayreti,
herhangi bir kuralın ihlali, elde olanı koruma, kaçırılan veya elden alınanı geri getirme vb.
durumlar Dede Korkut kahramanları açısından şiddet eylemiyle çözülmeye çalışılmış veya
dönem ve şartlar açısından bu yolla halletmeye zorlanmışlardır. Her ne kadar şiddet
olumsuz bir eylemmiş gibi düşünülse de problem halletme veya dönem itibariyle
varoluşunu gerçekleştirmede amaca hizmet eden bir yöntem olarak kullanılmıştır.
Dolayısıyla şiddetin sadece zararlı/incitici yönleri değil uygulayan açısından getirileri veya
problem çözme yolu olarak da düşünülmesi gerekir. Ortada hiçbir şey yokkan aniden yağı
basıp evinin, obasının yağmalandığı bir topluluğun şiddet eylemine her an için hazırlıklı
olması zaruridir. Dolayısıyla Dede Korkut Hikâyelerinde karşımıza çıkan şiddet daha çok
savunma veya yapılan kötülüğü ortadan kaldırmaya yöneliktir. Oğuz'u şiddet ile anmak
her ne kadar olumsuzmuş gibi görülse de aslında Oğuz'u şiddete yöneltenin ne olduğu
veya şiddeti ne ölçüde, niçin kullanması gerektiği mutlaka araştırılmalıdır. Bu çalışma
şiddetin özellikle Dede Korkut Hikâyelerinde neden bu kadar var olduğunu/mecbur
bırakıldığını anlamaya yöneliktir. Bunun dışında şiddetin olumlanması ya da Oğuz'u
şiddetle ilişkilendirmek söz konusu değildir. Her çalışma olumlu veya olumsuz tepkiler
alacaktır, almalıdır. Yapılacak olan her yeni çalışma bir öncekileri desteklemek,
tamamlamak olduğu kadar kendisinden sonra yapılacak olana da katkıda bulunacak bir
fikir verecektir. Derin olsa batırır, kalabalık korkutur....
Korunma, beslenme ve var olabilme amacı bireyi şiddete yöneltebilmektedir. Bu
içgüdülerle ortaya çıkan şiddet eylemi/duygu durumu kimi zaman kolektif açıdan var olma,
elde etme, sahiplenme, güvenlik sağlama gibi nedenlerle haklı görülse de birey açısından
düşünüldüğünde zararlı veya en hafif ifadeyle incitici olayları da beraberinde getirir. Zira
bireysel kimliğin ön plana çıktığı durumlarda şiddet bir güç göstergesi hâline dönüşür.
Kasıtlı yapılan bu eylem zarar vermeyi, karşı tarafı yıpratmayı, statü açısından üstünlük
kurmayı ve yok etmeyi amaçlamaktadır. Bahse konu durumlar sadece fiziksel şiddeti değil
onu da aşarak psikolojik hatta ekonomik şiddet hâline bile gelebilmektedir. Eylemin yerini
söz veya başka unsurlar alsa da şiddetin doğurduğu/doğuracağı zararlar neredeyse aynı
kalmaktadır. Bireyi şiddete yönelten durumlar toplumun taklit edilmesi ya da içgüdüsel
dürtülerin açığa çıkması olarak iki temele dayandırılabilir. Birey kimi zaman bağlı olduğu
topluma bir tür hizmet etme aracı olarak şiddete yönelebilceği gibi –savaşlar, saldırılar,
onurunu koruma ve kollama vb.- toplumdan bağımsız olarak şahsi arzu ve isteklerini elde
etme amacıyla da şiddeti bir referans olarak kullanabilir. Bu durumda ortaya çıkan şiddet
genelde fiziksel şiddet olmaktadır. Fiziksel şiddetten kasıt vücuda verilen her türden zarar,
yaralama, darp ve ölüme sebep olabilecek boyutta silahlı ya da silahsız saldırılardır. Bu türdurumlarda güç her şeyden fazla öncelenir. Bir diğer şiddet türü olarak düşünülen
psikolojik/duygusal şiddette ise amaç genelde bireyin zihnini hedef alarak ruhu
zedelemeye, yıpratmaya ve yıldırmaya yönelik uygulamalardır. Duygusal anlamda zarar
veren her türlü eylem, baskı, duygusal uyaranlardan mahrum bırakma, tehdit, hakaret,
suçlama, yok sayma, yalnız bırakma, aşağılama vb. eylemler psikolojik şiddet içerisinde
düşünülebilir. Bu durumlarda da öncelenen dildir. Ekonomik şiddet ise karşı tarafı
ekonomik anlamda yoksun bırakmaya yöneliktir. Kaynaklardan mahrum bırakmak, metaya
ulaşımı engellemek vb. durumlar ekonomik şiddet olarak yorumlanır ve burada da
mal/meta öncelenir.
Şiddet konusu hemen her alanda olduğu gibi edebi metinlerde de ne şekilde ve ne
için kullanılmış incelenmedir. Türk edebiyatının seçkin metinlerinden olan Dede Korkut
Hikâyeleri'nde de şiddetin farklı boyutlarını gözlemlemek mümkündür. Şiddet türlerinin
hemen her türlüsüne denk gelinir. Ancak bu şiddetin kaynağının ne olduğu, neden şiddete
ihtiyaç duyulduğu veya şiddetin hangi işlevlere sahip olarak neye yaradığı da üzerinde
düşünülmesi gereken bir durumdur. Yanlış bir söz veya davranış, kimliği koruma gayreti,
herhangi bir kuralın ihlali, elde olanı koruma, kaçırılan veya elden alınanı geri getirme vb.
durumlar Dede Korkut kahramanları açısından şiddet eylemiyle çözülmeye çalışılmış veya
dönem ve şartlar açısından bu yolla halletmeye zorlanmışlardır. Her ne kadar şiddet
olumsuz bir eylemmiş gibi düşünülse de problem halletme veya dönem itibariyle
varoluşunu gerçekleştirmede amaca hizmet eden bir yöntem olarak kullanılmıştır.
Dolayısıyla şiddetin sadece zararlı/incitici yönleri değil uygulayan açısından getirileri veya
problem çözme yolu olarak da düşünülmesi gerekir. Ortada hiçbir şey yokkan aniden yağı
basıp evinin, obasının yağmalandığı bir topluluğun şiddet eylemine her an için hazırlıklı
olması zaruridir. Dolayısıyla Dede Korkut Hikâyelerinde karşımıza çıkan şiddet daha çok
savunma veya yapılan kötülüğü ortadan kaldırmaya yöneliktir. Oğuz'u şiddet ile anmak
her ne kadar olumsuzmuş gibi görülse de aslında Oğuz'u şiddete yöneltenin ne olduğu
veya şiddeti ne ölçüde, niçin kullanması gerektiği mutlaka araştırılmalıdır. Bu çalışma
şiddetin özellikle Dede Korkut Hikâyelerinde neden bu kadar var olduğunu/mecbur
bırakıldığını anlamaya yöneliktir. Bunun dışında şiddetin olumlanması ya da Oğuz'u
şiddetle ilişkilendirmek söz konusu değildir. Her çalışma olumlu veya olumsuz tepkiler
alacaktır, almalıdır. Yapılacak olan her yeni çalışma bir öncekileri desteklemek,
tamamlamak olduğu kadar kendisinden sonra yapılacak olana da katkıda bulunacak bir
fikir verecektir. Derin olsa batırır, kalabalık korkutur....
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.