9786257756914
830622
https://www.hesapli24.com/islam-borclar-hukuku-genel-hukumler-cilt-1
İslam Borçlar Hukuku Genel Hükümler Cilt - 1
15.45
Dîn-i İslâm'ın bizzat kendi ifadesiyle İslâm hukuku, herkesin kabul edebileceği ve hiçbir kimsenin itiraz edemeyeceği mükemmel, muhteşem ve büyük bir hukuk sistemidir. Allah, Yüce İslam dînini mükemmel ve muazzam bir Dîn olarak gönderdiğini ve bu sayede kulları üzerine nimetini tamamladığını açık, kesin ve net bir ifade ile bildiriyor. Bilindiği üzere parça, bütünün habercisidir. İslam Dîni, itikat, ibadet,muâmelât ve ukûbâttan ibarettir. Dîn mükemmel olduğuna göre, onu teşkil eden parçalar da mükemmel ve eksiksiz olur. O halde Din'in bir parçası yani cüz'ü olan İslam borçlar hukuku da mükemmel, tam ve kusursuzdur. Asırlardır büyük İslam devletleri ve imparatorluklarının muâmelâtını da (borç münasebetlerini de) düzenlemiştir. Yine herkesçe malumdur ki İslam hukuku, serâpa bir kanun hâkimiyetinden ibarettir. Borçlar hukuku, bir arada yaşamak mecburiyetinde olduğumuz cemiyette borç münasebetlerimizi tanzim eden hükümleri ihtiva eden bir ilmî disiplindir. Onun sayesinde birçok hukukî muamelemizi meşru yollardan hallederiz. Aynı şekilde bu hukuk sayesinde bizler, ihtiyaç duyduğumuz mal ve diğer şeyleri, meşru olmayan yollara sapmadan gönül hoşnutluğu ve rıza ile elde ederiz. İslâm Hukukçuları, özellikle Hanefî fakîhleri, kuru-yaş, olmuş veya olacak bütün hukukî meseleleri ele alarak fıkıh kitaplarında, hükümlerini göstermişlerdir. Şu kadar var ki fıkıh kitapları, bütün gerekçeleriyle İslam borçlar hukuku hükümlerini de ihtiva etmesine rağmen, bir kanun mecmuası değildir. On dokuzuncu asrın sonlarında Osmanlı Devlet-i Aliyyesi hukukçuları, Mecelle-i Ahkâm-ı Adliyye adı altında İslam Borçlar hukukunu kanunlaştırmıştır. Mecelle, kanunî ifadenin bir şaheseri olarak kaleme alınmış yerli ve milli bir borçlar kanunudur (kodudur). “Def 'i mefâsit, celb- i
menafîden evlâdır (zarar vermemek, menfaat sağlamaktan daha iyidir),” esasına bağlı olarak taknîn edilmiştir.
Tâcirlerin alışverişlerine hata, kusur ve yalan-dolan karışabilir. Alışverişlerinden bunları sadaka vererek temizleyebilirler. “-Satarken, alırken, alacağını isterken ve borcunu öderken sehâ ve sühûlet gösteren kimseye Allah rahmet etsin!”
Dîn-i İslâm'ın bizzat kendi ifadesiyle İslâm hukuku, herkesin kabul edebileceği ve hiçbir kimsenin itiraz edemeyeceği mükemmel, muhteşem ve büyük bir hukuk sistemidir. Allah, Yüce İslam dînini mükemmel ve muazzam bir Dîn olarak gönderdiğini ve bu sayede kulları üzerine nimetini tamamladığını açık, kesin ve net bir ifade ile bildiriyor. Bilindiği üzere parça, bütünün habercisidir. İslam Dîni, itikat, ibadet,muâmelât ve ukûbâttan ibarettir. Dîn mükemmel olduğuna göre, onu teşkil eden parçalar da mükemmel ve eksiksiz olur. O halde Din'in bir parçası yani cüz'ü olan İslam borçlar hukuku da mükemmel, tam ve kusursuzdur. Asırlardır büyük İslam devletleri ve imparatorluklarının muâmelâtını da (borç münasebetlerini de) düzenlemiştir. Yine herkesçe malumdur ki İslam hukuku, serâpa bir kanun hâkimiyetinden ibarettir. Borçlar hukuku, bir arada yaşamak mecburiyetinde olduğumuz cemiyette borç münasebetlerimizi tanzim eden hükümleri ihtiva eden bir ilmî disiplindir. Onun sayesinde birçok hukukî muamelemizi meşru yollardan hallederiz. Aynı şekilde bu hukuk sayesinde bizler, ihtiyaç duyduğumuz mal ve diğer şeyleri, meşru olmayan yollara sapmadan gönül hoşnutluğu ve rıza ile elde ederiz. İslâm Hukukçuları, özellikle Hanefî fakîhleri, kuru-yaş, olmuş veya olacak bütün hukukî meseleleri ele alarak fıkıh kitaplarında, hükümlerini göstermişlerdir. Şu kadar var ki fıkıh kitapları, bütün gerekçeleriyle İslam borçlar hukuku hükümlerini de ihtiva etmesine rağmen, bir kanun mecmuası değildir. On dokuzuncu asrın sonlarında Osmanlı Devlet-i Aliyyesi hukukçuları, Mecelle-i Ahkâm-ı Adliyye adı altında İslam Borçlar hukukunu kanunlaştırmıştır. Mecelle, kanunî ifadenin bir şaheseri olarak kaleme alınmış yerli ve milli bir borçlar kanunudur (kodudur). “Def 'i mefâsit, celb- i
menafîden evlâdır (zarar vermemek, menfaat sağlamaktan daha iyidir),” esasına bağlı olarak taknîn edilmiştir.
Tâcirlerin alışverişlerine hata, kusur ve yalan-dolan karışabilir. Alışverişlerinden bunları sadaka vererek temizleyebilirler. “-Satarken, alırken, alacağını isterken ve borcunu öderken sehâ ve sühûlet gösteren kimseye Allah rahmet etsin!”
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.