Domine quo vadis? İktisat nereye gidiyor? İktisat üzerine yapışmış olan “kasvetli bilim” suçlamasına ilave olarak iki yeni suçlamayla daha karşı karşıyadır: “emperyal bilim” ve “sapkın bilim” İlk tespitimiz şudur: İktisat “emperyal bilim” olma yolunda ilerlemektedir. İktisat biliminin sosyal bilimler alanındaki “genişlemecilik” ya da “yayılmacılık” eğilimi hem iktisat bilimine hem de diğer sosyal bilim dallarına bereket ve zenginlik katmıştır.
İkinci tespitimiz şudur: Başlangıçta Adam Smith ve 18. Yüzyıl bilgeliğinin izlerini takip eden; sosyal bilimlerin muhtelif disiplinleri ile evlilikler yapan ve bu evliliklerden “verimli-üretken” sonuçlar alarak “sağlıklı” bebekler dünyaya getiren iktisadın yolunu iyice şaşırarak bir bilim olduğunu kanıtlamak kompleksi adına “formel bilimler” ve “doğa bilimleri” ile aşırı ve gereksiz flört etmeye başlaması neticesinde “iktisadi sapkınlık” adı verilen bir yeni eğilim ortaya çıkmıştır.
İktisat bilimi uzun yıllar aşırı ve gereksiz matematikçilik, istatistikçilik, ekonometricilik, modelcilik vs. hastalıkları altında ezilmiş; ruhunu ve kimliğini kaybetmiş, yolundan ve rotasından uzaklaşmıştır. İktisat eğitimi de gerçek dünyanın sorunlarını anlamak ve çözüm üretmekten uzak kalmış; fazlasıyla teorik, soyut, karmaşık grafikler, denklemler ve formüllerle dolu bir bataklık içerisine gömülmüştür.
Domine quo vadis? İktisat nereye gidiyor? İktisat üzerine yapışmış olan “kasvetli bilim” suçlamasına ilave olarak iki yeni suçlamayla daha karşı karşıyadır: “emperyal bilim” ve “sapkın bilim” İlk tespitimiz şudur: İktisat “emperyal bilim” olma yolunda ilerlemektedir. İktisat biliminin sosyal bilimler alanındaki “genişlemecilik” ya da “yayılmacılık” eğilimi hem iktisat bilimine hem de diğer sosyal bilim dallarına bereket ve zenginlik katmıştır.
İkinci tespitimiz şudur: Başlangıçta Adam Smith ve 18. Yüzyıl bilgeliğinin izlerini takip eden; sosyal bilimlerin muhtelif disiplinleri ile evlilikler yapan ve bu evliliklerden “verimli-üretken” sonuçlar alarak “sağlıklı” bebekler dünyaya getiren iktisadın yolunu iyice şaşırarak bir bilim olduğunu kanıtlamak kompleksi adına “formel bilimler” ve “doğa bilimleri” ile aşırı ve gereksiz flört etmeye başlaması neticesinde “iktisadi sapkınlık” adı verilen bir yeni eğilim ortaya çıkmıştır.
İktisat bilimi uzun yıllar aşırı ve gereksiz matematikçilik, istatistikçilik, ekonometricilik, modelcilik vs. hastalıkları altında ezilmiş; ruhunu ve kimliğini kaybetmiş, yolundan ve rotasından uzaklaşmıştır. İktisat eğitimi de gerçek dünyanın sorunlarını anlamak ve çözüm üretmekten uzak kalmış; fazlasıyla teorik, soyut, karmaşık grafikler, denklemler ve formüllerle dolu bir bataklık içerisine gömülmüştür.