Mübadelede Tekirdağ;Hilal-i Ahmer (kızılay) Cemiyeti'nin Mübadele Yıllarında Tekirdağ Faaliyetleri (1923-1924) Hilal-i Ahmer (kızılay) Cemiyeti'nin Mübadele Yıllarında Tekirdağ Faaliyetleri (1923-1924)
Türk - Yunan Nüfus Mübadelesi hem Yunanistan'da yaşayan Türklerin hem de Türkiye'de yaşayan Rumların asırlardır yurt bildikleri toprakları terk etmek zorunda kaldıkları bir göç olmuştur. Neredeyse bir asır önce yaşanan bu göç, göç edenlerin belleklerindeki tazeliğini hiç yitirmemiş, nesilden nesile aktarılan hatıralarla günümüzde dahi canlılığını korumayı başarmıştır. Sonraki nesillere aktarılan bu hatıraların büyük çoğunluğu Yunanistan'ın çeşitli yerlerindeki mübadele öncesi hayatların güzelliklerini tasvir ile başlasa da sonu ayrılığa ve zorlu bir göç yolculuğuna dayandığından hep hüzünlü bir şekilde bitmiştir.
Mübadillerin karşılaştıkları zorlukları asgariye indirmek için ciddi çalışmalar yürüten Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin bu noktadaki en büyük yardımcısı Hilal-i Ahmer (Kızılay) Cemiyeti olmuştur. Gerek mübadeleyi gerekse Hilal-i Ahmer Cemiyeti'nin mübadele sırasındaki faaliyetlerini inceleyen pek çok eser kaleme alınsa da bu eserlerde yer alan Tekirdağ'a gelen mübadiller ile ilgili bilgiler birkaç satırı geçmemiş, mübadele sırasında Tekirdağ'da yaşananlar arşivlerin tozlu belgelerinde ve gazetelerin eski tarihli nüshalarının kupürlerinde kalmıştır. Hilal-i Ahmer Cemiyeti'nin Tekirdağ faaliyetleri üzerinden mübadelenin Tekirdağ'daki serüvenini inceleyen bu kitap, mübadillerin Tekirdağ iskelesinden karaya ayak bastıkları ilk andan iskân bölgelerine sevklerine kadar geçen süre boyunca karşılaştıkları ortamın ve yaşadıkları zorlukların panoramasını ortaya koymaktadır.
Tekirdağ'a sevk edilen mübadillerin hangi tarihlerde ve hangi vapurlarla geldikleri, geçici barınma, beslenme, eşya vb. ihtiyaçlarının nasıl giderildiği, yaşanan sağlık problemleri ve bu problemlerin nasıl çözüldüğü, hastalığa yakalananların ne kadarının hayata tutunduğu ve ne kadarının vefat ettiği, daimi iskân bölgelerine sevklerin hangi şartlar altında ve ne surette gerçekleştiği gibi karanlıkta kalan birçok konu birinci el kaynaklar üzerinden incelenerek aydınlığa kavuşturulmuştur.
Türk - Yunan Nüfus Mübadelesi hem Yunanistan'da yaşayan Türklerin hem de Türkiye'de yaşayan Rumların asırlardır yurt bildikleri toprakları terk etmek zorunda kaldıkları bir göç olmuştur. Neredeyse bir asır önce yaşanan bu göç, göç edenlerin belleklerindeki tazeliğini hiç yitirmemiş, nesilden nesile aktarılan hatıralarla günümüzde dahi canlılığını korumayı başarmıştır. Sonraki nesillere aktarılan bu hatıraların büyük çoğunluğu Yunanistan'ın çeşitli yerlerindeki mübadele öncesi hayatların güzelliklerini tasvir ile başlasa da sonu ayrılığa ve zorlu bir göç yolculuğuna dayandığından hep hüzünlü bir şekilde bitmiştir.
Mübadillerin karşılaştıkları zorlukları asgariye indirmek için ciddi çalışmalar yürüten Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin bu noktadaki en büyük yardımcısı Hilal-i Ahmer (Kızılay) Cemiyeti olmuştur. Gerek mübadeleyi gerekse Hilal-i Ahmer Cemiyeti'nin mübadele sırasındaki faaliyetlerini inceleyen pek çok eser kaleme alınsa da bu eserlerde yer alan Tekirdağ'a gelen mübadiller ile ilgili bilgiler birkaç satırı geçmemiş, mübadele sırasında Tekirdağ'da yaşananlar arşivlerin tozlu belgelerinde ve gazetelerin eski tarihli nüshalarının kupürlerinde kalmıştır. Hilal-i Ahmer Cemiyeti'nin Tekirdağ faaliyetleri üzerinden mübadelenin Tekirdağ'daki serüvenini inceleyen bu kitap, mübadillerin Tekirdağ iskelesinden karaya ayak bastıkları ilk andan iskân bölgelerine sevklerine kadar geçen süre boyunca karşılaştıkları ortamın ve yaşadıkları zorlukların panoramasını ortaya koymaktadır.
Tekirdağ'a sevk edilen mübadillerin hangi tarihlerde ve hangi vapurlarla geldikleri, geçici barınma, beslenme, eşya vb. ihtiyaçlarının nasıl giderildiği, yaşanan sağlık problemleri ve bu problemlerin nasıl çözüldüğü, hastalığa yakalananların ne kadarının hayata tutunduğu ve ne kadarının vefat ettiği, daimi iskân bölgelerine sevklerin hangi şartlar altında ve ne surette gerçekleştiği gibi karanlıkta kalan birçok konu birinci el kaynaklar üzerinden incelenerek aydınlığa kavuşturulmuştur.