9786054194995
479273
https://www.hesapli24.com/ittihad-ve-terakkinin-kurulusu-ve-osmanli-devletinin-yikilisi-hakkinda-bildiklerim
İttihad ve Terakki'nin Kuruluşu; ve Osmanlı Devleti'nin Yıkılışı Hakkında Bildiklerim ve Osmanlı Devleti'nin Yıkılışı Hakkında Bildiklerim
13.82
Osmanlıların siyaset okulu Bâb-ı Âli olmuştur.
Hâtıratın yazarı Mehmed Selâhaddin Bey, 1888'de Daire-i Sadâret-Uzma Telgraf Kalemi'nde vazifeye başladı. Bâb-ı Âli'de Sadaret Şifre Kalemi'nde yirmi iki sene çalıştı. 23 Ocak 1913'teki "Bâb-ı Âli Baskını" üzerine birçok İttihat ve Terakki muhalifi gibi Mısır'a firar etti. Memuriyetle ilişiği kesildi. 30 Ekim 1918 Mondros Mütarekesi sonucu, siyasî atmosferin tersine dönmesiyle, 1919 yılının sonlarında İstanbul'a geldi.
Bâb-ı Âli'de hizmeti sırasında bir çok devlet ve siyaset ricali arasında bulundu. Bizzat cemiyet ve siyâsî fırkaların içinde olmamasına rağmen bu cemiyetlerin kurucu reisleri ve üyeleri eski arkadaşlarıydı.
Mehmed Selâhaddin Bey, 1918 yılında Kahire'de yayınladığı ve "mağdur ve mazlum Osmanlı milletinin mütalaa ve intibahına" sunduğu hatıratına şöyle başlıyor:
"İttihat ve Terakki mensuplarıyla da arkadaşlığım vardı, kendilerini senelerden beri herkesten iyi bilir ve tanırım. Fakat bu cemiyetin ilk kuruluşundan beri devam eden görüşmeler esnasında müşahede ettiğim durum ve takip etmek istedikleri hareket ve yol, selâmetten çok uzak ve çıkmaz bir yol olduğundan, bunları devlet ve memleket menfaatine hizmet edecek bir fikre döndürmek için gereken nasihatlerde bulundum. Halbuki bu zâtlar bir takım çoluk çocuk ile çalışarak, kıymetli vatanımızın bu duruma gelmesine sebep oldular.
Sadece şahsî menfaatler yüzünden bu hâle gelen devlet ve memleketimizi, bundan sonra olsun bu menfaatperest serserilerden kurtarmak için, bu konuda az çok bilgisi olan her Osmanlı, gereken neşriyatı yaparak, bilmeyenleri ikaz etmeye mecburdur.
Bu mecburiyetle, herkesin anlayabileceği bir şekilde yazdığım bu eseri neşrediyorum. Burada İttihat-Terakki'nin kuruluş gayesini, altıyüzelli senelik Osmanlı Devleti'nin felâketinin sebeplerini, kuruluşunda iyi bir niyetle işe başlanılmadığından, böyle bir cemiyetin iyi bir sonuç vermeyeceğini, inkılâbın başından bu güne kadar cereyan eden iç ve dış siyasetten bahsedeceğim."
Osmanlıların siyaset okulu Bâb-ı Âli olmuştur.
Hâtıratın yazarı Mehmed Selâhaddin Bey, 1888'de Daire-i Sadâret-Uzma Telgraf Kalemi'nde vazifeye başladı. Bâb-ı Âli'de Sadaret Şifre Kalemi'nde yirmi iki sene çalıştı. 23 Ocak 1913'teki "Bâb-ı Âli Baskını" üzerine birçok İttihat ve Terakki muhalifi gibi Mısır'a firar etti. Memuriyetle ilişiği kesildi. 30 Ekim 1918 Mondros Mütarekesi sonucu, siyasî atmosferin tersine dönmesiyle, 1919 yılının sonlarında İstanbul'a geldi.
Bâb-ı Âli'de hizmeti sırasında bir çok devlet ve siyaset ricali arasında bulundu. Bizzat cemiyet ve siyâsî fırkaların içinde olmamasına rağmen bu cemiyetlerin kurucu reisleri ve üyeleri eski arkadaşlarıydı.
Mehmed Selâhaddin Bey, 1918 yılında Kahire'de yayınladığı ve "mağdur ve mazlum Osmanlı milletinin mütalaa ve intibahına" sunduğu hatıratına şöyle başlıyor:
"İttihat ve Terakki mensuplarıyla da arkadaşlığım vardı, kendilerini senelerden beri herkesten iyi bilir ve tanırım. Fakat bu cemiyetin ilk kuruluşundan beri devam eden görüşmeler esnasında müşahede ettiğim durum ve takip etmek istedikleri hareket ve yol, selâmetten çok uzak ve çıkmaz bir yol olduğundan, bunları devlet ve memleket menfaatine hizmet edecek bir fikre döndürmek için gereken nasihatlerde bulundum. Halbuki bu zâtlar bir takım çoluk çocuk ile çalışarak, kıymetli vatanımızın bu duruma gelmesine sebep oldular.
Sadece şahsî menfaatler yüzünden bu hâle gelen devlet ve memleketimizi, bundan sonra olsun bu menfaatperest serserilerden kurtarmak için, bu konuda az çok bilgisi olan her Osmanlı, gereken neşriyatı yaparak, bilmeyenleri ikaz etmeye mecburdur.
Bu mecburiyetle, herkesin anlayabileceği bir şekilde yazdığım bu eseri neşrediyorum. Burada İttihat-Terakki'nin kuruluş gayesini, altıyüzelli senelik Osmanlı Devleti'nin felâketinin sebeplerini, kuruluşunda iyi bir niyetle işe başlanılmadığından, böyle bir cemiyetin iyi bir sonuç vermeyeceğini, inkılâbın başından bu güne kadar cereyan eden iç ve dış siyasetten bahsedeceğim."
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.