Mevlana ve Hünkar; Devlet Yöneticileriyle İlişkileri ve Moğol Casusluğu İddiaları Devlet Yöneticileriyle İlişkileri ve Moğol Casusluğu İddiaları
Boyut:
135-210-0
Sayfa Sayısı:
192
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2016-12-19
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
2.Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
14,78
9786059901345
468931
https://www.hesapli24.com/mevlana-ve-hunkar-devlet-yoneticileriyle-iliskileri-ve-mogol-casuslugu-iddialari
Mevlana ve Hünkar; Devlet Yöneticileriyle İlişkileri ve Moğol Casusluğu İddiaları Devlet Yöneticileriyle İlişkileri ve Moğol Casusluğu İddiaları
14.78
Nefes Yayınevi 743. vuslat yıldönümünde Anadolu'ya yön veren Hz Mevlânâ'yı anmaktan şeref duyar.
Mevlânâ ve Hünkâr, Hz. Mevlânâ'yı mutasavvıf kişiliğinin yanında Selçuklu Hünkârları ile olan ilişkisi bağlamında da incelemekte ve kendisine yapılan Moğol casusu tezlerini çürütmektedir. Konuyu hem tarih perspektifiyle hem de akademik bir disiplinle ele alan bu eser, Hz. Mevlânâ'nın mesajını ve kişiliğini anlamada da önemli katkı sağlayacaktır. Ayrıca 15 Temmuz sonrası yaşanan sürecin anlaşılması için de önemli bir eserdir...
Eser ile ilgili yorumlar:
Casus, her yere gizlice sızabilen kişidir. Mevlânâ da hiç şüphesiz bir casustur. Ancak o, insanın en gizli yönüne sızıp oraya girmiştir. Evet o, gönüllerin casusudur. O, gönüllere girip, insanın şifresini kırıp ondaki değerli hazineyi ortaya çıkarmıştır. Kısaca gönül casusudur o.
-Prof. Dr. Ethem Cebecioğlu-
Konya'yı kuşatan Moğolların lideri Baycu ve adamları, Mevlânâ'nın sohbetine katılırlar. Çıkışta Baycu "Her şehirde böyle bir adam olsaydı halkları asla bize mağlup olmazdı." der ve Konya'yı yakıp yıkmaktan vazgeçer. Mevlânâ "Sen Tatarlardan korkuyorsan Allah'ı tanımıyor demeksin; ben ise onlara iki yüz iman sancag?ıyla hücum ediyorum." beytiyle, yaptığının bir strateji olduğunu ifade eder. Bu yüksek stratejiyi anlamayan ve tasavvufa her fırsatta saldırmak için bahane arayan kimileri buradan dedikodular üretir. Bu indi mülahazalara gerekli cevapları değerli kardeşim Prof. Dr. Osman Nuri Küçük elinizde tuttuğunuz bu güzel çalışmada vermektedir.
-Prof. Dr. Mahmud Erol Kılıç-
Soyadlarımızın aynılığından "biyolojik" kardeşim zannedilen, dinde ve ilimde kardeşim Prof. Dr. Osman Nuri Küçük'ün yazdıklarını okuduk ve kaynakları nasıl bir ustalıkla kullandığını gördük. Hem tasavvuf usûlüne hem de tarih usûlüne vâkıf bir şekilde menâkıbnâmelerden aktardığı herhangi bir olayın "tasavvuf kaynaklarının hemen hepsinde rastlanabilecek olan bir kerâmet" mi, yoksa "tarihî bir vak'a" mı olduğunu belirtmiş ve anlatılanla ilgili gerekli analizleri yapmıştır. Eser, tasavvuf tarihi metodolojisi bakımından dikkatlice okunması gereken değerlendirmeler içermektedir. Kendilerini tebrik ediyoruz.
-Prof. Dr. Hülya Küçük-
Nefes Yayınevi 743. vuslat yıldönümünde Anadolu'ya yön veren Hz Mevlânâ'yı anmaktan şeref duyar.
Mevlânâ ve Hünkâr, Hz. Mevlânâ'yı mutasavvıf kişiliğinin yanında Selçuklu Hünkârları ile olan ilişkisi bağlamında da incelemekte ve kendisine yapılan Moğol casusu tezlerini çürütmektedir. Konuyu hem tarih perspektifiyle hem de akademik bir disiplinle ele alan bu eser, Hz. Mevlânâ'nın mesajını ve kişiliğini anlamada da önemli katkı sağlayacaktır. Ayrıca 15 Temmuz sonrası yaşanan sürecin anlaşılması için de önemli bir eserdir...
Eser ile ilgili yorumlar:
Casus, her yere gizlice sızabilen kişidir. Mevlânâ da hiç şüphesiz bir casustur. Ancak o, insanın en gizli yönüne sızıp oraya girmiştir. Evet o, gönüllerin casusudur. O, gönüllere girip, insanın şifresini kırıp ondaki değerli hazineyi ortaya çıkarmıştır. Kısaca gönül casusudur o.
-Prof. Dr. Ethem Cebecioğlu-
Konya'yı kuşatan Moğolların lideri Baycu ve adamları, Mevlânâ'nın sohbetine katılırlar. Çıkışta Baycu "Her şehirde böyle bir adam olsaydı halkları asla bize mağlup olmazdı." der ve Konya'yı yakıp yıkmaktan vazgeçer. Mevlânâ "Sen Tatarlardan korkuyorsan Allah'ı tanımıyor demeksin; ben ise onlara iki yüz iman sancag?ıyla hücum ediyorum." beytiyle, yaptığının bir strateji olduğunu ifade eder. Bu yüksek stratejiyi anlamayan ve tasavvufa her fırsatta saldırmak için bahane arayan kimileri buradan dedikodular üretir. Bu indi mülahazalara gerekli cevapları değerli kardeşim Prof. Dr. Osman Nuri Küçük elinizde tuttuğunuz bu güzel çalışmada vermektedir.
-Prof. Dr. Mahmud Erol Kılıç-
Soyadlarımızın aynılığından "biyolojik" kardeşim zannedilen, dinde ve ilimde kardeşim Prof. Dr. Osman Nuri Küçük'ün yazdıklarını okuduk ve kaynakları nasıl bir ustalıkla kullandığını gördük. Hem tasavvuf usûlüne hem de tarih usûlüne vâkıf bir şekilde menâkıbnâmelerden aktardığı herhangi bir olayın "tasavvuf kaynaklarının hemen hepsinde rastlanabilecek olan bir kerâmet" mi, yoksa "tarihî bir vak'a" mı olduğunu belirtmiş ve anlatılanla ilgili gerekli analizleri yapmıştır. Eser, tasavvuf tarihi metodolojisi bakımından dikkatlice okunması gereken değerlendirmeler içermektedir. Kendilerini tebrik ediyoruz.
-Prof. Dr. Hülya Küçük-
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.