9786258385205
793318
https://www.hesapli24.com/hukuki-ve-cezai-acidan-trafik-kazalari-sorumluluk-tazminat-sigorta-rucu-davalari
Hukuki ve Cezai Açıdan Trafik Kazaları Sorumluluk-Tazminat-Sigorta-Rücu Davaları
65.92
Bireylerin toplum yaşamında yasal düzenlemelerin aksatılmadan yürütülmesi ve kendileri dışında gerçekleşebilecek her türlü tehlike ve tehditlerden uzak ve korkusuzca yaşamlarını devam ettirerek güven hissine sahip olması durumu, güvenlik;[1] bu şartların trafikte sağlanması ise trafik güvenliğidir.
Trafik kazası, karayolu üzerinde bulunan hareket halinde olan veya duran bir veya birden fazla aracın veya insanın karıştığı ölüm, yaralanma ve zararla sonuçlanmış olaylardır.[2]
Bir olayın, trafik kazası olarak kabul edilebilmesi için:
1-) Olayın karayolunda meydana gelmesi,
2-) Olaya en az bir aracın karışmış olması,
3-) En azından bir aracın hareket halinde olması,
4-) Olayın ölüm, yaralanma veya zararla sonuçlanmış olması şartlarının bir arada bulunması gerekir.[3]
Bir yolun, trafiğe açık olmasına rağmen, kamunun yararlanmasına kapalı olması halinde karayolu sayılmaz. Yalnız orada bulunan ya da görev yapan kişilerin kullandığı alanlar da karayolu hükmü kazanmaz. Mevcut yol üzerinde araç, yaya ve hayvanların hareketlerinin söz konusu olması gerekir. Sadece insan ya da hayvanların hareket edebileceği patika gibi yollarda da trafik kazasından söz etmek mümkün değildir.[4]
2918 sayılı Kanun 3. Maddesindeki tanım açısından, bir kazanın trafik kazası sayılabilmesi için karayolu olmadığı halde, kamuya açık ve motorlu araçların fonksiyon görebilecekleri, yasada açıkça belirtilen yerlerde de kanun uygulanabilecektir.[5]
Trafik, yayaların hayvanların ve araçların karayolları üzerindeki hal ve hareketleri; araç ise, karayolunda kullanılabilen motorlu, motorsuz, özel amaçlı taşıtlar ile iş makineleri ve lastik tekerlekli traktörlerin genel adıdır.
Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre, kaza oluşum nedenleri arasında sürücü kusurları birinci sıradadır. Türkiye'de trafik kazalarının meydana gelmesinde etkisi olan yol, araç ve insan faktörü içinde son on yıllık süreçte sürücü kusurları oranı %95'tir. Bu yüksek oran, kazaya neden olan yol ve araca ait kusurların kaza tespit tutanağına tam yansıtılmamış olmasından kaynaklanmakla birlikte, trafik kazalarında sürücülere ait kusurlar, yüksek oranlıdır.[6]
Yapılan çalışmalar, trafik kazalarının etkili şekilde önlenebilmesi için Türkiye'de karayolu güvenliği sorunlarının kesin ve net bir değerlendirmesini yapabilecek, yeterli bütçeye sahip bir öncü kurumun teşkilâtlandırılmasının zorunlu olduğunu göstermektedir. Aşırı hız, emniyet kemeri kullanılmaması, çocuk koltuğu kullanılmaması, alkollü araç kullanımı, kasksız motosiklet kullanımı, zayıf ve yetersiz altyapı, yenilenmeyen güvenlik önlemleri, yetersiz denetim, yetersiz eğitim, düşük model ve güvenlik donanımları yetersiz taşıtlar trafik kazalarında kayıpları artırıcı nedenlerdir. Bu nedenlere yönelen düzenleyici önlemler sayesinde birçok ülkede karayolu trafik kazalarında azalmalar görülmüştür.[7]
Bu yöndeki değerlendirmelerin; 2918 sayılı kanun, 6518 sayılı kanunla yapılan değişiklikle belirtilen kurulların oluşturulduğu anlaşılmaktadır. Geleneksel bürokratik yapılanma dikkate alındığında, yasa ile yapılan değişiklik olumlu yönde bir adım olmakla birlikte, bunun da zamanla verimli çalışamaz hale gelen kurum ve kuruluşlardan olacağını söyleyebilmek mümkündür:
“Madde 4 – (Değişik: 17/10/1996 - 4199/2 md.)
Karayolu güvenliği konusunda hedefleri tespit etmek, uygulatmak ve koordinasyonu sağlamak amacıyla aşağıdaki kurullar oluşturulmuştur.
a) (Değişik birinci paragraf: 6/2/2014-6518/31 md.) Karayolu Güvenliği Yüksek Kurulu;
Karayolu Güvenliği Yüksek Kurulu, Başbakanın veya görevlendireceği Başbakan Yardımcısının başkanlığında,
Adalet Bakanı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı, Çevre ve Şehircilik Bakanı, İçişleri Bakanı, Kalkınma Bakanı, Maliye Bakanı, Millî Eğitim Bakanı, Orman ve Su İşleri Bakanı, Sağlık Bakanı, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı ile Jandarma Genel Komutanı, Emniyet Genel Müdürü ve Karayolları Genel Müdüründen oluşur. Karayolu Trafik Güvenliği Kurulu Başkanı, gerektiğinde Kurula bilgi sunmak üzere toplantıda hazır bulunur.”
Mevcut yasaların doğru işletilmesinden elde edilecek fayda; yeni kurumlar, denetim mekanizmaları, bürokratik ya da son dönem itibarıyla siyasi oluşumlarla sorunları çözmeye çalışmaktan daha pratik, daha ekonomik, daha faydalıdır. Ancak, yasaların tam işletilebilmesi mümkün görünmemektedir.
Trafik güvenliğinin sağlanmasında önlem alınacak konular, uluslararası alanda, 4 E formülü ile açıklanmaktadır. Bunlar:
i-) Trafik Mühendisliği (Altyapı/Engineering),
ii-) Trafik Eğitimi (Education),
iii-) Trafik Mevzuatı ve Denetimi (Enforcement),
iv-) Trafik kazası sonrası acil yardım ve kurtarma (emergency).[8]
Birleşmiş Milletler'in 2011-2020 yıllarını kapsayan, “Karayolları Güvenliği İçin On Yıllık Eylem Planı”na göre de, karayolu kazalarından kaynaklanan ölümlerin, 2020 yılına kadar küresel düzeyde önce sabitlenmesi sonra azaltılması hedeflenmiştir. Birleşmiş Milletler raporlarına göre trafik güvenlik sisteminin 4 bileşeni:
i-) Yol güvenliğinin yönetim kapasitesinin oluşturulması,
ii-) Yol altyapısı ve ulaşım ağlarının güvenliğinin iyileştirilmesi,
iii-) Araçların daha güvenli hale getirilmesi,
iv-) Acil yardım hizmetlerinin iyileştirilmesi.
Ülkemizde gerçekleşen trafik kazalarında yaralanmalardan kısa bir süre sonra meydana gelen ölümler trafik kazası nedeniyle ölüm oranlarına yansımamaktadır. Bu nedenle istatistiki verilerde, trafik kazası sonucu ölüm sayısı gerçek rakamı yansıtmamaktadır.[9]
Ülkemiz açısından başlıca kaza sebepleri şunlardır:
i-) Taşıma ortamındaki dengesizlik: Yük ve yolcu taşımalarının ağırlık karayolları ile gerçekleştirilmesi,
ii-) Sürücü-yaya-yolcu olarak yolu kullananların davranışları,
iii-) Taşıtlardan kaynaklanan nedenler,
iv-) Karayolu alt yapısından kaynaklanan nedenler,
v-) Trafik yönetimi, denetimi ve uygulamaya ilişkin hususlar,
vi-) Hızlı ve plânsız şehirleşme,
vii-) Çevre şartları.[10]
Ülkemizde, trafik kazalarının önlenmesi ve güvenliğine yönelik yürütülmüş ve yürütülmekte olan sosyal sorumluluk projelerinin geniş toplum kesimlerine ulaştırılamadığı bunların trafik kültürünün oluşmasında amaçlanan katkıyı sağlamadığı, kampanyalardan faydalı ve kalıcı sonuçların alınamadığı anlaşılmaktadır.[11]
Ülkemizde trafik kazalarının sıklıkla yaşanmasının bir diğer nedeni ulaşım yolu olarak karayolunun tercih edilmesidir. Gelişmiş ülkelerde demiryolu, denizyolu ve havayolunun da etkin ve dengeli kullanımı söz konusu olmasına rağmen ülkemizde karayollarının kullanım oranı oldukça yüksektir. Bu dengesizliğe ülke genelinde trafik eğitimi yetersizliği de eklendiğinde trafik kazaları da oransal olarak artmaktadır.[12]
Gerçekten Amerika Birleşik Devletleri'nde Karayolu ile ulaşım %27.2, Demiryolu %38.3, Denizyolu %24, Havayolu %10.5 iken, Türkiye'de oran aynı sırayla %96.2, Demiryolu, %2, Denizyolu %0, 1 ve Havayolu %1.7'dir.[13]
Öztürk, karmaşık olayların incelenmesinde, bir çok etkenin sonuca olan katkısından dolayı hangi etkenlerin hangi oranda sonuca katkısının olduğunu çözmede geliştirilen DEMATEL yönteminin kaza analizleri açısından neden sonuç ilişkilerini görselleştirerek anlamlı sonuçlar ortaya çıkardığını belirtir.[14] Bu yönteme göre kusurların incelenmesinde kazalarda en çok etkilenenler sürücüler ve kazalara en fazla etkisi olan etmen ise mevsimlerdir.[15]
Bireylerin toplum yaşamında yasal düzenlemelerin aksatılmadan yürütülmesi ve kendileri dışında gerçekleşebilecek her türlü tehlike ve tehditlerden uzak ve korkusuzca yaşamlarını devam ettirerek güven hissine sahip olması durumu, güvenlik;[1] bu şartların trafikte sağlanması ise trafik güvenliğidir.
Trafik kazası, karayolu üzerinde bulunan hareket halinde olan veya duran bir veya birden fazla aracın veya insanın karıştığı ölüm, yaralanma ve zararla sonuçlanmış olaylardır.[2]
Bir olayın, trafik kazası olarak kabul edilebilmesi için:
1-) Olayın karayolunda meydana gelmesi,
2-) Olaya en az bir aracın karışmış olması,
3-) En azından bir aracın hareket halinde olması,
4-) Olayın ölüm, yaralanma veya zararla sonuçlanmış olması şartlarının bir arada bulunması gerekir.[3]
Bir yolun, trafiğe açık olmasına rağmen, kamunun yararlanmasına kapalı olması halinde karayolu sayılmaz. Yalnız orada bulunan ya da görev yapan kişilerin kullandığı alanlar da karayolu hükmü kazanmaz. Mevcut yol üzerinde araç, yaya ve hayvanların hareketlerinin söz konusu olması gerekir. Sadece insan ya da hayvanların hareket edebileceği patika gibi yollarda da trafik kazasından söz etmek mümkün değildir.[4]
2918 sayılı Kanun 3. Maddesindeki tanım açısından, bir kazanın trafik kazası sayılabilmesi için karayolu olmadığı halde, kamuya açık ve motorlu araçların fonksiyon görebilecekleri, yasada açıkça belirtilen yerlerde de kanun uygulanabilecektir.[5]
Trafik, yayaların hayvanların ve araçların karayolları üzerindeki hal ve hareketleri; araç ise, karayolunda kullanılabilen motorlu, motorsuz, özel amaçlı taşıtlar ile iş makineleri ve lastik tekerlekli traktörlerin genel adıdır.
Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre, kaza oluşum nedenleri arasında sürücü kusurları birinci sıradadır. Türkiye'de trafik kazalarının meydana gelmesinde etkisi olan yol, araç ve insan faktörü içinde son on yıllık süreçte sürücü kusurları oranı %95'tir. Bu yüksek oran, kazaya neden olan yol ve araca ait kusurların kaza tespit tutanağına tam yansıtılmamış olmasından kaynaklanmakla birlikte, trafik kazalarında sürücülere ait kusurlar, yüksek oranlıdır.[6]
Yapılan çalışmalar, trafik kazalarının etkili şekilde önlenebilmesi için Türkiye'de karayolu güvenliği sorunlarının kesin ve net bir değerlendirmesini yapabilecek, yeterli bütçeye sahip bir öncü kurumun teşkilâtlandırılmasının zorunlu olduğunu göstermektedir. Aşırı hız, emniyet kemeri kullanılmaması, çocuk koltuğu kullanılmaması, alkollü araç kullanımı, kasksız motosiklet kullanımı, zayıf ve yetersiz altyapı, yenilenmeyen güvenlik önlemleri, yetersiz denetim, yetersiz eğitim, düşük model ve güvenlik donanımları yetersiz taşıtlar trafik kazalarında kayıpları artırıcı nedenlerdir. Bu nedenlere yönelen düzenleyici önlemler sayesinde birçok ülkede karayolu trafik kazalarında azalmalar görülmüştür.[7]
Bu yöndeki değerlendirmelerin; 2918 sayılı kanun, 6518 sayılı kanunla yapılan değişiklikle belirtilen kurulların oluşturulduğu anlaşılmaktadır. Geleneksel bürokratik yapılanma dikkate alındığında, yasa ile yapılan değişiklik olumlu yönde bir adım olmakla birlikte, bunun da zamanla verimli çalışamaz hale gelen kurum ve kuruluşlardan olacağını söyleyebilmek mümkündür:
“Madde 4 – (Değişik: 17/10/1996 - 4199/2 md.)
Karayolu güvenliği konusunda hedefleri tespit etmek, uygulatmak ve koordinasyonu sağlamak amacıyla aşağıdaki kurullar oluşturulmuştur.
a) (Değişik birinci paragraf: 6/2/2014-6518/31 md.) Karayolu Güvenliği Yüksek Kurulu;
Karayolu Güvenliği Yüksek Kurulu, Başbakanın veya görevlendireceği Başbakan Yardımcısının başkanlığında,
Adalet Bakanı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı, Çevre ve Şehircilik Bakanı, İçişleri Bakanı, Kalkınma Bakanı, Maliye Bakanı, Millî Eğitim Bakanı, Orman ve Su İşleri Bakanı, Sağlık Bakanı, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı ile Jandarma Genel Komutanı, Emniyet Genel Müdürü ve Karayolları Genel Müdüründen oluşur. Karayolu Trafik Güvenliği Kurulu Başkanı, gerektiğinde Kurula bilgi sunmak üzere toplantıda hazır bulunur.”
Mevcut yasaların doğru işletilmesinden elde edilecek fayda; yeni kurumlar, denetim mekanizmaları, bürokratik ya da son dönem itibarıyla siyasi oluşumlarla sorunları çözmeye çalışmaktan daha pratik, daha ekonomik, daha faydalıdır. Ancak, yasaların tam işletilebilmesi mümkün görünmemektedir.
Trafik güvenliğinin sağlanmasında önlem alınacak konular, uluslararası alanda, 4 E formülü ile açıklanmaktadır. Bunlar:
i-) Trafik Mühendisliği (Altyapı/Engineering),
ii-) Trafik Eğitimi (Education),
iii-) Trafik Mevzuatı ve Denetimi (Enforcement),
iv-) Trafik kazası sonrası acil yardım ve kurtarma (emergency).[8]
Birleşmiş Milletler'in 2011-2020 yıllarını kapsayan, “Karayolları Güvenliği İçin On Yıllık Eylem Planı”na göre de, karayolu kazalarından kaynaklanan ölümlerin, 2020 yılına kadar küresel düzeyde önce sabitlenmesi sonra azaltılması hedeflenmiştir. Birleşmiş Milletler raporlarına göre trafik güvenlik sisteminin 4 bileşeni:
i-) Yol güvenliğinin yönetim kapasitesinin oluşturulması,
ii-) Yol altyapısı ve ulaşım ağlarının güvenliğinin iyileştirilmesi,
iii-) Araçların daha güvenli hale getirilmesi,
iv-) Acil yardım hizmetlerinin iyileştirilmesi.
Ülkemizde gerçekleşen trafik kazalarında yaralanmalardan kısa bir süre sonra meydana gelen ölümler trafik kazası nedeniyle ölüm oranlarına yansımamaktadır. Bu nedenle istatistiki verilerde, trafik kazası sonucu ölüm sayısı gerçek rakamı yansıtmamaktadır.[9]
Ülkemiz açısından başlıca kaza sebepleri şunlardır:
i-) Taşıma ortamındaki dengesizlik: Yük ve yolcu taşımalarının ağırlık karayolları ile gerçekleştirilmesi,
ii-) Sürücü-yaya-yolcu olarak yolu kullananların davranışları,
iii-) Taşıtlardan kaynaklanan nedenler,
iv-) Karayolu alt yapısından kaynaklanan nedenler,
v-) Trafik yönetimi, denetimi ve uygulamaya ilişkin hususlar,
vi-) Hızlı ve plânsız şehirleşme,
vii-) Çevre şartları.[10]
Ülkemizde, trafik kazalarının önlenmesi ve güvenliğine yönelik yürütülmüş ve yürütülmekte olan sosyal sorumluluk projelerinin geniş toplum kesimlerine ulaştırılamadığı bunların trafik kültürünün oluşmasında amaçlanan katkıyı sağlamadığı, kampanyalardan faydalı ve kalıcı sonuçların alınamadığı anlaşılmaktadır.[11]
Ülkemizde trafik kazalarının sıklıkla yaşanmasının bir diğer nedeni ulaşım yolu olarak karayolunun tercih edilmesidir. Gelişmiş ülkelerde demiryolu, denizyolu ve havayolunun da etkin ve dengeli kullanımı söz konusu olmasına rağmen ülkemizde karayollarının kullanım oranı oldukça yüksektir. Bu dengesizliğe ülke genelinde trafik eğitimi yetersizliği de eklendiğinde trafik kazaları da oransal olarak artmaktadır.[12]
Gerçekten Amerika Birleşik Devletleri'nde Karayolu ile ulaşım %27.2, Demiryolu %38.3, Denizyolu %24, Havayolu %10.5 iken, Türkiye'de oran aynı sırayla %96.2, Demiryolu, %2, Denizyolu %0, 1 ve Havayolu %1.7'dir.[13]
Öztürk, karmaşık olayların incelenmesinde, bir çok etkenin sonuca olan katkısından dolayı hangi etkenlerin hangi oranda sonuca katkısının olduğunu çözmede geliştirilen DEMATEL yönteminin kaza analizleri açısından neden sonuç ilişkilerini görselleştirerek anlamlı sonuçlar ortaya çıkardığını belirtir.[14] Bu yönteme göre kusurların incelenmesinde kazalarda en çok etkilenenler sürücüler ve kazalara en fazla etkisi olan etmen ise mevsimlerdir.[15]
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.