Müslüman Toplumlarda Tesis Edilen Eğitim Kurumları ve Bunlar İçerisinde Kur'an Öğretimini Amaçlayan; İslam Tarihi'nin Başlangıcından Osmanlı'nın Sonuna Kadar İslam Tarihi'nin Başlangıcından Osmanlı'nın Sonuna Kadar
Boyut:
135-210-0
Sayfa Sayısı:
112
Basım Yeri:
Konya
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2019-08-20
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
2.Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
10,62
9786057557186
530247
https://www.hesapli24.com/musluman-toplumlarda-tesis-edilen-egitim-kurumlari-ve-bunlar-icerisinde-kuran-ogretimini-amaclayan-islam-tarihinin-baslangicindan-osmanlinin-sonuna-kadar
Müslüman Toplumlarda Tesis Edilen Eğitim Kurumları ve Bunlar İçerisinde Kur'an Öğretimini Amaçlayan; İslam Tarihi'nin Başlangıcından Osmanlı'nın Sonuna Kadar İslam Tarihi'nin Başlangıcından Osmanlı'nın Sonuna Kadar
10.62
Modern çağda yeryüzü nasıl global bir köy hâline geldiyse ve beşeriyet, gün geçtikçe etnik bakımdan püritenliğini yitirerek melez bir insan tipi ve topluluğuna dönüşmeye başladıysa kültür ve medeniyetin heterojenliği de kendiliğinden ve zorunlu olarak ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla eğitim-öğretim yapılanması (ki ister içinde yer aldıkları müesses nizamın ayrılmaz parçaları olarak resmî ve örgün kurumlar, isterse söz konusu kurulu düzene bir türlü eklemlenemedikleri için yaygın ama gayr-i resmî ve hatta belki illegal oluşumlar) da bu cihan şumûllük çerçevesinde değerlendirilmelidir.
Müslümanlar ta Hz. Peygamber'den beri varlığından bir vesileyle haberdar oldukları ilim, hikmet, marifet, sanat, zanaat vs. alanlardaki bilgi ve beceriyi alıp almama hususunda hissî ve hamasî davranmamışlardır. Kendi dışlarında gelişen herhangi bir yeniliğe yaklaşımda âidiyet dürtüsünü bir kenara bırakarak- o şeyi, ne tamamen kabul ne de hepten reddetmişlerdir. Olay ve olgunun nasıllığına ve niceliğine göre kimi zaman bütüncül tavır, kimi zaman da parçacı tutum sergilemişlerdir. Açıkçası, tümellik ve nesnellikten ziyade tikellik ve öznellik büyük rol oynamıştır. Nitekim İslâm tarihinde her iki şeklin örnekleri çoktur. Zira bu noktada biricik ölçü, marûf ve meşrû olmaktır. Bu kıstasa uyan uygarlık bulgularını ve ilerleme verilerini benimseme ve sahiplenmede bir mahzur görülmemiştir.
Şurası bir gerçektir ki bizzat Allah Rasulü'nün temelini attığı, ilk muallimliğini, müderrisliğini ve müdürlüğünü yaptığı, bugüne değin faaliyetlerini kesintisiz sürdürdüğü ve dünya durdukça da ayakta kalmaya devam edeceğine dair hiç kuşku olmayan en eski ilim tahsil mekânlarından biri Kur'an öğrenim müesseseleridir. Bu kuruluşlar, bazen zamanın akışına paralel olarak bazen de üstlendikleri misyon itibariyle Dâru'l-Kur'an, Dâru'l-Huffâz ve Dâru'l-Kurrâ isimleriyle adlandırılmışlardır. Ancak bunların hepsinin şu veya bu biçimde ortak hedefi, Kur'an merkezli öğretim hizmeti sunmaktır.
İşte elinizde bulunan kitapçık, bu nevi Kur'an mekteplerinin tanıtımına yönelik kısa/öz ama derin/köklü tarihçesini ele almaktadır. Ana hatlarıyla belirtmek icap ederse okuyucularımızın; bu okulların dayanağı nedir, geçmişte kurulan çeşitli devletlerin eğitim yapılanmasındaki konumları nasıldır, müfredat programlarında ne gibi dersler vardır ve bunlar hangi kitaplar takip edilerek okutulur, bura mezunları ne tür meslek/iş kollarında istihdam edilir ve son tahlilde bunların bürokratik hiyerarşideki pozisyonları ile halk nazarındaki itibarları ne durumdadır, gerek bizim ülkemiz gerekse diğer İslâm memleketleri bünyesindeki muâsır milletler nezdinde bunların muadilleri var mıdır ve nelerdir gibi soruların cevaplarını bu risalede bulabileceklerini tahmin ve ümit ediyoruz.
Modern çağda yeryüzü nasıl global bir köy hâline geldiyse ve beşeriyet, gün geçtikçe etnik bakımdan püritenliğini yitirerek melez bir insan tipi ve topluluğuna dönüşmeye başladıysa kültür ve medeniyetin heterojenliği de kendiliğinden ve zorunlu olarak ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla eğitim-öğretim yapılanması (ki ister içinde yer aldıkları müesses nizamın ayrılmaz parçaları olarak resmî ve örgün kurumlar, isterse söz konusu kurulu düzene bir türlü eklemlenemedikleri için yaygın ama gayr-i resmî ve hatta belki illegal oluşumlar) da bu cihan şumûllük çerçevesinde değerlendirilmelidir.
Müslümanlar ta Hz. Peygamber'den beri varlığından bir vesileyle haberdar oldukları ilim, hikmet, marifet, sanat, zanaat vs. alanlardaki bilgi ve beceriyi alıp almama hususunda hissî ve hamasî davranmamışlardır. Kendi dışlarında gelişen herhangi bir yeniliğe yaklaşımda âidiyet dürtüsünü bir kenara bırakarak- o şeyi, ne tamamen kabul ne de hepten reddetmişlerdir. Olay ve olgunun nasıllığına ve niceliğine göre kimi zaman bütüncül tavır, kimi zaman da parçacı tutum sergilemişlerdir. Açıkçası, tümellik ve nesnellikten ziyade tikellik ve öznellik büyük rol oynamıştır. Nitekim İslâm tarihinde her iki şeklin örnekleri çoktur. Zira bu noktada biricik ölçü, marûf ve meşrû olmaktır. Bu kıstasa uyan uygarlık bulgularını ve ilerleme verilerini benimseme ve sahiplenmede bir mahzur görülmemiştir.
Şurası bir gerçektir ki bizzat Allah Rasulü'nün temelini attığı, ilk muallimliğini, müderrisliğini ve müdürlüğünü yaptığı, bugüne değin faaliyetlerini kesintisiz sürdürdüğü ve dünya durdukça da ayakta kalmaya devam edeceğine dair hiç kuşku olmayan en eski ilim tahsil mekânlarından biri Kur'an öğrenim müesseseleridir. Bu kuruluşlar, bazen zamanın akışına paralel olarak bazen de üstlendikleri misyon itibariyle Dâru'l-Kur'an, Dâru'l-Huffâz ve Dâru'l-Kurrâ isimleriyle adlandırılmışlardır. Ancak bunların hepsinin şu veya bu biçimde ortak hedefi, Kur'an merkezli öğretim hizmeti sunmaktır.
İşte elinizde bulunan kitapçık, bu nevi Kur'an mekteplerinin tanıtımına yönelik kısa/öz ama derin/köklü tarihçesini ele almaktadır. Ana hatlarıyla belirtmek icap ederse okuyucularımızın; bu okulların dayanağı nedir, geçmişte kurulan çeşitli devletlerin eğitim yapılanmasındaki konumları nasıldır, müfredat programlarında ne gibi dersler vardır ve bunlar hangi kitaplar takip edilerek okutulur, bura mezunları ne tür meslek/iş kollarında istihdam edilir ve son tahlilde bunların bürokratik hiyerarşideki pozisyonları ile halk nazarındaki itibarları ne durumdadır, gerek bizim ülkemiz gerekse diğer İslâm memleketleri bünyesindeki muâsır milletler nezdinde bunların muadilleri var mıdır ve nelerdir gibi soruların cevaplarını bu risalede bulabileceklerini tahmin ve ümit ediyoruz.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.