9786254085277
806667
https://www.hesapli24.com/kavaldan-seshaneye-gulleden-fisege-osmanlida-modern-silahlar
Kavaldan Şeşhaneye Gülleden Fişeğe Osmanlı'da Modern Silahlar
14.17
Güçlü ve savaşa hazır bir orduya sahip olma ihtiyacı 19. yüzyılın başlarından itibaren Osmanlı yönetiminin değişmeyen gündemi olmuştu. Askerî alanda modernizasyon siyasi, idari ve toplumsal yapıyı da içine alarak İmparatorluğun son günlerine kadar sürdürüldü. Avrupa ordularının model alındığı askerî modernleşmenin ürünü olarak modern ateşli silahlar da ordu envanterine girdi. Osmanlı üretim tesislerinin yeni üretim tekniklerine göre düzenlenmesi zaman alacağından söz konusu silahlar Batı'dan ithal edildi. Osmanlı'nın silah ihtiyacı Avrupa endüstrisinin en güçlü temsilcileri olan silah üreticilerine Osmanlı pazarının kapılarını açtı. Önceleri farklı üreticilerden alım yapılsa da II. Abdülhamid döneminde tüm topçu ve piyade silahları Almanya'dan alınmaya başlandı. Osmanlı ordusunda Prusya Ekolü'nün benimsenmiş olması silah alımlarını etkileyen en önemli neden olmakla birlikte Padişahın diplomatik denge unsuru olarak Almanya'ya yakınlığı da söz konusuydu. Bu süreçte Krupp ve Mauser başta olmak üzere birçok Alman silah üreticisi doğrudan veya dolaylı olarak Osmanlı ordusunun tedarikçileri arasına girmişti. Alman üreticiler satışlarını artırıp kâr elde ederken Osmanlı yönetimi de en hızlı yoldan ordunun ihtiyaçlarını karşıladığından bu ticaret her iki taraf için de avantajlı bir şekilde İmparatorluğun son günlerine kadar sürdü. Yeni silahların alımıyla birlikte bu silahların doğru ve etkili bir şekilde kullanılmasına yönelik çalışmalar da Almanların rehberliğinde sürdürüldü. Silah ithalat sürecinin her aşamasında yer alan birçok Osmanlı subayı zamanla kazandıkları tecrübeyi Almanların rehberliğiyle birleştirince ateşli silahlara dair hatırı sayılır bir birikim ortaya çıktı. Bu birikim sayesinde yayınlanan telif ve tercüme eserlerse askerî eğitime kaynaklık edecek önemli bir ateşli silah literatürünü doğurdu. Osmanlı ordusunun son savaşı olan I. Dünya Savaşı'nda ortaya koyulan bilgi ve tecrübe modern silahlarla desteklenerek pek çok cephede ciddi başarılara vesile oldu. Osmanlı İmparatorluğu savaştan mağlup olarak çıksa da Osmanlı mirası Türkiye Cumhuriyeti'ne başarılı bir şekilde aktarılarak Türk Silahlı Kuvvetleri'nin sağlam bir temel üzerinde yükselmesi sağlandı.
Güçlü ve savaşa hazır bir orduya sahip olma ihtiyacı 19. yüzyılın başlarından itibaren Osmanlı yönetiminin değişmeyen gündemi olmuştu. Askerî alanda modernizasyon siyasi, idari ve toplumsal yapıyı da içine alarak İmparatorluğun son günlerine kadar sürdürüldü. Avrupa ordularının model alındığı askerî modernleşmenin ürünü olarak modern ateşli silahlar da ordu envanterine girdi. Osmanlı üretim tesislerinin yeni üretim tekniklerine göre düzenlenmesi zaman alacağından söz konusu silahlar Batı'dan ithal edildi. Osmanlı'nın silah ihtiyacı Avrupa endüstrisinin en güçlü temsilcileri olan silah üreticilerine Osmanlı pazarının kapılarını açtı. Önceleri farklı üreticilerden alım yapılsa da II. Abdülhamid döneminde tüm topçu ve piyade silahları Almanya'dan alınmaya başlandı. Osmanlı ordusunda Prusya Ekolü'nün benimsenmiş olması silah alımlarını etkileyen en önemli neden olmakla birlikte Padişahın diplomatik denge unsuru olarak Almanya'ya yakınlığı da söz konusuydu. Bu süreçte Krupp ve Mauser başta olmak üzere birçok Alman silah üreticisi doğrudan veya dolaylı olarak Osmanlı ordusunun tedarikçileri arasına girmişti. Alman üreticiler satışlarını artırıp kâr elde ederken Osmanlı yönetimi de en hızlı yoldan ordunun ihtiyaçlarını karşıladığından bu ticaret her iki taraf için de avantajlı bir şekilde İmparatorluğun son günlerine kadar sürdü. Yeni silahların alımıyla birlikte bu silahların doğru ve etkili bir şekilde kullanılmasına yönelik çalışmalar da Almanların rehberliğinde sürdürüldü. Silah ithalat sürecinin her aşamasında yer alan birçok Osmanlı subayı zamanla kazandıkları tecrübeyi Almanların rehberliğiyle birleştirince ateşli silahlara dair hatırı sayılır bir birikim ortaya çıktı. Bu birikim sayesinde yayınlanan telif ve tercüme eserlerse askerî eğitime kaynaklık edecek önemli bir ateşli silah literatürünü doğurdu. Osmanlı ordusunun son savaşı olan I. Dünya Savaşı'nda ortaya koyulan bilgi ve tecrübe modern silahlarla desteklenerek pek çok cephede ciddi başarılara vesile oldu. Osmanlı İmparatorluğu savaştan mağlup olarak çıksa da Osmanlı mirası Türkiye Cumhuriyeti'ne başarılı bir şekilde aktarılarak Türk Silahlı Kuvvetleri'nin sağlam bir temel üzerinde yükselmesi sağlandı.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.