9786059376334
537153
https://www.hesapli24.com/istikamet-krizinden-yeniden-istikamet-bilincine
İstikamet Krizinden Yeniden İstikamet Bilincine
8.51
Yaşadığımız coğrafyada yaşanan sistem içi değişim süreçlerini ait olduğu düzlemde ve
doğru okumayıp, yaşananlara yanlış ve aşırı anlamlar yükleyen birçok İslami çevrenin,
bizlerin bu gidişata dair hakkı ve sabrı tavsiye, emri bil maruf nehyi anil münker
sorumluluğumuz çerçevesindeki eleştiri,ikaz ve tevbe çağrılarımıza kulaklarını tıkadığı,
görmezden geldiği veya bizleri "yerinde saymakla", "kendimizi yenileyememekle" itham
ettiği acı bir gerçektir.
Hakkın ve sabrın tavsiyesi karşısında duyarsızlık ve dahası Allah için bu sorumluluğu
yerine getirmeye gayret eden insanları takdir ve onların eleştiri ve ikazlarını ciddiyetle
gündeme almak yerine, istikamet yerine neticeye odaklı yaklaşımlarla onları "yerinde
saymak" gibi ithamlara muhatap kılmak, aslında içerisinde bulunulan istikamet krizinin
derinliğine işaret eden bir haldir.
Allah Rasulü (a.s.) ve güzide arkadaşlarının bile istikamet hatırlatma ve ikazına
muhatap olduğu Kur'ani bir hakikat iken, istikamet gibi bir gündemden uzak olmak ve
bu gündemi taze/diri tutmaya çalışanlar karşısında burun kıvıran, küçümseyen ve
mahkûm eden bir tutum takınmak maalesef müstağniliği çağrıştıran bir duruma işaret
etmektedir.
İslam'ın hakikat ve hakimiyet iddiası temelli bir hayat nizamı olduğu gerçeğini unutup
ihmal ederek, mücadele çıtalarını cahiliye düzenleri bünyesinde bir mâbed dininin
dindarları gibi kendileri ve Allah'ın dini için "özgürlük" temin etme düzeyine
indirgeyenlerin, İslam'ı yeni baştan anlayıp öğrenmeye ihtiyaçları vardır. İstikamet
krizini, yeniden istikamet bilinciyle aşmak mümkündür.
Ve tabii ki bunun için de bilincin ön şartının bilgi olduğu gerçeğinden yola çıkılarak, Rabbimizin Kitab-ı Keriminde ilk inzal olan Alak, Müzzemmil, Müddessir, Kalem gibi
sûrelerden itibaren "ruczden hicret/cahiliyeden ilkesel ayrışma" temelinde ilk nesil
üzerinden bize öğrettiği istikamet bilgisine sahip olmayı öncelemek gerekir.
Yaşadığımız coğrafyada yaşanan sistem içi değişim süreçlerini ait olduğu düzlemde ve
doğru okumayıp, yaşananlara yanlış ve aşırı anlamlar yükleyen birçok İslami çevrenin,
bizlerin bu gidişata dair hakkı ve sabrı tavsiye, emri bil maruf nehyi anil münker
sorumluluğumuz çerçevesindeki eleştiri,ikaz ve tevbe çağrılarımıza kulaklarını tıkadığı,
görmezden geldiği veya bizleri "yerinde saymakla", "kendimizi yenileyememekle" itham
ettiği acı bir gerçektir.
Hakkın ve sabrın tavsiyesi karşısında duyarsızlık ve dahası Allah için bu sorumluluğu
yerine getirmeye gayret eden insanları takdir ve onların eleştiri ve ikazlarını ciddiyetle
gündeme almak yerine, istikamet yerine neticeye odaklı yaklaşımlarla onları "yerinde
saymak" gibi ithamlara muhatap kılmak, aslında içerisinde bulunulan istikamet krizinin
derinliğine işaret eden bir haldir.
Allah Rasulü (a.s.) ve güzide arkadaşlarının bile istikamet hatırlatma ve ikazına
muhatap olduğu Kur'ani bir hakikat iken, istikamet gibi bir gündemden uzak olmak ve
bu gündemi taze/diri tutmaya çalışanlar karşısında burun kıvıran, küçümseyen ve
mahkûm eden bir tutum takınmak maalesef müstağniliği çağrıştıran bir duruma işaret
etmektedir.
İslam'ın hakikat ve hakimiyet iddiası temelli bir hayat nizamı olduğu gerçeğini unutup
ihmal ederek, mücadele çıtalarını cahiliye düzenleri bünyesinde bir mâbed dininin
dindarları gibi kendileri ve Allah'ın dini için "özgürlük" temin etme düzeyine
indirgeyenlerin, İslam'ı yeni baştan anlayıp öğrenmeye ihtiyaçları vardır. İstikamet
krizini, yeniden istikamet bilinciyle aşmak mümkündür.
Ve tabii ki bunun için de bilincin ön şartının bilgi olduğu gerçeğinden yola çıkılarak, Rabbimizin Kitab-ı Keriminde ilk inzal olan Alak, Müzzemmil, Müddessir, Kalem gibi
sûrelerden itibaren "ruczden hicret/cahiliyeden ilkesel ayrışma" temelinde ilk nesil
üzerinden bize öğrettiği istikamet bilgisine sahip olmayı öncelemek gerekir.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.