Müstağrip Aydınlar Yüzyılı; Gölgeli Kelimeler, Ödünç Alınmış Hayaller Gölgeli Kelimeler, Ödünç Alınmış Hayaller

Stok Kodu:
9786052071052
Boyut:
135-210-0
Sayfa Sayısı:
312
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2017-10-26
Kapak Türü:
Karton
Kağıt Türü:
2.Hamur
Dili:
Türkçe
15,15
9786052071052
487749
Müstağrip Aydınlar Yüzyılı; Gölgeli Kelimeler, Ödünç Alınmış Hayaller
Müstağrip Aydınlar Yüzyılı; Gölgeli Kelimeler, Ödünç Alınmış Hayaller Gölgeli Kelimeler, Ödünç Alınmış Hayaller
15.15
"Türkiye'de siyasal düşünce tarihinin sağlıklı biçimde yazılamamasının en önemli nedenlerinden biri kavramalarla değil niyetlerle konuşuluyor olmasıdır. İnsanlar neye taraftar veya karşı oluşlarına göre anlam yüklüyor kelimelere. Her kelime, her anlam çerçevesi bir niyeti ima ediyor. Kendi anlamının dışına taşıyor. Başka bir deyişle hiç kimse birebir yalın anlamların karşılığını konuşamadığı için gölgeli kelimeler kullanıyor. Tıpkı ofset baskıda renk tutturamayan ilk baskılar gibi. Renklerin oturmasını beklemek zorundayız zihinlerin netleşmesi, gözün renkleri, şekilleri çizgileri tam oturtabilmesi için. Bu arada çöpe gidecek bir yığınla baskı örneği var önümüzde. Düşünceden siyasete, teoriden pratiğe pek çok alanda önümüze kanıt, sağlam metin diye tutuşturulanlar çöpe gitmesi gereken, renklerin kaydığı dolayısıyla hiçbirinin göründüğü gibi olamadığı kağıtlarla dolu. Siyasal müdahaleler, değer yargılarının altüst oluşu, zihin dünyamızın temel kriterlerinden kopuşu, hakikatin hissiyata indirgenmesi... Tüm bunlar zihin dünyamızı örgüleyen gelenekten kopuşun kaçınılmaz sonuçları. Gelenek donmuş ve eskimiş olanın özlemine indirgenmişse hangi tasavvurlarımızın yerli yerine oturmasına katkı sunabilir? Türkiye'de modern düşünce akımlarının kendi dillerini kuramamaları gibi bir sorundan bahsedilebilirse bu durumdan en fazla muzdarip olanlar İslâmi düşünce geleneğine bağlananlardır. İslâmcılık adı altında genellemeye tabi tutulan Müslümanca düşünme, yaşama, dünya görüşüne aidiyet duyanların iki türlü muzdarip oldukları söylenebilir. Biri kendilerini ifade etmede karşılaştıkları maddi, yasal zorluklar. İkincisi kendilerini anlatmada kullanmak zorunda kaldıkları dolaylı ifade biçiminin ortaya çıkardığı zaafiyeti, karşı tarafların sonuna kadar istismar etmesi..."
"Türkiye'de siyasal düşünce tarihinin sağlıklı biçimde yazılamamasının en önemli nedenlerinden biri kavramalarla değil niyetlerle konuşuluyor olmasıdır. İnsanlar neye taraftar veya karşı oluşlarına göre anlam yüklüyor kelimelere. Her kelime, her anlam çerçevesi bir niyeti ima ediyor. Kendi anlamının dışına taşıyor. Başka bir deyişle hiç kimse birebir yalın anlamların karşılığını konuşamadığı için gölgeli kelimeler kullanıyor. Tıpkı ofset baskıda renk tutturamayan ilk baskılar gibi. Renklerin oturmasını beklemek zorundayız zihinlerin netleşmesi, gözün renkleri, şekilleri çizgileri tam oturtabilmesi için. Bu arada çöpe gidecek bir yığınla baskı örneği var önümüzde. Düşünceden siyasete, teoriden pratiğe pek çok alanda önümüze kanıt, sağlam metin diye tutuşturulanlar çöpe gitmesi gereken, renklerin kaydığı dolayısıyla hiçbirinin göründüğü gibi olamadığı kağıtlarla dolu. Siyasal müdahaleler, değer yargılarının altüst oluşu, zihin dünyamızın temel kriterlerinden kopuşu, hakikatin hissiyata indirgenmesi... Tüm bunlar zihin dünyamızı örgüleyen gelenekten kopuşun kaçınılmaz sonuçları. Gelenek donmuş ve eskimiş olanın özlemine indirgenmişse hangi tasavvurlarımızın yerli yerine oturmasına katkı sunabilir? Türkiye'de modern düşünce akımlarının kendi dillerini kuramamaları gibi bir sorundan bahsedilebilirse bu durumdan en fazla muzdarip olanlar İslâmi düşünce geleneğine bağlananlardır. İslâmcılık adı altında genellemeye tabi tutulan Müslümanca düşünme, yaşama, dünya görüşüne aidiyet duyanların iki türlü muzdarip oldukları söylenebilir. Biri kendilerini ifade etmede karşılaştıkları maddi, yasal zorluklar. İkincisi kendilerini anlatmada kullanmak zorunda kaldıkları dolaylı ifade biçiminin ortaya çıkardığı zaafiyeti, karşı tarafların sonuna kadar istismar etmesi..."
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat