9786258041071
623290
https://www.hesapli24.com/karanlik-gozler
Karanlık Gözler
9.81
Her anne, dinlenilecek masum bir deniz değildir.
'Anne olmayı bıraktığınız anda, vücudunuz, aileniz, çocuklarınız yok olmaya
başlar. Bir ağacın gövdesi anne ise yaprakları evlatlarıdır. Anne hastalıklı bir
bedenle yaşamaya başladığında, yapraklar kurur, hastalanır, dökülmeye yüz
tutar.
Diyor yazar. Bir annenin nasıl olması gerektiğini, ya da olmaması gerektiğini
anlatmıyor bize. Bir annenin nasıl bir kabuk üzerinde var olduğunun resmini
çiziyor bizlere. Yazara göre her insan annesinden biraz yaralıdır, biraz eksikliğine
maruz kalmıştır. Bu hikayenin içinde ise eksikliğinden çok, annenin karanlık
oluşunda kayboluyorsunuz. Bir öykünün bitmeyen sonu gibi içinizde büyük bir
yangın, boğazınızda düğümlenen göz yaşlarınız, en sonunda ise bütün kız
çocuklarının yaşadığı, yaşayabileceği hayatlar için üzüntü içinde
kavruluyorsunuz. Daha ilk satırlarında, sizi hazırlıyor, ilk satırlarda büyük bir
yolculuğa çıkacağınızı biliyorsunuz. Farklı bir bakış açısı, farklı bir görüş sunuyor
önünüze. Ve diyor ki;
‘Belki bunlardan sonra annesini sevmeyen, anneler gününü kutlamayan,
annesini aramayan-sormayan bir çocuğa bakış açınız değişir. Sorgulamaz,
nedenlerini, kurak çöllerde yanmış ruhuna bakarak anlarsınız. Anne üzerine
yüklediğiniz bütün ağırlıkları hak ediyor mu düşünürsünüz.1
Bir çocuğun gözünden, bir annenin sığınılacak sıcak bir kucağının olmayışına
usulca yaklaştırıyor. Gerçek, merhamet, şefkat duygularını birlikte sınıyor,
içinizde tuttuğunuz öfkelerinizi bırakmaya, aynı karakter Güneş gibi
hazırlanıyorsunuz.
Çünkü düşündüğünüz gibi olmaz. Geçmiş, hiçbir zaman geçmez. Geçmiş, sizin
damarlarınıza, ruhunuza, kalbinize işlenir. Siz, geçmişi ruhunuzdan ayırmadığınız
sürece acı çekmeye devam edersiniz.
Her anne, dinlenilecek masum bir deniz değildir.
'Anne olmayı bıraktığınız anda, vücudunuz, aileniz, çocuklarınız yok olmaya
başlar. Bir ağacın gövdesi anne ise yaprakları evlatlarıdır. Anne hastalıklı bir
bedenle yaşamaya başladığında, yapraklar kurur, hastalanır, dökülmeye yüz
tutar.
Diyor yazar. Bir annenin nasıl olması gerektiğini, ya da olmaması gerektiğini
anlatmıyor bize. Bir annenin nasıl bir kabuk üzerinde var olduğunun resmini
çiziyor bizlere. Yazara göre her insan annesinden biraz yaralıdır, biraz eksikliğine
maruz kalmıştır. Bu hikayenin içinde ise eksikliğinden çok, annenin karanlık
oluşunda kayboluyorsunuz. Bir öykünün bitmeyen sonu gibi içinizde büyük bir
yangın, boğazınızda düğümlenen göz yaşlarınız, en sonunda ise bütün kız
çocuklarının yaşadığı, yaşayabileceği hayatlar için üzüntü içinde
kavruluyorsunuz. Daha ilk satırlarında, sizi hazırlıyor, ilk satırlarda büyük bir
yolculuğa çıkacağınızı biliyorsunuz. Farklı bir bakış açısı, farklı bir görüş sunuyor
önünüze. Ve diyor ki;
‘Belki bunlardan sonra annesini sevmeyen, anneler gününü kutlamayan,
annesini aramayan-sormayan bir çocuğa bakış açınız değişir. Sorgulamaz,
nedenlerini, kurak çöllerde yanmış ruhuna bakarak anlarsınız. Anne üzerine
yüklediğiniz bütün ağırlıkları hak ediyor mu düşünürsünüz.1
Bir çocuğun gözünden, bir annenin sığınılacak sıcak bir kucağının olmayışına
usulca yaklaştırıyor. Gerçek, merhamet, şefkat duygularını birlikte sınıyor,
içinizde tuttuğunuz öfkelerinizi bırakmaya, aynı karakter Güneş gibi
hazırlanıyorsunuz.
Çünkü düşündüğünüz gibi olmaz. Geçmiş, hiçbir zaman geçmez. Geçmiş, sizin
damarlarınıza, ruhunuza, kalbinize işlenir. Siz, geçmişi ruhunuzdan ayırmadığınız
sürece acı çekmeye devam edersiniz.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.