Madencilik Ve Çevre

Stok Kodu:
9786256885042
Boyut:
135-195-
Sayfa Sayısı:
196
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2023-05-02
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
Kitap Kağıdı
Dili:
Türkçe
9,92
9786256885042
791947
Madencilik Ve Çevre
Madencilik Ve Çevre
9.92
Madencilik faaliyetleri diğer endüstri faaliyetlerine göre çevrenin fiziksel ve kimyasal olarak bozulmasının doğrudan nedenidir. Doğası gereği alternatif yer seçimi şansı bulunmadığından, çoğu zaman; tarım, orman ve canlı yaşam alanlarını, tarihi ve doğal sit alanlarını bozma, az çok zarar verme durumu ile karşı karşıya kalınmaktadır. Madenciliğe ilişkin faaliyetler birkaç aşamada olup, her birinde doğa farklı olarak zarar görür. En zarar verici faaliyetler; maden işletme (çıkarma), zenginleştirme, metal tasfiyesi ve kazanılması gibi işlemlerden dolayı ortaya çıkan kirleticilerdir. Açık ocak maden işletmeciliğinde doğa tahribatı üretim sırasında doğrudan olmaktadır. Fiziksel ve kimyasal yolla olan hava, su ve toprak kirliliği, topografya ve morfolojinin bozulması, gürültü ve titreşim, ekolojik dengenin nicel ve nitel bozulmasıdır. Doğaya bırakılan atıklar, doğal dengenin savunma sistemi içinde bir noktaya kadar giderilebilmekte, ne yazık ki günümüzde Dünya nüfusunun inanılmaz oranda artması, ihtiyaçları arttırmış, buna bağlı olarak üretim ve tüketim de artmıştır. Sonuçta doğaya bırakılan atıklar, doğanın kendi sistemi içinde özümsenmeyeceği boyutlarda atıkların oluşmasına neden olmuştur. Madenler, milyonlarca yılda kimsenin emeği olmadan oluşmuş, tüketildiğinde yerine konulamayan; doğanın, insanlığın ortak kullanımına sunduğu servetlerdir. Bu servetler üzerinde, her insanın ve gelecek nesillerin hakkı vardır. Madenler ihtiyaca göre, Devlet eliyle, yurt içinde işlenmelidir. Günümüzde madencilik faaliyetlerine maruz kalan, ‘'doğa'', iklim değişikliğine karşı savunmasız durumdadır. Doğanın yok edilmesi uluslararası bir suç olmalıdır. “Çevreye kıyım”, soykırım veya insanlığa karşı suçlarla, Lahey merkezli Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından kovuşturulabilecek suçlarla aynı şekilde ele alınmalıdır. Doğa hakkı insan hakkından önce gelir. Doğal kaynakların gerçek sahibi halktır. Bu kitapta, Türkiye'de madenciliğin durumu, madenciliğin çevre ve insan sağlığına etkileri, ÇED ne anlama gelmektedir, halk onayı, doğa savunucuları, Ulusal madencilik ve çevre politikaları nasıl olmalı? sorularına cevap bulacaksınız. Bilim dışı yaptığımız her şey bizler için potansiyel bir tehlikedir.
Madencilik faaliyetleri diğer endüstri faaliyetlerine göre çevrenin fiziksel ve kimyasal olarak bozulmasının doğrudan nedenidir. Doğası gereği alternatif yer seçimi şansı bulunmadığından, çoğu zaman; tarım, orman ve canlı yaşam alanlarını, tarihi ve doğal sit alanlarını bozma, az çok zarar verme durumu ile karşı karşıya kalınmaktadır. Madenciliğe ilişkin faaliyetler birkaç aşamada olup, her birinde doğa farklı olarak zarar görür. En zarar verici faaliyetler; maden işletme (çıkarma), zenginleştirme, metal tasfiyesi ve kazanılması gibi işlemlerden dolayı ortaya çıkan kirleticilerdir. Açık ocak maden işletmeciliğinde doğa tahribatı üretim sırasında doğrudan olmaktadır. Fiziksel ve kimyasal yolla olan hava, su ve toprak kirliliği, topografya ve morfolojinin bozulması, gürültü ve titreşim, ekolojik dengenin nicel ve nitel bozulmasıdır. Doğaya bırakılan atıklar, doğal dengenin savunma sistemi içinde bir noktaya kadar giderilebilmekte, ne yazık ki günümüzde Dünya nüfusunun inanılmaz oranda artması, ihtiyaçları arttırmış, buna bağlı olarak üretim ve tüketim de artmıştır. Sonuçta doğaya bırakılan atıklar, doğanın kendi sistemi içinde özümsenmeyeceği boyutlarda atıkların oluşmasına neden olmuştur. Madenler, milyonlarca yılda kimsenin emeği olmadan oluşmuş, tüketildiğinde yerine konulamayan; doğanın, insanlığın ortak kullanımına sunduğu servetlerdir. Bu servetler üzerinde, her insanın ve gelecek nesillerin hakkı vardır. Madenler ihtiyaca göre, Devlet eliyle, yurt içinde işlenmelidir. Günümüzde madencilik faaliyetlerine maruz kalan, ‘'doğa'', iklim değişikliğine karşı savunmasız durumdadır. Doğanın yok edilmesi uluslararası bir suç olmalıdır. “Çevreye kıyım”, soykırım veya insanlığa karşı suçlarla, Lahey merkezli Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından kovuşturulabilecek suçlarla aynı şekilde ele alınmalıdır. Doğa hakkı insan hakkından önce gelir. Doğal kaynakların gerçek sahibi halktır. Bu kitapta, Türkiye'de madenciliğin durumu, madenciliğin çevre ve insan sağlığına etkileri, ÇED ne anlama gelmektedir, halk onayı, doğa savunucuları, Ulusal madencilik ve çevre politikaları nasıl olmalı? sorularına cevap bulacaksınız. Bilim dışı yaptığımız her şey bizler için potansiyel bir tehlikedir.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat