Hegemonya Bunalımı ve Çin;Emperyalizmin Krizi, Uluslararası Değer Zincirleri ve Çin'in Yükselişi Emperyalizmin Krizi, Uluslararası Değer Zincirleri ve Çin'in Yükselişi
“ İçinde yaşadığımız dünyada insanın akıl sağlığını koruması çok zor. Herkes gibi ben de zorlanıyor, aklımı başıma toplayabildiğim zamanlarda ve aklıma güç vermek için yazıyorum. Yazmak, burnumun ucundan ötesini görmemi, ağır ağır dönen ve her defasında tanımakta zorlandığım, bana yepyeni görünen dünyaya bakmamı sağlıyor.
Yepyeni derken, buna olumlu bir anlam yüklemiyorum. Anlaşılması zor, yabancı, hatta ürkütücü bir yenilik kastettiğim. Kendisi ürkütücü olsa da insani duyguların her geçen gün daha da küntleştiği bir dünya… Aklımın duygularla arası hiçbir zaman iyi olmadı; şimdi de değil. Biraz da bu yüzden bu tuhaf, yabancı ve ürkütücü dünya beni korkutmuyor. Ona yeniden baktığımda, bakabildiğimde, yine tanınamaz halde olacağını biliyorum. Ama yine korkmayacağım. Çünkü burnunun ucunu görememek, bazen ufkun ötesini görebilmenizi sağlıyor. Bu garip dünyanın çarpık ufkunun arkasında umut var. Bana kalırsa görmeyen gözlerimizin, yitirdiğimiz aklımızın, körelmiş duygularımızın ötesine geçmemizi sağlayacak olan da onun sezgisi.
Somut olana ve onun karmakarışık doğasına diktim uzun süredir görmeyen gözlerimi. Karmaşayı dağıtabildim mi, somutu daha anlaşılır kılabildim mi bilmiyorum. Ama bu kitabın bende bıraktığı tek gerçek iz, umudun sezgisi oldu. Bunu paylaşmak istedim.”
“ İçinde yaşadığımız dünyada insanın akıl sağlığını koruması çok zor. Herkes gibi ben de zorlanıyor, aklımı başıma toplayabildiğim zamanlarda ve aklıma güç vermek için yazıyorum. Yazmak, burnumun ucundan ötesini görmemi, ağır ağır dönen ve her defasında tanımakta zorlandığım, bana yepyeni görünen dünyaya bakmamı sağlıyor.
Yepyeni derken, buna olumlu bir anlam yüklemiyorum. Anlaşılması zor, yabancı, hatta ürkütücü bir yenilik kastettiğim. Kendisi ürkütücü olsa da insani duyguların her geçen gün daha da küntleştiği bir dünya… Aklımın duygularla arası hiçbir zaman iyi olmadı; şimdi de değil. Biraz da bu yüzden bu tuhaf, yabancı ve ürkütücü dünya beni korkutmuyor. Ona yeniden baktığımda, bakabildiğimde, yine tanınamaz halde olacağını biliyorum. Ama yine korkmayacağım. Çünkü burnunun ucunu görememek, bazen ufkun ötesini görebilmenizi sağlıyor. Bu garip dünyanın çarpık ufkunun arkasında umut var. Bana kalırsa görmeyen gözlerimizin, yitirdiğimiz aklımızın, körelmiş duygularımızın ötesine geçmemizi sağlayacak olan da onun sezgisi.
Somut olana ve onun karmakarışık doğasına diktim uzun süredir görmeyen gözlerimi. Karmaşayı dağıtabildim mi, somutu daha anlaşılır kılabildim mi bilmiyorum. Ama bu kitabın bende bıraktığı tek gerçek iz, umudun sezgisi oldu. Bunu paylaşmak istedim.”