İşçinin Ulaşılamama Hakkı

Stok Kodu:
9786052641996
Boyut:
160-235-0
Sayfa Sayısı:
203
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2023-04-26
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
1.Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
15,30
9786052641996
791475
İşçinin Ulaşılamama Hakkı
İşçinin Ulaşılamama Hakkı
15.30
Gelişen teknoloji, her an iletişimi mümkün kılan elektronik cihazlar, dinamik hâle gelen ve sürekli irtibatta kalınmasını gerektiren çalışma hayatı sebebiyle klasik olarak tanımlanan çalışma süreleri ve işverenin yönetim yetkisi günümüz çalışma hayatında birçok noktada anlamsız ve yetersizdir. Özel yaşam ve çalışma hayatı arasındaki sınır gittikçe belirsizleşmiştir. Artık işyerleri dört duvar arasına sıkışmış değildir. Maddi imkanların artması ile bazı meslek gruplarına dahil olan işçilerin, işlerini evlerinde hatta yolda, tatilde, parkta birçok mekânda gerçekleştirmesi mümkün olmaktadır. Akıllı telefonlar, laptoplar, notebooklar, tabletler ve giyilebilir teknolojik cihazlar birçok özelliklerinin yanı sıra iş görme ediminin gerçekleştirilmesi açısından da önemli araçlar olarak göze çarpmaktadır. Değişen ve gelişen çalışma hayatı ile teknoloji işverenlerin, işçilerin özel hayatına müdahalesini kolaylaştırmış ve işçileri birçok sorunla karşı karşıya bırakmıştır. Bu teknolojik gelişmeler ile artık çalışanların, işten “bağlantısını kesmesi” imkânsız hâle gelmiştir. Türk Hukuku açısından her ne kadar işçilerin çalışma süreleri mevzuatta belirtilmiş olsa da bahsedilen bu sebeplerle çoğu zaman işverenler tarafından sürelere riayet edilmemekte, işçilere işyeri dışında ve çalışma süreleri haricinde de iş yüklenmektedir. Devam eden Covid-19 pandemisi sebebiyle de uzaktan çalışma yaygınlaşmış, böylece işverenler adeta evleri işyeri hâline getirmiş çalışma sürelerini de 7/24 olacak şekilde düzenlemişlerdir. Başta 4857 sayılı İş Kanunu (İŞK) olmak üzere farklı kanunlarda çalışma süreleri ile ilgili düzenlemelere yer verilmiştir. Bu kanuna göre haftalık azami çalışma süresi 45 saattir. Fazla çalışma için işçinin onayı gerekir. Buna rağmen işverenler çalışma saatleri dışında işçilere mail, sms, arama veya diğer yollar ile ulaşmakta, işçiden belli başlı işlerin yapılmasını istemektedir. Her ne kadar bu talepler günlük çalışma süreleri dışında olsa da işçi, işverenle arasındaki hiyerarşik ilişki gereği çoğu zaman bu talepleri kabul etmek zorunda kalmakta kendisine ait özel zamanda dahi işverenin işini yapmaktadır. İşçiler, yerine getirdikleri çalışma sonucunda çoğu zaman ayrıca bir ücret dahi alamamaktadırlar. Bu çalışmanın da konusu olan “ulaşılmama hakkı” veya literatürde karşılaşıldığı şekliyle “bağlantıyı kesme hakkı” (The Right to Disconnect) işçinin bu ve benzeri durumlarda özel hayatının korunması, teknolojik cihazlarla bağlantının kesilmesi ve insanca bir iş-yaşam dengesi kurulmasını açıklamak için kullanılan kavramlardır. Her ne kadar yukarıda fazla çalışma süreleri üzerinden örnek verilmiş olsa da ulaşılamama hakkını daha geniş anlamak gerekir. Ulaşılamama hakkı işçinin rahatsız edilmeme, özel hayatına saygı gösterilmesi gibi kavramlarla bir arada değerlendirilmelidir. İşverenlerin, işçileri her an rahatsız etme, onlardan iş görmesini isteme hakları mevcut değildir. İşverenin yönetim yetkisinin sınırları bu konu hakkında net olarak çizilmeye muhtaçtır. Çalışma saatleri dışında işveren tarafından yapılan herhangi bir iş görme edimine yönelik çağrıya işçinin cevap verme zorunluluğu olup olmadığı tartışılmaktadır. Önemle belirtmek gerekir ki işçi bu çağrılara cevap vermek zorunda olmadığı gibi, cevap vermediği için iş sözleşmesinin geçerli veya haklı nedenle feshedilmesi kural olarak mümkün değildir. Sonuç olarak işverenin, işçinin özel hayatına müdahalesinin engellenmesi amaçlanmaktadır. Buna ilişkin başta Fransa olmak üzere bazı ülkelerde hukuki düzenlemelere yer verilmiş olup diğer ülkelerde de bu yönde hukuki düzenlemeler yapılmaktadır. Fransız hukukunda belli şartlar altında işverenlerin, işçilerle çalışma saatleri dışında iletişime geçmesi yasaklanmıştır. Türk Hukuku açısından ise doğrudan böyle bir yasak içeren pozitif hukuk kuralından bahsetmek henüz mümkün değildir. Yine de mevcut hukuk kuralları ile bu yönde çıkarımlar yapmak kanımızca mümkündür. Bu çalışmada özel hukuk ilişkisi içerisinde işçilerin ulaşılamama hakkından bahsedilecek, daha sonra dünyadan örnekler ve Türk Hukuku'ndan örnekler verilerek konu açıklanmaya çalışılacaktır.
Gelişen teknoloji, her an iletişimi mümkün kılan elektronik cihazlar, dinamik hâle gelen ve sürekli irtibatta kalınmasını gerektiren çalışma hayatı sebebiyle klasik olarak tanımlanan çalışma süreleri ve işverenin yönetim yetkisi günümüz çalışma hayatında birçok noktada anlamsız ve yetersizdir. Özel yaşam ve çalışma hayatı arasındaki sınır gittikçe belirsizleşmiştir. Artık işyerleri dört duvar arasına sıkışmış değildir. Maddi imkanların artması ile bazı meslek gruplarına dahil olan işçilerin, işlerini evlerinde hatta yolda, tatilde, parkta birçok mekânda gerçekleştirmesi mümkün olmaktadır. Akıllı telefonlar, laptoplar, notebooklar, tabletler ve giyilebilir teknolojik cihazlar birçok özelliklerinin yanı sıra iş görme ediminin gerçekleştirilmesi açısından da önemli araçlar olarak göze çarpmaktadır. Değişen ve gelişen çalışma hayatı ile teknoloji işverenlerin, işçilerin özel hayatına müdahalesini kolaylaştırmış ve işçileri birçok sorunla karşı karşıya bırakmıştır. Bu teknolojik gelişmeler ile artık çalışanların, işten “bağlantısını kesmesi” imkânsız hâle gelmiştir. Türk Hukuku açısından her ne kadar işçilerin çalışma süreleri mevzuatta belirtilmiş olsa da bahsedilen bu sebeplerle çoğu zaman işverenler tarafından sürelere riayet edilmemekte, işçilere işyeri dışında ve çalışma süreleri haricinde de iş yüklenmektedir. Devam eden Covid-19 pandemisi sebebiyle de uzaktan çalışma yaygınlaşmış, böylece işverenler adeta evleri işyeri hâline getirmiş çalışma sürelerini de 7/24 olacak şekilde düzenlemişlerdir. Başta 4857 sayılı İş Kanunu (İŞK) olmak üzere farklı kanunlarda çalışma süreleri ile ilgili düzenlemelere yer verilmiştir. Bu kanuna göre haftalık azami çalışma süresi 45 saattir. Fazla çalışma için işçinin onayı gerekir. Buna rağmen işverenler çalışma saatleri dışında işçilere mail, sms, arama veya diğer yollar ile ulaşmakta, işçiden belli başlı işlerin yapılmasını istemektedir. Her ne kadar bu talepler günlük çalışma süreleri dışında olsa da işçi, işverenle arasındaki hiyerarşik ilişki gereği çoğu zaman bu talepleri kabul etmek zorunda kalmakta kendisine ait özel zamanda dahi işverenin işini yapmaktadır. İşçiler, yerine getirdikleri çalışma sonucunda çoğu zaman ayrıca bir ücret dahi alamamaktadırlar. Bu çalışmanın da konusu olan “ulaşılmama hakkı” veya literatürde karşılaşıldığı şekliyle “bağlantıyı kesme hakkı” (The Right to Disconnect) işçinin bu ve benzeri durumlarda özel hayatının korunması, teknolojik cihazlarla bağlantının kesilmesi ve insanca bir iş-yaşam dengesi kurulmasını açıklamak için kullanılan kavramlardır. Her ne kadar yukarıda fazla çalışma süreleri üzerinden örnek verilmiş olsa da ulaşılamama hakkını daha geniş anlamak gerekir. Ulaşılamama hakkı işçinin rahatsız edilmeme, özel hayatına saygı gösterilmesi gibi kavramlarla bir arada değerlendirilmelidir. İşverenlerin, işçileri her an rahatsız etme, onlardan iş görmesini isteme hakları mevcut değildir. İşverenin yönetim yetkisinin sınırları bu konu hakkında net olarak çizilmeye muhtaçtır. Çalışma saatleri dışında işveren tarafından yapılan herhangi bir iş görme edimine yönelik çağrıya işçinin cevap verme zorunluluğu olup olmadığı tartışılmaktadır. Önemle belirtmek gerekir ki işçi bu çağrılara cevap vermek zorunda olmadığı gibi, cevap vermediği için iş sözleşmesinin geçerli veya haklı nedenle feshedilmesi kural olarak mümkün değildir. Sonuç olarak işverenin, işçinin özel hayatına müdahalesinin engellenmesi amaçlanmaktadır. Buna ilişkin başta Fransa olmak üzere bazı ülkelerde hukuki düzenlemelere yer verilmiş olup diğer ülkelerde de bu yönde hukuki düzenlemeler yapılmaktadır. Fransız hukukunda belli şartlar altında işverenlerin, işçilerle çalışma saatleri dışında iletişime geçmesi yasaklanmıştır. Türk Hukuku açısından ise doğrudan böyle bir yasak içeren pozitif hukuk kuralından bahsetmek henüz mümkün değildir. Yine de mevcut hukuk kuralları ile bu yönde çıkarımlar yapmak kanımızca mümkündür. Bu çalışmada özel hukuk ilişkisi içerisinde işçilerin ulaşılamama hakkından bahsedilecek, daha sonra dünyadan örnekler ve Türk Hukuku'ndan örnekler verilerek konu açıklanmaya çalışılacaktır.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat