9786057662309
543467
https://www.hesapli24.com/kalemden-eglence-sepetine-rekabet
Kalemden Eğlence Sepetine Rekabet
8.88
Zamanın ve mekânın boyut ve konum değiştirmeye başladığı bir çağdayız.
Teknoloji ve bilim sarmalında, insanlığın yaşam biçimi ve koşullarının hemen her gün farklılaştığı bilişim çağında, "iletişim" olgusu da köklü bir dönüşüme uğruyor.
Uygarlık tarihini şekillendiren iletişim alanındaki gelişmeler; kalemlerle yazılan mektuplarla başlayan, gazetelerle toplumsal nüveyi şekillendiren, son üç çeyrek asırda ise televizyonun mutlak iktidarıyla süren yolculuğu, OTT gibi internet teknolojisinin oluşturduğu yeni mecraları kapsayarak genişliyor ve medya sektörü de dünyada kendini, "medya ve eğlence sektörü" olarak yeniden konumlandırıyor.
Medya, evrimini yeni kulvarlarla birleşerek gerçekleştirirken, ekonomik büyümenin de anahtarı niteliğine dönüştü. Medya sektörünün; lisans anlaşmaları, satın almalar, şirket birleşmeleri gibi uluslararası ticari gücünün de etkisiyle, ekonominin büyüme ivmesinin güçlü kaynaklarından birisi olmaya başladığı açıkça görülüyor.
Dünya ekonomisinin % 2,5'ine sahip medya ve eğlence sektöründe, medyada en geniş payı alan ülkelerin aynı zamanda dünyada ekonomik yönden en gelişkin ülkeler olduğunu görüyoruz. Dünya ekonomisinin öncüleri konumundaki ülkeler, medya sektöründe de aynı oranda belirleyiciliğe sahipler. Bir başka deyişle, "bir ülkenin medya sektörü ne kadar gelişmiş ve büyükse, ekonomisinin de aynı oranda büyük ve gelişmiş olduğu" sonucu ortaya çıkıyor.
Medya aynı zamanda, devlet-birey-toplum ilişki ağlarında, ya da siyaset, ekonomi gibi birçok düzlemde belirleyici kültürel hegemonyayı oluşturarak ve yayarak, mevcut sistemin devamlılığını sağlamanın önemli bir aracı niteliğine sahip bulunuyor. Tüm bu yönleri ile adeta "kutsal güç" içeren medya sahipliği de iletişimin yeni dünyasının en önemli kavramlarından biri olarak karşımızda duruyor.
Bu derecede etkin ve özel bir konuma sahip medya sektörü, olağanüstü bir rekabet ortamının önünü açıyor. "Kalemden Eğlence Sepetine Rekabet" isimli çalışma, tam da bu noktada, rekabetin tarihinden yola çıkarak, rekabet kavramının izini sürüyor. Türk medyasını ve sektördeki rekabet yapısını somut verilerle gözler önüne seriyor.
Zamanın ve mekânın boyut ve konum değiştirmeye başladığı bir çağdayız.
Teknoloji ve bilim sarmalında, insanlığın yaşam biçimi ve koşullarının hemen her gün farklılaştığı bilişim çağında, "iletişim" olgusu da köklü bir dönüşüme uğruyor.
Uygarlık tarihini şekillendiren iletişim alanındaki gelişmeler; kalemlerle yazılan mektuplarla başlayan, gazetelerle toplumsal nüveyi şekillendiren, son üç çeyrek asırda ise televizyonun mutlak iktidarıyla süren yolculuğu, OTT gibi internet teknolojisinin oluşturduğu yeni mecraları kapsayarak genişliyor ve medya sektörü de dünyada kendini, "medya ve eğlence sektörü" olarak yeniden konumlandırıyor.
Medya, evrimini yeni kulvarlarla birleşerek gerçekleştirirken, ekonomik büyümenin de anahtarı niteliğine dönüştü. Medya sektörünün; lisans anlaşmaları, satın almalar, şirket birleşmeleri gibi uluslararası ticari gücünün de etkisiyle, ekonominin büyüme ivmesinin güçlü kaynaklarından birisi olmaya başladığı açıkça görülüyor.
Dünya ekonomisinin % 2,5'ine sahip medya ve eğlence sektöründe, medyada en geniş payı alan ülkelerin aynı zamanda dünyada ekonomik yönden en gelişkin ülkeler olduğunu görüyoruz. Dünya ekonomisinin öncüleri konumundaki ülkeler, medya sektöründe de aynı oranda belirleyiciliğe sahipler. Bir başka deyişle, "bir ülkenin medya sektörü ne kadar gelişmiş ve büyükse, ekonomisinin de aynı oranda büyük ve gelişmiş olduğu" sonucu ortaya çıkıyor.
Medya aynı zamanda, devlet-birey-toplum ilişki ağlarında, ya da siyaset, ekonomi gibi birçok düzlemde belirleyici kültürel hegemonyayı oluşturarak ve yayarak, mevcut sistemin devamlılığını sağlamanın önemli bir aracı niteliğine sahip bulunuyor. Tüm bu yönleri ile adeta "kutsal güç" içeren medya sahipliği de iletişimin yeni dünyasının en önemli kavramlarından biri olarak karşımızda duruyor.
Bu derecede etkin ve özel bir konuma sahip medya sektörü, olağanüstü bir rekabet ortamının önünü açıyor. "Kalemden Eğlence Sepetine Rekabet" isimli çalışma, tam da bu noktada, rekabetin tarihinden yola çıkarak, rekabet kavramının izini sürüyor. Türk medyasını ve sektördeki rekabet yapısını somut verilerle gözler önüne seriyor.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.