9786256123533
832924
https://www.hesapli24.com/kur-an-istismari
Kur’an İstismarı
8.58
İnsan yeryüzünde iyi ve güzel ameller sergileyip medeniyet inşa edebilen bir varlık olduğu gibi aynı zamanda kan döküp bozgunculuk da yapabilen, nefsine ve başkalarına zulmedebilen de bir varlıktır. İnsan hayatının başlangıcından günümüze kadar insanın kullandığı araçlarda, ilişkilerinde, bilgi birikiminde, tecrübelerinde,
takip edip uyguladığı usul ve yöntemlerde birçok değişmeler ve gelişmeler meydana gelmesine rağmen, onun temel ihtiyaçlarında, fıtrî özelliklerinde, güdülerinde, talep ve eğilimlerinde aslî bir değişim söz konusu değildir. İnsanın fıtrat olarak sahip olduğu nefsi zaafları ve bozgunculuk yapabilme özelliği, Allah'ın tarih boyunca peygamberlerine vahyettiği ilâhî kitaplar üzerinde de kendisini göstermiştir. İslâm dininin temel kaynağı
Kur'an'ın metni her yerde aynı olmasına rağmen, insanlar tarafından ona yapılan yaklaşımlar ve getirilen yorumlar değişmekte, bazen de bu yorumlar tahrifat noktasına ulaşmaktadır. İnsanlar Allah'ın kitabına iyi niyetle, samimiyetle, ihlas ve takvâ ile yaklaşabildikleri gibi; onu kendi bozuk niyetleri, ideolojileri, politikaları, mezhepsel eğilimleri, peşin yargıları, ihtiras ve çıkarları için istismar etme amacıyla da yaklaşabilmektedirler. İslâm tarihinin erken dönemlerinden günümüze din-siyaset ilişkisinin mihverine oturtulamaması, siyaset ve iktidar mücadelesi Kur'an istismarında önemli rol oynamıştır. Kur'an, çoğunlukla iktidar sahipleri veya da iktidarı ele geçirmek amacıyla siyaset arenasında taraf alanlar tarafından kendilerine din üzerinden meşruiyet kazandırmak için araç haline getirilip istismar edilmiştir. Yine Kur'an, birileri tarafından din üzerinden insanları
kendilerine bağlayıp hâkimiyet alanı oluşturarak onları sömürmek için de istismar edilme yönüne gidilmiştir. İslâm tarihinin erken dönemlerinden itibaren Kur'an'ı istismar edenler, dünyevi çıkarları için onu kendi anlayış, düşünce, ideoloji, mezhep ve politikaları doğrultusunda konuşturma yönüne gitmişler, kendi söylemek istediklerini bir şekilde Kur'an'a söyletmeye çalışmışlardır. Bu yapılırken Kur'an'ın bütünlüğü ve ilâhî vahyin gayeleri gözetilmemiş, Kur'an'a tamamen lafzî, yüzeysel ve parçacı yaklaşılarak âyetler ve Kur'ânî kavramlar bağlamlarından kopartılmıştır. Yine âyetlerin indirildiği tarihi zemin, olgu ve olaylarla olan canlı ilişkisi, indiriliş sebepleri ve hitap çevresi gibi durumlar da devre dışı bırakılmıştır.
İnsan yeryüzünde iyi ve güzel ameller sergileyip medeniyet inşa edebilen bir varlık olduğu gibi aynı zamanda kan döküp bozgunculuk da yapabilen, nefsine ve başkalarına zulmedebilen de bir varlıktır. İnsan hayatının başlangıcından günümüze kadar insanın kullandığı araçlarda, ilişkilerinde, bilgi birikiminde, tecrübelerinde,
takip edip uyguladığı usul ve yöntemlerde birçok değişmeler ve gelişmeler meydana gelmesine rağmen, onun temel ihtiyaçlarında, fıtrî özelliklerinde, güdülerinde, talep ve eğilimlerinde aslî bir değişim söz konusu değildir. İnsanın fıtrat olarak sahip olduğu nefsi zaafları ve bozgunculuk yapabilme özelliği, Allah'ın tarih boyunca peygamberlerine vahyettiği ilâhî kitaplar üzerinde de kendisini göstermiştir. İslâm dininin temel kaynağı
Kur'an'ın metni her yerde aynı olmasına rağmen, insanlar tarafından ona yapılan yaklaşımlar ve getirilen yorumlar değişmekte, bazen de bu yorumlar tahrifat noktasına ulaşmaktadır. İnsanlar Allah'ın kitabına iyi niyetle, samimiyetle, ihlas ve takvâ ile yaklaşabildikleri gibi; onu kendi bozuk niyetleri, ideolojileri, politikaları, mezhepsel eğilimleri, peşin yargıları, ihtiras ve çıkarları için istismar etme amacıyla da yaklaşabilmektedirler. İslâm tarihinin erken dönemlerinden günümüze din-siyaset ilişkisinin mihverine oturtulamaması, siyaset ve iktidar mücadelesi Kur'an istismarında önemli rol oynamıştır. Kur'an, çoğunlukla iktidar sahipleri veya da iktidarı ele geçirmek amacıyla siyaset arenasında taraf alanlar tarafından kendilerine din üzerinden meşruiyet kazandırmak için araç haline getirilip istismar edilmiştir. Yine Kur'an, birileri tarafından din üzerinden insanları
kendilerine bağlayıp hâkimiyet alanı oluşturarak onları sömürmek için de istismar edilme yönüne gidilmiştir. İslâm tarihinin erken dönemlerinden itibaren Kur'an'ı istismar edenler, dünyevi çıkarları için onu kendi anlayış, düşünce, ideoloji, mezhep ve politikaları doğrultusunda konuşturma yönüne gitmişler, kendi söylemek istediklerini bir şekilde Kur'an'a söyletmeye çalışmışlardır. Bu yapılırken Kur'an'ın bütünlüğü ve ilâhî vahyin gayeleri gözetilmemiş, Kur'an'a tamamen lafzî, yüzeysel ve parçacı yaklaşılarak âyetler ve Kur'ânî kavramlar bağlamlarından kopartılmıştır. Yine âyetlerin indirildiği tarihi zemin, olgu ve olaylarla olan canlı ilişkisi, indiriliş sebepleri ve hitap çevresi gibi durumlar da devre dışı bırakılmıştır.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.