Hukuk Yargılamasında Belgelerin Üçüncü Kişilere Etkisi

Stok Kodu:
9786258092189
Boyut:
160-235-0
Sayfa Sayısı:
206
Baskı:
3
Basım Tarihi:
2022-08-11
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
1.Hamur
Dili:
Türkçe
14,38
9786258092189
733549
Hukuk Yargılamasında Belgelerin Üçüncü Kişilere Etkisi
Hukuk Yargılamasında Belgelerin Üçüncü Kişilere Etkisi
14.38
Bu çalışma Türk hukukundaki yaygın uygulamasına rağmen monografik anlamda çok az işlenmiş bir konu olan “belgelerin üçüncü kişilere etkisi”ni konu almaktadır. Belgeler ve bu kapsamda senetler ilke olarak yalnızca belgeledikleri ya da ispatladıkları vakıalardan lehine hak doğan ve aleyhine sorumluluk yüklenen kimseler arasında hukuki bir değer taşır. Belgelenen hususların üçüncü kişilere karşı ileri sürülmesi istisnai gibi görünmekle beraber uygulamada sık karşılaşılan bir durumdur. 1927 yılında yürürlüğe giren 1086 sayılı Hukuk Usûlü Muhakemeleri Kanunu'nun 299 ve 300'üncü maddeleri ile senetlerin üçüncü kişilere etkisi açıkça düzenlenmişti. Yasanın yürürlükte olduğu dönemde azımsanmayacak bir uygulama alanı da vardı. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nda senet kavramı yerine, bundan daha geniş bir içeriğe sahip olan belge kavramı getirilmiş ve ilkeler -önceden olduğu gibi- senet çevresinde şekillendirilmiş ancak senetlerin üçüncü kişilere etkisi hususu, önceki Yasa'dan farklı olarak, düzenlenmemişti. Yasadaki bu boşluk kimilerince bir unutma sonucu olarak görülmüş, kimileri tarafından da mantık kuralı niteliğindeki bu konunun düzenlenmemiş olması bir eksiklik olarak kabul edilmemişti. Daha sonra 28.07.2020 gün ve 31199 sayılı Resmî Gazete ile yayımlanarak yürürlüğe giren 7251 sayılı Yasa ile bu boşluk giderilmiştir. Çalışmanın güncel yanı Yasanın değişmesinden sonra konunun ele alınmış olmasıdır. Bu konuyla ilk kez 1993-1996 yıllarında Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsünde yüksek lisans yaptığım sırada hazırladığım bir seminer ödevi nedeniyle karşılaşmıştım. Beni yıllar sonra tekrar bu alanda çalışmaya iten şey hukuki işlemlerin sadece onun taraflarını ilgilendirdiğine yönelik ilkenin istisnası gibi görünmesine rağmen uygulamada sıkça karşılaştığımız bu durumu detaylı olarak incelemek ve bu bağlamda, özellikle belgelerin üçüncü kişilere etkisinin somut bir örneğini teşkil eden sıra cetveline itiraz davaları sonucunda verilen kararları temyizen incelemekle görevli olan Yargıtay 19. ve 23. Hukuk Dairelerinde tetkik hakimi ve Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesinde üye olarak çalıştığım dönemde edindiğim birikimi meslektaşlarımla paylaşmak arzusudur. Elbette çalışma sıra cetveline itirazla sınırlı değildir. Belgelerin üçüncü kişilere karşı ileri sürülebildiği birçok hal çalışmanın son kısmında Yargıtay kararlarıyla desteklenmiş biçimde sunulmaktadır. 2019 yılının son aylarında başlayıp eseri yayıncıya verdiğim 2022 yılı başlarında etkisini sürdüren covid-19 pandemisi herkesi evine kapatınca benim için de bilimsel üretim olanağı doğdu. Elinizdeki eser bu dönemin ürünüdür. İlginçtir, bu her ne kadar bir “önsöz” olsa da aslında kitabı tamamlayıp yayınevine ulaştırmadan az önce kaleme almaya başladım. Bilgisayardaki eski kopyaları ayıkladım, kaynak olarak kullandığım ve çalışma masamda sıradağlar gibi görünen kitapları kütüphanedeki yerlerine koydum. Kenan Tunçomağ'ın Borçlar Hukuku kitabını İstanbul'da, Vefa'da derin soluk almayı imkansız kılacak derecede küf kokan bir sahaftan aldığım geldi aklıma. Hemen Vefa Lisesinin yanında… İnsan beyni akıl almaz biçimde anılar, durumlar ve duygular arasında gidip gelme yeteneğine sahip. Vefa semti ve tabii Lisesi akla güzel şeyler getiriyor. Önem verdiğim bir insani duygu “vefa”… Hukukçu zihnim “satmak” kavramına odaklanırken insan tarafım “satmamak” gerektiğini söylüyor. Hele bir de Beşiktaş'lı yanım işin içine girince vefa bambaşka şekilleniyor. İşte burada vefa borcu duyduğum kimselerden söz etmek istiyorum.
Bu çalışma Türk hukukundaki yaygın uygulamasına rağmen monografik anlamda çok az işlenmiş bir konu olan “belgelerin üçüncü kişilere etkisi”ni konu almaktadır. Belgeler ve bu kapsamda senetler ilke olarak yalnızca belgeledikleri ya da ispatladıkları vakıalardan lehine hak doğan ve aleyhine sorumluluk yüklenen kimseler arasında hukuki bir değer taşır. Belgelenen hususların üçüncü kişilere karşı ileri sürülmesi istisnai gibi görünmekle beraber uygulamada sık karşılaşılan bir durumdur. 1927 yılında yürürlüğe giren 1086 sayılı Hukuk Usûlü Muhakemeleri Kanunu'nun 299 ve 300'üncü maddeleri ile senetlerin üçüncü kişilere etkisi açıkça düzenlenmişti. Yasanın yürürlükte olduğu dönemde azımsanmayacak bir uygulama alanı da vardı. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nda senet kavramı yerine, bundan daha geniş bir içeriğe sahip olan belge kavramı getirilmiş ve ilkeler -önceden olduğu gibi- senet çevresinde şekillendirilmiş ancak senetlerin üçüncü kişilere etkisi hususu, önceki Yasa'dan farklı olarak, düzenlenmemişti. Yasadaki bu boşluk kimilerince bir unutma sonucu olarak görülmüş, kimileri tarafından da mantık kuralı niteliğindeki bu konunun düzenlenmemiş olması bir eksiklik olarak kabul edilmemişti. Daha sonra 28.07.2020 gün ve 31199 sayılı Resmî Gazete ile yayımlanarak yürürlüğe giren 7251 sayılı Yasa ile bu boşluk giderilmiştir. Çalışmanın güncel yanı Yasanın değişmesinden sonra konunun ele alınmış olmasıdır. Bu konuyla ilk kez 1993-1996 yıllarında Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsünde yüksek lisans yaptığım sırada hazırladığım bir seminer ödevi nedeniyle karşılaşmıştım. Beni yıllar sonra tekrar bu alanda çalışmaya iten şey hukuki işlemlerin sadece onun taraflarını ilgilendirdiğine yönelik ilkenin istisnası gibi görünmesine rağmen uygulamada sıkça karşılaştığımız bu durumu detaylı olarak incelemek ve bu bağlamda, özellikle belgelerin üçüncü kişilere etkisinin somut bir örneğini teşkil eden sıra cetveline itiraz davaları sonucunda verilen kararları temyizen incelemekle görevli olan Yargıtay 19. ve 23. Hukuk Dairelerinde tetkik hakimi ve Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesinde üye olarak çalıştığım dönemde edindiğim birikimi meslektaşlarımla paylaşmak arzusudur. Elbette çalışma sıra cetveline itirazla sınırlı değildir. Belgelerin üçüncü kişilere karşı ileri sürülebildiği birçok hal çalışmanın son kısmında Yargıtay kararlarıyla desteklenmiş biçimde sunulmaktadır. 2019 yılının son aylarında başlayıp eseri yayıncıya verdiğim 2022 yılı başlarında etkisini sürdüren covid-19 pandemisi herkesi evine kapatınca benim için de bilimsel üretim olanağı doğdu. Elinizdeki eser bu dönemin ürünüdür. İlginçtir, bu her ne kadar bir “önsöz” olsa da aslında kitabı tamamlayıp yayınevine ulaştırmadan az önce kaleme almaya başladım. Bilgisayardaki eski kopyaları ayıkladım, kaynak olarak kullandığım ve çalışma masamda sıradağlar gibi görünen kitapları kütüphanedeki yerlerine koydum. Kenan Tunçomağ'ın Borçlar Hukuku kitabını İstanbul'da, Vefa'da derin soluk almayı imkansız kılacak derecede küf kokan bir sahaftan aldığım geldi aklıma. Hemen Vefa Lisesinin yanında… İnsan beyni akıl almaz biçimde anılar, durumlar ve duygular arasında gidip gelme yeteneğine sahip. Vefa semti ve tabii Lisesi akla güzel şeyler getiriyor. Önem verdiğim bir insani duygu “vefa”… Hukukçu zihnim “satmak” kavramına odaklanırken insan tarafım “satmamak” gerektiğini söylüyor. Hele bir de Beşiktaş'lı yanım işin içine girince vefa bambaşka şekilleniyor. İşte burada vefa borcu duyduğum kimselerden söz etmek istiyorum.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat