Kitâbü'n-Netîce, Bursalı İsmail Hakkı'nın varidatı ve şerhlerine dair eserlerinin en önemlilerindendir. Eser orijinal nüshasından Şerif Bedirhan tarafından günümüz on yıla yakın bir düre alan titiz çalışmayla Türkçesi ile yayına hazırlanmıştır. Kitâbü'n-Netîce, tasavvufta kemal noktasına ve nihayet mertebesine ulaşmış kimselerin seviyesine göre yazılmıştır. Yazarın olgunluk dönemine ait bir eser olduğu için özellikle tasavvuf düşüncesi ve kültürü açısından zengin bir muhtevaya sahiptir. Bursalı İsmail Hakkı, Kitâbu'n-Netîce'de pek çok konuya temas etmiş, hemen her cümlesi ile tasavvufî bir meseleye işaret etmiştir. Devrinin müspet ilimleri kadar, manevi ilimlerinden de faydalanmıştır. Eserde her çeşit bilgiye yer vermiştir. Yalnız, bütün bunları tevhit noktasından görmeye, âleme, hadiselere tevhit noktasından bakmaya, her şeyi aynı nokta etrafında toplamaya çalışmıştır. Kitâbu'n-Netîce'de zâhir-bâtın bütün mevcudatın ve hadisatın hakiki sebep ve mahiyetleri tevhit noktasından bakılarak izah edilmiştir. Böylece zâhir ve bâtının, âlem ile âdemin hakikatlerinden bahsedilmiş, âdem ile âlemin, zâhir ile bâtının karşılıklı münasebetlerinin ifade ve izahı amaç olarak alınmıştır. Bu ifade ve açıklamalar ile âlemdeki vahdet-i vücut, delilleri ile somut hâle getirilip gösterilmek istenmiştir. İsmail Hakkı bu eser ile bir bakıma âlemin, dolayısıyla âdemin yaratılışındaki hakiki gayeyi, âlemdeki vahdet-i vücudu izah suretiyle belirtmek istemiştir. Böylece hayatın hakikatini ve insanın nasıl yaşaması gerektiğini, nedenini, dolayısıyla bir mürşit olarak gayeye ulaşmanın yolunu ve kolaylıklarını ifade etmek istemiştir. Asıl gaye âdemdir yani insandır.
Kitâbü'n-Netîce, Bursalı İsmail Hakkı'nın varidatı ve şerhlerine dair eserlerinin en önemlilerindendir. Eser orijinal nüshasından Şerif Bedirhan tarafından günümüz on yıla yakın bir düre alan titiz çalışmayla Türkçesi ile yayına hazırlanmıştır. Kitâbü'n-Netîce, tasavvufta kemal noktasına ve nihayet mertebesine ulaşmış kimselerin seviyesine göre yazılmıştır. Yazarın olgunluk dönemine ait bir eser olduğu için özellikle tasavvuf düşüncesi ve kültürü açısından zengin bir muhtevaya sahiptir. Bursalı İsmail Hakkı, Kitâbu'n-Netîce'de pek çok konuya temas etmiş, hemen her cümlesi ile tasavvufî bir meseleye işaret etmiştir. Devrinin müspet ilimleri kadar, manevi ilimlerinden de faydalanmıştır. Eserde her çeşit bilgiye yer vermiştir. Yalnız, bütün bunları tevhit noktasından görmeye, âleme, hadiselere tevhit noktasından bakmaya, her şeyi aynı nokta etrafında toplamaya çalışmıştır. Kitâbu'n-Netîce'de zâhir-bâtın bütün mevcudatın ve hadisatın hakiki sebep ve mahiyetleri tevhit noktasından bakılarak izah edilmiştir. Böylece zâhir ve bâtının, âlem ile âdemin hakikatlerinden bahsedilmiş, âdem ile âlemin, zâhir ile bâtının karşılıklı münasebetlerinin ifade ve izahı amaç olarak alınmıştır. Bu ifade ve açıklamalar ile âlemdeki vahdet-i vücut, delilleri ile somut hâle getirilip gösterilmek istenmiştir. İsmail Hakkı bu eser ile bir bakıma âlemin, dolayısıyla âdemin yaratılışındaki hakiki gayeyi, âlemdeki vahdet-i vücudu izah suretiyle belirtmek istemiştir. Böylece hayatın hakikatini ve insanın nasıl yaşaması gerektiğini, nedenini, dolayısıyla bir mürşit olarak gayeye ulaşmanın yolunu ve kolaylıklarını ifade etmek istemiştir. Asıl gaye âdemdir yani insandır.