9786057819062
537321
https://www.hesapli24.com/mihenk-1
Mihenk
8.87
Köklü bir tarihe tutunuyoruz. Nevzuhur bir kültürün çocukları olmadığımız
âşikâr... Bunu sadece tarihe yaslanarak konuşan, günü anlamlandırmaktan
imtina edip dünün konforuyla hayatı anlamlandırmaya çalışan, ata kültüne
müntesip müptedi bir öğrenci edasıyla söylemediğim malumdur. Köklü tarih,
derin kültürel miras, övünme konusu değildir. Aksine bu tespitler, tevarüs
edilen birikimi temsil telaşı, bu günü anlama ve yarını anlamlandırma
mesuliyetinin farkına varma sebebidir.
Köklü tarih ve derinlikli kültür derken kastettiğimiz mana şudur: Asya'nın steplerinden Bağdat'a,
oradan Anadolu'ya ve Rumeli'ye uzanan geniş coğrafyada seyreden bir dil ve düşünce
birikimi... Evet, kimi şartlanmış bakışlar görmese de üç kıtada temekkün eden bir siyasî tecrübe
ve tesir alanı geniş bir kültürel iktidar. Siyasî tecrübe, bahsi diğer... Lakin kültürel iktidara ilişkin
bir iki hususu arz etmek isterim. Evvela bu iktidarın kurucu ismi, "mânâyı Türkçe nakletmek
gerek" diyerek hikmetler söyleyen Pîr-i Türkistan'dır. Onun inşa ettiği irfan arkı, Asya'nın kıraç
topraklarını sulayarak Afrika'ya ulaşmış, Bağdat'ta Fuzûlî ve Rûhî, Anadolu'da Yunus Emre ve
muakkipleri, Avrupa'da Saraybosnalı Hasan Kâimî ve Mostarlı Ziyâî olarak gönül mülkünü ihya
etmiştir. Demem o ki siyasî ve sosyal tarihi, kurumları, oluşturulan ilkeleri ve imar edilen
şehirleri teker teker tadat etmeden, sadece söz varlığından hareketle bu kanaate varmamız
mümkün: Köklü tarih ve derinlikli kültürel mirasa sahibiz.
Köklü bir tarihe tutunuyoruz. Nevzuhur bir kültürün çocukları olmadığımız
âşikâr... Bunu sadece tarihe yaslanarak konuşan, günü anlamlandırmaktan
imtina edip dünün konforuyla hayatı anlamlandırmaya çalışan, ata kültüne
müntesip müptedi bir öğrenci edasıyla söylemediğim malumdur. Köklü tarih,
derin kültürel miras, övünme konusu değildir. Aksine bu tespitler, tevarüs
edilen birikimi temsil telaşı, bu günü anlama ve yarını anlamlandırma
mesuliyetinin farkına varma sebebidir.
Köklü tarih ve derinlikli kültür derken kastettiğimiz mana şudur: Asya'nın steplerinden Bağdat'a,
oradan Anadolu'ya ve Rumeli'ye uzanan geniş coğrafyada seyreden bir dil ve düşünce
birikimi... Evet, kimi şartlanmış bakışlar görmese de üç kıtada temekkün eden bir siyasî tecrübe
ve tesir alanı geniş bir kültürel iktidar. Siyasî tecrübe, bahsi diğer... Lakin kültürel iktidara ilişkin
bir iki hususu arz etmek isterim. Evvela bu iktidarın kurucu ismi, "mânâyı Türkçe nakletmek
gerek" diyerek hikmetler söyleyen Pîr-i Türkistan'dır. Onun inşa ettiği irfan arkı, Asya'nın kıraç
topraklarını sulayarak Afrika'ya ulaşmış, Bağdat'ta Fuzûlî ve Rûhî, Anadolu'da Yunus Emre ve
muakkipleri, Avrupa'da Saraybosnalı Hasan Kâimî ve Mostarlı Ziyâî olarak gönül mülkünü ihya
etmiştir. Demem o ki siyasî ve sosyal tarihi, kurumları, oluşturulan ilkeleri ve imar edilen
şehirleri teker teker tadat etmeden, sadece söz varlığından hareketle bu kanaate varmamız
mümkün: Köklü tarih ve derinlikli kültürel mirasa sahibiz.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.