9789753970167
445942
https://www.hesapli24.com/modern-alman-felsefesi
Modern Alman Felsefesi
23.64
Bilimin özgür olması gerekir. Ama olmayabilir. Tarihsel, kültürel, giderek kişisel etmenler tarafından belirlenebilir. Bu düşüncenin köleliğidir, ve bir olgudur. Ama bir olgu olması onu gerçek yapmaz. Ve modern Alman felsefesi de bir olgu olmasına karşın gerçek değil, felsefenin kavramına uygun bir felsefe değildir. Rüdiger Bubner modern, ya da daha doğrusu çağdaş" Alman felsefesinin sayısız düşünürünün emeği ile on yıllar boyunca üretilen bir yanılgılar birikimini anlatmaya çalışmakta, ve görüngüye kendisi bir görüngü olarak katılmaktadır. Sonuç bir yorumdur.
Felsefi düşüncenin bir tarihinin olması olgusunun bizi genellikle olduğundan daha çok şaşırtması gerekir. Eğer bu doğru ise, o zaman felsefenin sürekli olarak tarihsel kalması gerektiği görüşü daha da şaşırtıcı olmalıdır. Ama eğer tarihsellik yalnızca görelilik ve dolayısıyla saçmalık değilse, eğer tarihsel olan o denli de ereksel ise, eğer özsel olarak ussal olan insanlığın büyümesi, estetik, moral, ve entellektüel gelişiminin kendisi bir olgu ise, o zaman bilginin ve bilimin, estetik duyarlığın, moral ve törel karakterin bir Tarihe gereksinmemesi şaşırtıcı, aslında saçma olurdu. Homo sapiens mağaraya doğmak ve mağaradan Sokrates'in gün ışığına çıkmak zorundadır çünkü bilme yetisi ile donatılı olmasına, Doğadan daha çoğu olmasına, Tin olmasına karşın başlangıçta yalnızca Doğadır, ve önünde kendini ne ise o yapması için, büyümesi için, kendini kavramına uygun gerçek insan yapması, gerçeği bilerek gerçek olması için geçmesi gereken bir Tarih vardır.
Felsefe hiç kuşkusuz insanın kendisi ile birlikte büyümektedir, ve bu şaşırtıcı değildir. Şaşırtıcı olması gereken şey felsefe büyürken felsefecinin büyümemesi, felsefenin bir Tarihinin olduğunu ve kendisinin sıradan bilincinde olduğu gibi felsefi bilincinde de o tarihin bir özeti olduğunu anlamamasıdır. Usdışının doruğu olan şey Dünya-Tini özgür istencini kavramışken ve geleneği, despotizmi ve barbarlığı yenmek için çalışıp çabalarken felsefecinin bilgisizliğe, bilmeme hırsına, kuşkuculuğa, nihilizme ve pozitivizme teslim olması, giderek Heidegger ve Sartre ve başka pekçokları durumunda gördüğümüz gibi dosdoğru despotizmin kendisine katılmasıdır.
Aziz Yardımlı
MODERN ALMAN FELSEFESİ / İÇİNDEKİLER
İÇİNDEKİLER
Önsöz 7
Giriş: Felsefenin tarihselliği üzerine 9
1 Fenomenoloji ve hermeneutik
Husserl'in başlangıcı 17
Fenomenolojik yöntem 20
Heidegger'in fenomenolojiyi dönüştürmesi 25
Hermeneutiğe geçiş 29
Bunalım ve yaşam-dünyası 34
Çözülmemiş problemler 37
Toplumsal bilimde ve mantıkta sonuçlar 41
Heidegger'in geç felsefesi 46
Gadamer'in hermeneutiği 50
Dilbilimsel anlak ya da kılgı 53
Geçmişin sürmekte olan etkisi 57
Gerçeklik 63
2 Dil felsefesi ve bilim kuramı
Felsefi bir odak olarak dil 65
Dil-oyununun uyarlanması 66
Aşkınsal pragmatik nedir 70
Tartışma için kılgısal önsavlar 73
Aşkınsal derin-düşünme 77
Törel perspektifler 81
Fenomenoloji ve dilbilimsel çözümleme 84
Geleneksel temalar 88
Bilim kuramı üzerine birkaç söz 93
Popper'ın konumu 95
Eleştirel ussalcılık 98
Anlağın açıklaması 103
Değerler problemi 108
Bilişsel çıkarlar 112
Paradigmanın tarihselliği 114
Paradigma-değişiminde diyalektik 119
Stegmüller'in ortodoksluğu savunusu 122
Yapılaştırmacılık 125
Kararcılık ya da aşkınsal temel 129
Kılgısal diluzluğu 133
3 Diyalektik ve kılgı felsefesi
Bir yöntem olarak diyalektik 137
Hegel rönesansı 139
Eytişimsel mantık 142
Lukács'ın etkisi 147
Neo-Marxistler 150
Eleştirel kuram 153
İdeolojinin eleştirisinin paradoksları 156
Adorno'nun estetiğe kayışı 158
Habermas'ın kavrayışı 161
Karşıçıkışlar 164
Kuram ve kılgı 167
Toplumsal Sözleşmenin öğeleri 171
Bir çember 174
Kılgı felsefesi 177
Eski ve yeni görevler 180
İnsanbilim ve toplumbilim 182
Eylem kuramı 186
Son vargılar 190
Sözlük 193
Dizin 197
Bilimin özgür olması gerekir. Ama olmayabilir. Tarihsel, kültürel, giderek kişisel etmenler tarafından belirlenebilir. Bu düşüncenin köleliğidir, ve bir olgudur. Ama bir olgu olması onu gerçek yapmaz. Ve modern Alman felsefesi de bir olgu olmasına karşın gerçek değil, felsefenin kavramına uygun bir felsefe değildir. Rüdiger Bubner modern, ya da daha doğrusu çağdaş" Alman felsefesinin sayısız düşünürünün emeği ile on yıllar boyunca üretilen bir yanılgılar birikimini anlatmaya çalışmakta, ve görüngüye kendisi bir görüngü olarak katılmaktadır. Sonuç bir yorumdur.
Felsefi düşüncenin bir tarihinin olması olgusunun bizi genellikle olduğundan daha çok şaşırtması gerekir. Eğer bu doğru ise, o zaman felsefenin sürekli olarak tarihsel kalması gerektiği görüşü daha da şaşırtıcı olmalıdır. Ama eğer tarihsellik yalnızca görelilik ve dolayısıyla saçmalık değilse, eğer tarihsel olan o denli de ereksel ise, eğer özsel olarak ussal olan insanlığın büyümesi, estetik, moral, ve entellektüel gelişiminin kendisi bir olgu ise, o zaman bilginin ve bilimin, estetik duyarlığın, moral ve törel karakterin bir Tarihe gereksinmemesi şaşırtıcı, aslında saçma olurdu. Homo sapiens mağaraya doğmak ve mağaradan Sokrates'in gün ışığına çıkmak zorundadır çünkü bilme yetisi ile donatılı olmasına, Doğadan daha çoğu olmasına, Tin olmasına karşın başlangıçta yalnızca Doğadır, ve önünde kendini ne ise o yapması için, büyümesi için, kendini kavramına uygun gerçek insan yapması, gerçeği bilerek gerçek olması için geçmesi gereken bir Tarih vardır.
Felsefe hiç kuşkusuz insanın kendisi ile birlikte büyümektedir, ve bu şaşırtıcı değildir. Şaşırtıcı olması gereken şey felsefe büyürken felsefecinin büyümemesi, felsefenin bir Tarihinin olduğunu ve kendisinin sıradan bilincinde olduğu gibi felsefi bilincinde de o tarihin bir özeti olduğunu anlamamasıdır. Usdışının doruğu olan şey Dünya-Tini özgür istencini kavramışken ve geleneği, despotizmi ve barbarlığı yenmek için çalışıp çabalarken felsefecinin bilgisizliğe, bilmeme hırsına, kuşkuculuğa, nihilizme ve pozitivizme teslim olması, giderek Heidegger ve Sartre ve başka pekçokları durumunda gördüğümüz gibi dosdoğru despotizmin kendisine katılmasıdır.
Aziz Yardımlı
MODERN ALMAN FELSEFESİ / İÇİNDEKİLER
İÇİNDEKİLER
Önsöz 7
Giriş: Felsefenin tarihselliği üzerine 9
1 Fenomenoloji ve hermeneutik
Husserl'in başlangıcı 17
Fenomenolojik yöntem 20
Heidegger'in fenomenolojiyi dönüştürmesi 25
Hermeneutiğe geçiş 29
Bunalım ve yaşam-dünyası 34
Çözülmemiş problemler 37
Toplumsal bilimde ve mantıkta sonuçlar 41
Heidegger'in geç felsefesi 46
Gadamer'in hermeneutiği 50
Dilbilimsel anlak ya da kılgı 53
Geçmişin sürmekte olan etkisi 57
Gerçeklik 63
2 Dil felsefesi ve bilim kuramı
Felsefi bir odak olarak dil 65
Dil-oyununun uyarlanması 66
Aşkınsal pragmatik nedir 70
Tartışma için kılgısal önsavlar 73
Aşkınsal derin-düşünme 77
Törel perspektifler 81
Fenomenoloji ve dilbilimsel çözümleme 84
Geleneksel temalar 88
Bilim kuramı üzerine birkaç söz 93
Popper'ın konumu 95
Eleştirel ussalcılık 98
Anlağın açıklaması 103
Değerler problemi 108
Bilişsel çıkarlar 112
Paradigmanın tarihselliği 114
Paradigma-değişiminde diyalektik 119
Stegmüller'in ortodoksluğu savunusu 122
Yapılaştırmacılık 125
Kararcılık ya da aşkınsal temel 129
Kılgısal diluzluğu 133
3 Diyalektik ve kılgı felsefesi
Bir yöntem olarak diyalektik 137
Hegel rönesansı 139
Eytişimsel mantık 142
Lukács'ın etkisi 147
Neo-Marxistler 150
Eleştirel kuram 153
İdeolojinin eleştirisinin paradoksları 156
Adorno'nun estetiğe kayışı 158
Habermas'ın kavrayışı 161
Karşıçıkışlar 164
Kuram ve kılgı 167
Toplumsal Sözleşmenin öğeleri 171
Bir çember 174
Kılgı felsefesi 177
Eski ve yeni görevler 180
İnsanbilim ve toplumbilim 182
Eylem kuramı 186
Son vargılar 190
Sözlük 193
Dizin 197
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.