Hadikatü's-Süeda (Günümüz Türkçesiyle Tam Metin); Saadete Ermişlerin Bahçesi Saadete Ermişlerin Bahçesi

Stok Kodu:
9786257706056
Boyut:
135-195-0
Sayfa Sayısı:
528
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2021-02-03
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
Kitap Kağıdı
Dili:
Türkçe
16,67
9786257706056
572804
Hadikatü's-Süeda (Günümüz Türkçesiyle Tam Metin); Saadete Ermişlerin Bahçesi
Hadikatü's-Süeda (Günümüz Türkçesiyle Tam Metin); Saadete Ermişlerin Bahçesi Saadete Ermişlerin Bahçesi
16.67
Hz. Hüseyin, bir güzellik abidesi. Susuzluğun bitmeyen yanıklığı. Ve onun Kerbela'da güç, iktidar kalkanına saklanmış din adına şehit edilişi. Ehlibeyt'in çektiği sıkıntılar. Acının bir imge olarak asırdan asıra yayılışı. Ruhları yakıp kavuran sapsarı bir hüzün. Şiir oluşu kalbine ay batmış bir can emanetinin. Efsane, menkıbe, anlatı, musiki ve hasretin hiç susmamasına dile gelişi. Hz. Hüseyin ve Kerbelâ şehitlerinin ardından söylenen mersiyeler, onların faziletlerini, ölümlerinden duyulan üzüntüyü ve arkalarından tutulan yasın niteliğini gözler önüne serer. Türkçenin yanık oğlu Fuzuli... Onun gazelleri kadar içli bir başyapıtı. Hadîkatü's-Süedâ! Onun derde ve ızdıraba yüklediği mananın tarihî, dinî, siyasi, içtimai, ahlâki ve felsefi boyutlarını anlamamıza yardımcı olan kaynak ve ölümsüz bir eseri. Belanın adeta arkeolojisi. Ontolojik bir iç çekiş. Izdırabın insanda, mekânda ve zamanda derinlemesine dönüşüm gerçekleştirme gücü. Derin acıları derin sevgiyle bir yaşayan hiç kimse bir daha aynı insan olamayacağı gibi derin acıların yaşandığı zaman ve mekân da sıradan bir an ve mekân olamaz. Çöl acıyla donanıp Kerbelâ, sıradan bir gün yasla dolup Aşura Günü olur. Yazarın dediği gibi adeta ‘gün asra bedel olmuştur' Kültür ve inanç bazen büyük acılarla yoğrulur. Kalbi kalbe yaklaştırır. Kerbela bizi anlatır. Sevgi dolu bir yitirişi...
Hz. Hüseyin, bir güzellik abidesi. Susuzluğun bitmeyen yanıklığı. Ve onun Kerbela'da güç, iktidar kalkanına saklanmış din adına şehit edilişi. Ehlibeyt'in çektiği sıkıntılar. Acının bir imge olarak asırdan asıra yayılışı. Ruhları yakıp kavuran sapsarı bir hüzün. Şiir oluşu kalbine ay batmış bir can emanetinin. Efsane, menkıbe, anlatı, musiki ve hasretin hiç susmamasına dile gelişi. Hz. Hüseyin ve Kerbelâ şehitlerinin ardından söylenen mersiyeler, onların faziletlerini, ölümlerinden duyulan üzüntüyü ve arkalarından tutulan yasın niteliğini gözler önüne serer. Türkçenin yanık oğlu Fuzuli... Onun gazelleri kadar içli bir başyapıtı. Hadîkatü's-Süedâ! Onun derde ve ızdıraba yüklediği mananın tarihî, dinî, siyasi, içtimai, ahlâki ve felsefi boyutlarını anlamamıza yardımcı olan kaynak ve ölümsüz bir eseri. Belanın adeta arkeolojisi. Ontolojik bir iç çekiş. Izdırabın insanda, mekânda ve zamanda derinlemesine dönüşüm gerçekleştirme gücü. Derin acıları derin sevgiyle bir yaşayan hiç kimse bir daha aynı insan olamayacağı gibi derin acıların yaşandığı zaman ve mekân da sıradan bir an ve mekân olamaz. Çöl acıyla donanıp Kerbelâ, sıradan bir gün yasla dolup Aşura Günü olur. Yazarın dediği gibi adeta ‘gün asra bedel olmuştur' Kültür ve inanç bazen büyük acılarla yoğrulur. Kalbi kalbe yaklaştırır. Kerbela bizi anlatır. Sevgi dolu bir yitirişi...
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat