Hücremdeki Sinek

Stok Kodu:
9786055601843
Boyut:
135-195-0
Sayfa Sayısı:
158
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2020-08-06
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
Kitap Kağıdı
Dili:
Türkçe
8,23
9786055601843
559017
Hücremdeki Sinek
Hücremdeki Sinek
8.23
Mahmut Baycan'ı "Zilli Saat" adlı öykü bitiği ile tanımış, bir de yazı yazmıştım o kitabıyla ilgili. Daha çok, yöresindeki insanların, geçmişte, yıllarca hüküm süren o büyük yoksullukla boğuşmalarını, birbirleri ve doğa ile ilişkilerini, ülkede yaşanan sosyal ve ekonomik değişimlere ayak uydurma bağlamındaki çaba ve savrulmalarına değiniyordu. O yılların gerçek tarihiydi bu öyküler, sözel fotoğraflarıydılar. Yazar Baycan, elinizdeki bu yeni öykü kitabı ile esas olarak bu çizgisini sürdürüyor, yani önce Ardahan ve çevresi, yine o insanlar, o yıllar... Gad Muzo, Sandalye, Gurbani ve Ramo adlı öykülerde yine Ardahan ve yöresinden olaylar ve insan manzaraları var. Yazar izlemiş, gözlemiş yıllarca; belleğine depolamış o insanlık, yoksulluk, hastalık ve çaresizlik hallerini. Şimdi de yazıya döküyor bunları: "İşte geçmişiniz, bunları yaşadılar sizin büyükleriniz, oralardan gelmektesiniz, gideceğiniz yere bunları öğrenerek gidiniz, yoksa sizler daha yaman çelişkilere, darlıklara, açmazlara düşersiniz..." dercesine. Ve oradan objektifini büyük şehirlere çeviriyor bir anda, bugüne geliyor, oralardaki atılmış, itilmiş, rayından çıkmış, özünden sapmış insanların acıklı ve ibretli hallerini gösteriyor. "Vurgun" öyküsü bunun ne çarpıcı örneği. Ama bir "Sinek" öyküsü var ki, o bana göre bu kitabın başyapıtı. İlgiyle, merakla, ders alarak, derinden düşünerek okunacak bir öykü. İşkence masasında bir kadın ve
Mahmut Baycan'ı "Zilli Saat" adlı öykü bitiği ile tanımış, bir de yazı yazmıştım o kitabıyla ilgili. Daha çok, yöresindeki insanların, geçmişte, yıllarca hüküm süren o büyük yoksullukla boğuşmalarını, birbirleri ve doğa ile ilişkilerini, ülkede yaşanan sosyal ve ekonomik değişimlere ayak uydurma bağlamındaki çaba ve savrulmalarına değiniyordu. O yılların gerçek tarihiydi bu öyküler, sözel fotoğraflarıydılar. Yazar Baycan, elinizdeki bu yeni öykü kitabı ile esas olarak bu çizgisini sürdürüyor, yani önce Ardahan ve çevresi, yine o insanlar, o yıllar... Gad Muzo, Sandalye, Gurbani ve Ramo adlı öykülerde yine Ardahan ve yöresinden olaylar ve insan manzaraları var. Yazar izlemiş, gözlemiş yıllarca; belleğine depolamış o insanlık, yoksulluk, hastalık ve çaresizlik hallerini. Şimdi de yazıya döküyor bunları: "İşte geçmişiniz, bunları yaşadılar sizin büyükleriniz, oralardan gelmektesiniz, gideceğiniz yere bunları öğrenerek gidiniz, yoksa sizler daha yaman çelişkilere, darlıklara, açmazlara düşersiniz..." dercesine. Ve oradan objektifini büyük şehirlere çeviriyor bir anda, bugüne geliyor, oralardaki atılmış, itilmiş, rayından çıkmış, özünden sapmış insanların acıklı ve ibretli hallerini gösteriyor. "Vurgun" öyküsü bunun ne çarpıcı örneği. Ama bir "Sinek" öyküsü var ki, o bana göre bu kitabın başyapıtı. İlgiyle, merakla, ders alarak, derinden düşünerek okunacak bir öykü. İşkence masasında bir kadın ve
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat