Köklere Yolculuk; Bir Aşiret Destanı (İki Cilt Bir Arada) Bir Aşiret Destanı (İki Cilt Bir Arada)

Stok Kodu:
9786052967430
Boyut:
160-230-0
Sayfa Sayısı:
568
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2018-05-09
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
2.Hamur
Dili:
Türkçe
26,17
9786052967430
614890
Köklere Yolculuk; Bir Aşiret Destanı (İki Cilt Bir Arada)
Köklere Yolculuk; Bir Aşiret Destanı (İki Cilt Bir Arada) Bir Aşiret Destanı (İki Cilt Bir Arada)
26.17
Brukiler 1600 yıllarında Cizira Botan'da yaşarken, bir olay üzerine oradan ayrılıp Karacadağ'a gelir. Bu yıllar düzenin bozulduğu, Osmanlı'nın düşüşe geçtiği yıllardır. Karacadağ'da kara kıl çadırlarında mutlu bir yaşam sürerlerken misafir ettikleri bir Osmanlı müfrezesiyle yaşadıkları beklenmedik bir olay üzerine göç etmek zorunda kalırlar. Bunun üzerine çadırlar çözülür, denkler yapılır ve yola koyulurlar. Meşakkatli, amansız ve ölümcül bir göçün ardından Aralık'ın Dil Bölgesi'ne gelen Brukilerin reisi Şemdin Bey burada ölünce, aşiret iki kola ayrılır. Kollardan biri İran'a doğru giderken diğeri Kafkaslara (Erivan civarına) doğru gider. Elegez Dağları'nın yamaçlarındaki yüksek yaylalarda doğayla iç içe bir yaşam tuttururlar, aradan epey zaman geçer, olaylar, gelgitler yaşanır. 1917 yılının sonbaharında, Lenin Rusya'da devrim yapar. Bir taraftan devrimin inşasının getirdiği cerahatler, öbür tarafta Kazak isyanları ve Ermenilerle yaşadıkları sorunlar nedeniyle Kafkas Brukileri tekrar anayurda dönme kararı alır. Böylece, aşiretin okuyan tek gencini arkada bırakarak mecburen yeniden yollara düşerler. Dönüş yolunda bir kısmı Iğdır, Kars, Ağrı'da kalırken, göçün koçbaşı gelip Van ve havalisine yerleşir. Derken İran Brukileri de Ermenilerden arındırılmış bu topraklara, akrabalarının yanına geri dönüp Muradiye kazası ve civarına yerleşirler. Bu kez de Türkiye'deki yeni rejimle bazı sorunlar yaşanır. Burada yaşanan olaylar onları yine geldikleri yerlere gitmeye zorlar. Bu roman gidiş ve dönüş esnasında yaşanan amansız göç ve kaçı, kovalamacaları, aşkları, acıları, sevinçleri ve kederli yaşamları anlatırken arka plandaki tarihi gelişmelere de ayna tutmaktadır. Ne yazık ki göç ve kaç hâlâ bu kadim topraklarda devam ediyor. Acılar gibi aşklar da yaşanıyor tabii. Karacadağ'da başlayan Lerzan ve Serxan'ın umarsız aşkı gibi... Ve yıllar yıllar sonra Rusya'da başlayıp Türkiye'de biten Kinyas ile Victoria'nın aşkı gibi...
Brukiler 1600 yıllarında Cizira Botan'da yaşarken, bir olay üzerine oradan ayrılıp Karacadağ'a gelir. Bu yıllar düzenin bozulduğu, Osmanlı'nın düşüşe geçtiği yıllardır. Karacadağ'da kara kıl çadırlarında mutlu bir yaşam sürerlerken misafir ettikleri bir Osmanlı müfrezesiyle yaşadıkları beklenmedik bir olay üzerine göç etmek zorunda kalırlar. Bunun üzerine çadırlar çözülür, denkler yapılır ve yola koyulurlar. Meşakkatli, amansız ve ölümcül bir göçün ardından Aralık'ın Dil Bölgesi'ne gelen Brukilerin reisi Şemdin Bey burada ölünce, aşiret iki kola ayrılır. Kollardan biri İran'a doğru giderken diğeri Kafkaslara (Erivan civarına) doğru gider. Elegez Dağları'nın yamaçlarındaki yüksek yaylalarda doğayla iç içe bir yaşam tuttururlar, aradan epey zaman geçer, olaylar, gelgitler yaşanır. 1917 yılının sonbaharında, Lenin Rusya'da devrim yapar. Bir taraftan devrimin inşasının getirdiği cerahatler, öbür tarafta Kazak isyanları ve Ermenilerle yaşadıkları sorunlar nedeniyle Kafkas Brukileri tekrar anayurda dönme kararı alır. Böylece, aşiretin okuyan tek gencini arkada bırakarak mecburen yeniden yollara düşerler. Dönüş yolunda bir kısmı Iğdır, Kars, Ağrı'da kalırken, göçün koçbaşı gelip Van ve havalisine yerleşir. Derken İran Brukileri de Ermenilerden arındırılmış bu topraklara, akrabalarının yanına geri dönüp Muradiye kazası ve civarına yerleşirler. Bu kez de Türkiye'deki yeni rejimle bazı sorunlar yaşanır. Burada yaşanan olaylar onları yine geldikleri yerlere gitmeye zorlar. Bu roman gidiş ve dönüş esnasında yaşanan amansız göç ve kaçı, kovalamacaları, aşkları, acıları, sevinçleri ve kederli yaşamları anlatırken arka plandaki tarihi gelişmelere de ayna tutmaktadır. Ne yazık ki göç ve kaç hâlâ bu kadim topraklarda devam ediyor. Acılar gibi aşklar da yaşanıyor tabii. Karacadağ'da başlayan Lerzan ve Serxan'ın umarsız aşkı gibi... Ve yıllar yıllar sonra Rusya'da başlayıp Türkiye'de biten Kinyas ile Victoria'nın aşkı gibi...
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat