9786257351119
592386
https://www.hesapli24.com/kirik-sazin-turkusu
Kırık Sazın Türküsü
16.95
Dünyadaki her milletin halk müziğinde olduğu gibi Türk halk müziği de, Türk milletinin en saf ve samimi duygularla yürekten kopup gelen, hayata dair acı tatlı, güzel çirkin, iyi kötü hemen her olup biteni milletin müzik zevki, gelenek ve görenekleri dairesinde dile getirmiştir. Türk halk türküleri, sanayileşen birçok milletin halk müziğinden farklı olarak hayatın içinde yaşanan her türden unsuru dile getirmeye günümüzde de devam eden bir müzik ve edebî tür olarak bugüne kadar gelebilmiştir. Türküler, toplumun sanayileşmesiyle birlikte yavaş yavaş eski özelliklerinden çok önemli unsurlar kaybediyor olsa da Türk toplumunun güncel yaşantısında, albenisi yüksek, sürekli övülen, ön plana çıkarılan, çok değerliymiş gibi gösterilen farklı türdeki müzikler karşısında hâlâ çok güçlü bir şekilde varlığını sürdürebilmektedir. Özellikle de Batı menşeli her türlü propagandaya, kültürel baskıya, sömürüye ve özellikle birçok alanda olduğu gibi hem saldırgan hem de işgalci müzik dayatmalarına rağmen, değişik türlerdeki Türkçe müziklerin motiflerinde ve temel dokusunda da Türk halk müziği motifleri oldukça önemli bir yer tutmaktadır. Çünkü bütün bu olumsuzluklara rağmen, Batı'nın sömürgeci kültür dayatmalarına kolay teslim olmayan türküler, Türk halkının müzikal zevk dünyasını, bugün bile çok çeşitli özellikleriyle süslemeye devam etmektedir. Bu durumda türküleri sevenlere, araştıranlara, icra edenlere, terennüm edenlere ve türkülerden hatırı sayılır kazanç sağlayanlara çok önemli görevler düşmektedir. Türkülerin, Batılı araştırmacıların yaptığı gibi çok iyi incelenmesi, tahlil ve tasnif edilmesi gerekmektedir. Eğer türkülerin değerli olduğu düşünülüyorsa, türkülerden esinlenerek daha farklı niteliklere sahip, değişik toplum katmanlarındaki insanların da beğenisini kazanacak türde ürünler ortaya koymak gerekmektedir. Bir yandan türkülerin en eski biçimlerini tespit edip kayıt altına alırken diğer yandan türküleri genç nesiller için nasıl dinlenebilir hâle getirileceğinin yollarını araştırmak ve türkülerin yurtdışında da değer kazanmasına yönelik olarak çeşitli önerilerle birlikte bilimsel eserler ortaya koymak gerekmektedir. Türkiye'de türkülerin garip kaldığı, aslının bozulduğu, onlara değer verilmediği hususu, birçok türkü sever tarafından ifade edilmektedir. Oysa bu söylemleri dile getirenler köyünden, kasabasından, herhangi bir eğlencesinden veya türkülerin en yoğun icra ortamı bulduğu düğünlerden birkaç türküyü derleyip türkü dağarcığına kazandırmaktan uzaktır. Bireysel çalışmalar ise bu konuda hayli yetersiz kalmaktadır. Türküler konusunda çok söz söylenmekte ama türküler için yararlı olabilecek çalışmalar arzu edilen düzeye ulaşamamaktadır. Hâlbuki türküler hakkında çok çalışıp, çok şeyler yazıp çizebilmeli ki, bir sonraki nesil o birikimin üzerine yeni bilgiler koyabilsin. Türkülerin binlercesi dedeler ve ninelerle birlikte göçtü gitti; kalanlar da şu anki taşıyıcılarıyla birlikte gitmek üzeredirler. Şehirlerde, köylerde, kasabalarda ve mezralarda hâlâ gün yüzü görmemiş çok sayıda türkünün yaşadığı bilinmektedir. Bunların büyük ekseriyeti de taşıyıcıları veya üreticileriyle birlikte geçip gitmeden hızla derlenmelidir. Türkiye'deki halk müziği eserlerinin bugün bile belki de yüzde onu bile derlenememiştir. Bundan yetmiş seksen yıl önceki, yani yirminci yüzyılın ilk elli yılında fedakar insanların derlediği türkülerle oyalanılıyor, onlar üzerinden Türk halk müziği hakkında söz söylemeye çalışılıyor. TRT repertuarındaki beş altı bin (Uzun havalar ve oyun havaları dâhil altı bin civarında türkü bulunmaktadır.) türküden başka derli toplu Türk halk türkülerinin incelenebileceği materyal hâlâ araştırma ve inceleme yapacak insanların hizmetine sunulabilmiş değildir. Bir türkü deryası olan Türkiye coğrafyasındaki çok küçük kişisel derleme çalışmalarını (Özellikle ses ve saz sanatçıları: Mehmet Özbek, İzzet Altınmeşe, Musa Eroğlu, Yavuz Top, Arif Sağ, Selahattin Alpay, İhsan Öztürk, Mehmet Seske, Halil Atılgan gibi bireysel derleme yapan çeşitli sanatçıların gerçekleştirdiği derlemeleri) ise burada takdirle yâd etmeliyiz... Gerek bireysel çabalarla, gerekse kurumsal faaliyetlerle atalardan yâdigar kalan bu mübarek toprakların binlerce yılın hatıralarını taşıyan eşsiz güzellikteki türkülerini, hem çok hızlı bir şekilde derlemeli hem de üzerinde yapılacak çalışmaları çoğaltmalı ki, çıkacak sonuçları gelecek nesillere kıymetli bir miras olarak bırakabilmeli. İşte, bu ve benzeri amaçlara hizmet edebilmek düşüncesiyle bu eserde, türküler hakkında yapılan sınıflandırma çalışmalarını bir araya getirmeye çalıştık. Buna bağlı olarak halk müziği hakkında en gelişmiş çalışmaları yapmış olan Alman bilim adamlarının sınıflandırma girişimlerinden çeşitli örnekler vermeyi (Bu arada Alman hikâyeli baladları ile Türk hikâyeli türkülerinin kısa bir karşılaştırmasını yapmak suretiyle) ve ilave olarak hikâyeli türkülerden de önemli bir külliyatı ilgililerin hizmetine sunmayı uygun gördük…
Dünyadaki her milletin halk müziğinde olduğu gibi Türk halk müziği de, Türk milletinin en saf ve samimi duygularla yürekten kopup gelen, hayata dair acı tatlı, güzel çirkin, iyi kötü hemen her olup biteni milletin müzik zevki, gelenek ve görenekleri dairesinde dile getirmiştir. Türk halk türküleri, sanayileşen birçok milletin halk müziğinden farklı olarak hayatın içinde yaşanan her türden unsuru dile getirmeye günümüzde de devam eden bir müzik ve edebî tür olarak bugüne kadar gelebilmiştir. Türküler, toplumun sanayileşmesiyle birlikte yavaş yavaş eski özelliklerinden çok önemli unsurlar kaybediyor olsa da Türk toplumunun güncel yaşantısında, albenisi yüksek, sürekli övülen, ön plana çıkarılan, çok değerliymiş gibi gösterilen farklı türdeki müzikler karşısında hâlâ çok güçlü bir şekilde varlığını sürdürebilmektedir. Özellikle de Batı menşeli her türlü propagandaya, kültürel baskıya, sömürüye ve özellikle birçok alanda olduğu gibi hem saldırgan hem de işgalci müzik dayatmalarına rağmen, değişik türlerdeki Türkçe müziklerin motiflerinde ve temel dokusunda da Türk halk müziği motifleri oldukça önemli bir yer tutmaktadır. Çünkü bütün bu olumsuzluklara rağmen, Batı'nın sömürgeci kültür dayatmalarına kolay teslim olmayan türküler, Türk halkının müzikal zevk dünyasını, bugün bile çok çeşitli özellikleriyle süslemeye devam etmektedir. Bu durumda türküleri sevenlere, araştıranlara, icra edenlere, terennüm edenlere ve türkülerden hatırı sayılır kazanç sağlayanlara çok önemli görevler düşmektedir. Türkülerin, Batılı araştırmacıların yaptığı gibi çok iyi incelenmesi, tahlil ve tasnif edilmesi gerekmektedir. Eğer türkülerin değerli olduğu düşünülüyorsa, türkülerden esinlenerek daha farklı niteliklere sahip, değişik toplum katmanlarındaki insanların da beğenisini kazanacak türde ürünler ortaya koymak gerekmektedir. Bir yandan türkülerin en eski biçimlerini tespit edip kayıt altına alırken diğer yandan türküleri genç nesiller için nasıl dinlenebilir hâle getirileceğinin yollarını araştırmak ve türkülerin yurtdışında da değer kazanmasına yönelik olarak çeşitli önerilerle birlikte bilimsel eserler ortaya koymak gerekmektedir. Türkiye'de türkülerin garip kaldığı, aslının bozulduğu, onlara değer verilmediği hususu, birçok türkü sever tarafından ifade edilmektedir. Oysa bu söylemleri dile getirenler köyünden, kasabasından, herhangi bir eğlencesinden veya türkülerin en yoğun icra ortamı bulduğu düğünlerden birkaç türküyü derleyip türkü dağarcığına kazandırmaktan uzaktır. Bireysel çalışmalar ise bu konuda hayli yetersiz kalmaktadır. Türküler konusunda çok söz söylenmekte ama türküler için yararlı olabilecek çalışmalar arzu edilen düzeye ulaşamamaktadır. Hâlbuki türküler hakkında çok çalışıp, çok şeyler yazıp çizebilmeli ki, bir sonraki nesil o birikimin üzerine yeni bilgiler koyabilsin. Türkülerin binlercesi dedeler ve ninelerle birlikte göçtü gitti; kalanlar da şu anki taşıyıcılarıyla birlikte gitmek üzeredirler. Şehirlerde, köylerde, kasabalarda ve mezralarda hâlâ gün yüzü görmemiş çok sayıda türkünün yaşadığı bilinmektedir. Bunların büyük ekseriyeti de taşıyıcıları veya üreticileriyle birlikte geçip gitmeden hızla derlenmelidir. Türkiye'deki halk müziği eserlerinin bugün bile belki de yüzde onu bile derlenememiştir. Bundan yetmiş seksen yıl önceki, yani yirminci yüzyılın ilk elli yılında fedakar insanların derlediği türkülerle oyalanılıyor, onlar üzerinden Türk halk müziği hakkında söz söylemeye çalışılıyor. TRT repertuarındaki beş altı bin (Uzun havalar ve oyun havaları dâhil altı bin civarında türkü bulunmaktadır.) türküden başka derli toplu Türk halk türkülerinin incelenebileceği materyal hâlâ araştırma ve inceleme yapacak insanların hizmetine sunulabilmiş değildir. Bir türkü deryası olan Türkiye coğrafyasındaki çok küçük kişisel derleme çalışmalarını (Özellikle ses ve saz sanatçıları: Mehmet Özbek, İzzet Altınmeşe, Musa Eroğlu, Yavuz Top, Arif Sağ, Selahattin Alpay, İhsan Öztürk, Mehmet Seske, Halil Atılgan gibi bireysel derleme yapan çeşitli sanatçıların gerçekleştirdiği derlemeleri) ise burada takdirle yâd etmeliyiz... Gerek bireysel çabalarla, gerekse kurumsal faaliyetlerle atalardan yâdigar kalan bu mübarek toprakların binlerce yılın hatıralarını taşıyan eşsiz güzellikteki türkülerini, hem çok hızlı bir şekilde derlemeli hem de üzerinde yapılacak çalışmaları çoğaltmalı ki, çıkacak sonuçları gelecek nesillere kıymetli bir miras olarak bırakabilmeli. İşte, bu ve benzeri amaçlara hizmet edebilmek düşüncesiyle bu eserde, türküler hakkında yapılan sınıflandırma çalışmalarını bir araya getirmeye çalıştık. Buna bağlı olarak halk müziği hakkında en gelişmiş çalışmaları yapmış olan Alman bilim adamlarının sınıflandırma girişimlerinden çeşitli örnekler vermeyi (Bu arada Alman hikâyeli baladları ile Türk hikâyeli türkülerinin kısa bir karşılaştırmasını yapmak suretiyle) ve ilave olarak hikâyeli türkülerden de önemli bir külliyatı ilgililerin hizmetine sunmayı uygun gördük…
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.