9786258062120
753336
https://www.hesapli24.com/hikaye-anlatiyorum
Hikaye Anlatıyorum
8.00
İftar vakti salardı beni mahalleye, hadi uyandır milleti diye. Sobada ekmek olurdu, yetişkin
sabrıyla hep onun kazandığı, benimse hep küplere binip sonunda ağladığım “Pişti, pişmedi”
oyunu oynardık. Dünya da bir oyun yeri değil mi? Oyalanıyor bir süre, er geç göçüyor gelen.
Genç yaşta, kemik erimesinden öldü Zarife yengem. Hepimizin gözü önünde kar gibi eridi gitti
günden güne. Sonu bahara değil, kışa çıkan bir erimeydi bu. Amcam için eridi yengem, benim
için eridi; ama en çok üç, beş ve altı yaşlarındaki Emine, Yusuf ve İhsan isimli çocukları için
eriyerek göçtü bu dünyadan.
Gerçeğin soğuk bir yüzü var. Gerçekle hakikat arasında da bir ayrım var. Yaşananları düz bir
gerçeklik düzleminde anlatmıyor, onları hak olanın ölçüsünce gösteriyor. Neredeyse hepsi,
“Yaşanmayan yazılmaz,” diyebileceğimiz öyküler bunlar. Yaşananların sadece kurgu zeminine
oturtularak kayıt edilmesi değil yapılmak istenen, yok olup gitmemesi, hak olanı hatırlatması da
istenmiş. Çocukluktan öğrenciliğe, öğretmenlikten köy yaşantısına pek çok an; hak, helal, faiz,
mülkiyet, millet, vatan, anne gibi kavramlarla; öğrenci evinden, öğretmenler odasına, köyden
belediye binasına hikâyeleşip kendisini sorgulaması için tekrar çıkıyor okurun karşısına. Gerçek
ve hakikat pek çok yüzüyle Hikâye Anlatmıyorum'da.
İftar vakti salardı beni mahalleye, hadi uyandır milleti diye. Sobada ekmek olurdu, yetişkin
sabrıyla hep onun kazandığı, benimse hep küplere binip sonunda ağladığım “Pişti, pişmedi”
oyunu oynardık. Dünya da bir oyun yeri değil mi? Oyalanıyor bir süre, er geç göçüyor gelen.
Genç yaşta, kemik erimesinden öldü Zarife yengem. Hepimizin gözü önünde kar gibi eridi gitti
günden güne. Sonu bahara değil, kışa çıkan bir erimeydi bu. Amcam için eridi yengem, benim
için eridi; ama en çok üç, beş ve altı yaşlarındaki Emine, Yusuf ve İhsan isimli çocukları için
eriyerek göçtü bu dünyadan.
Gerçeğin soğuk bir yüzü var. Gerçekle hakikat arasında da bir ayrım var. Yaşananları düz bir
gerçeklik düzleminde anlatmıyor, onları hak olanın ölçüsünce gösteriyor. Neredeyse hepsi,
“Yaşanmayan yazılmaz,” diyebileceğimiz öyküler bunlar. Yaşananların sadece kurgu zeminine
oturtularak kayıt edilmesi değil yapılmak istenen, yok olup gitmemesi, hak olanı hatırlatması da
istenmiş. Çocukluktan öğrenciliğe, öğretmenlikten köy yaşantısına pek çok an; hak, helal, faiz,
mülkiyet, millet, vatan, anne gibi kavramlarla; öğrenci evinden, öğretmenler odasına, köyden
belediye binasına hikâyeleşip kendisini sorgulaması için tekrar çıkıyor okurun karşısına. Gerçek
ve hakikat pek çok yüzüyle Hikâye Anlatmıyorum'da.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.