9786254309656
809072
https://www.hesapli24.com/kapi-caliniyordu
Kapı Çalınıyordu
9.41
“Renkli kalemlerim, renkli boyama kitaplarım, beni kanatlarında taşıyan kuşlarım vardı
çocukluğumda. Bir de alaburus tıraşlı başımı kara kuzum diye okşayan anamın elleri vardı. Sen bizi
kör karanlıklarda unuttukça o resimler ağarmazdı, kararırdı. Yıllar sonra çocukluğumu, ütüsüz
pantolonlu, kırışık gömlekli gençliğimi nerede ne zaman yitirdiğimi aramaya çıktığımda bir
hatanmışım gibi kapı hep yüzüme kapatılırdı. Sana sorduğum sorular yanıtsız kalırdı. Günlüğünden
benim doğduğuma hiç sevinemediğin notunu okuduğumda bir fazlalık olduğumu anlamıştım artık o
evde. Bu fazlalık duygusu ile yıllarca kıvranıp durdum. Anamın sancılı yalnızlığında kaşlarını yıkıp
bana durmadan gülümseyen gülümserken de ağlayan yüzü kaldı gözlerimin önünde... Gülümserken
yaşmağının ucuyla sildiği gözyaşları neden irileşerek yuvarlanıverirdi yanaklarından diye düşünerek
büyüttüm çocukluğumu.
Şimdi hangi bilinçaltıyım ben diye yanıtını bulamadığım yeni sorular soruyorum durmadan kendime
ve evrene. Hangi erdem hangi kibir sırtlamış götürdüğüm sırtımdaki bu kambur? Hangi günahın
ürünüyüm ben? Bu kavgacı asi çocuk ben miyim? Bu dünya bana göre değil. Bu kavga benim değil.
Hangi çağda kaldı oyunlarım? Oyuncaklarımı nerede yitirdim? Nereye dönsem nefreti kusuyor
geçmişim. Nereye baksam hummalı bir sancı sarıyor bedenimi. Neyin yansıması bu iç yangınlarım?
Bedenimin içindeki ben ben değilim. Hangi aşk doğurmuş beni? Hangi tanrı bahşetmiş bana
yaşamı? Bu kin ve öfkenin nedeni ne? Bu kavga niye? Neden benle barışık değilim ben? Neden
bana düşman oldu ezberlettiğin her sözcük şimdi? Kimim ben? Kimin nefreti dilimdeki bu ıslık
baba?”
“Renkli kalemlerim, renkli boyama kitaplarım, beni kanatlarında taşıyan kuşlarım vardı
çocukluğumda. Bir de alaburus tıraşlı başımı kara kuzum diye okşayan anamın elleri vardı. Sen bizi
kör karanlıklarda unuttukça o resimler ağarmazdı, kararırdı. Yıllar sonra çocukluğumu, ütüsüz
pantolonlu, kırışık gömlekli gençliğimi nerede ne zaman yitirdiğimi aramaya çıktığımda bir
hatanmışım gibi kapı hep yüzüme kapatılırdı. Sana sorduğum sorular yanıtsız kalırdı. Günlüğünden
benim doğduğuma hiç sevinemediğin notunu okuduğumda bir fazlalık olduğumu anlamıştım artık o
evde. Bu fazlalık duygusu ile yıllarca kıvranıp durdum. Anamın sancılı yalnızlığında kaşlarını yıkıp
bana durmadan gülümseyen gülümserken de ağlayan yüzü kaldı gözlerimin önünde... Gülümserken
yaşmağının ucuyla sildiği gözyaşları neden irileşerek yuvarlanıverirdi yanaklarından diye düşünerek
büyüttüm çocukluğumu.
Şimdi hangi bilinçaltıyım ben diye yanıtını bulamadığım yeni sorular soruyorum durmadan kendime
ve evrene. Hangi erdem hangi kibir sırtlamış götürdüğüm sırtımdaki bu kambur? Hangi günahın
ürünüyüm ben? Bu kavgacı asi çocuk ben miyim? Bu dünya bana göre değil. Bu kavga benim değil.
Hangi çağda kaldı oyunlarım? Oyuncaklarımı nerede yitirdim? Nereye dönsem nefreti kusuyor
geçmişim. Nereye baksam hummalı bir sancı sarıyor bedenimi. Neyin yansıması bu iç yangınlarım?
Bedenimin içindeki ben ben değilim. Hangi aşk doğurmuş beni? Hangi tanrı bahşetmiş bana
yaşamı? Bu kin ve öfkenin nedeni ne? Bu kavga niye? Neden benle barışık değilim ben? Neden
bana düşman oldu ezberlettiğin her sözcük şimdi? Kimim ben? Kimin nefreti dilimdeki bu ıslık
baba?”
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.