9786051963600
538639
https://www.hesapli24.com/o-guzeller-guzeli
O Güzeller Güzeli
10.23
Gelmek öyle güzel ki, hasretle beklenirken pencerelerde. Gelmek öyle güzel ki, gelince
göreceğini özlemişse yürek. Dünya‘ya beklendik biz. Hem de hepimiz, arsızımız hırsızımız,
edeplimiz çirkinimiz, asilimiz soysuzumuz, dilencimiz zenginimiz, akıllımız delimiz. Velhasıl
hepimiz... Bu misafir için az hazırlık yapılmamış bak hele. Bak! Güneş tutuşturulmuş, kandiller
serpilmiş, toprak serilmiş, dağlar dikilmiş, otlar çiçekler, arılar beklemiş bizi, dereler akma emrini
alırken yücelerden... İnsanın üç günlük nefesi için dolmuş hava ve rüzgâr ve yağmur, her şey
hazırmış o anda. Ciğer yaratılmış sonra, sırf o havayla dolsun diye. Aziz bir konuk ağırlamak için
göklerin kapıları açılmış ve ikisi de çıkagelmiş sonunda. Bir Âdem, bir Havva hikâyesi ile
başlamış her şey. Bu işin içindeki iş ne acaba? Bu misafirlik, bu ev sahibi, bu ikramlar... Gelmek
nasıl güzel olmasın dünyaya, bunca beklenmek, bunca hazırlık varken!
Hamdık pişmeye geldik, sığdık derinleşmeye geldik. Cahildik bilmeye geldik, boştuk dolmaya
geldik, arsızdık uslanmaya geldik, eksiktik tamam olmaya geldik, alçaklardan yükselmeye geldik.
Gerisi boş, gerisi yalan, biz insan olmaya geldik. İşte gelmenin böylesi güzel.
Hayra gelsin bir rüya gördük, cennette yiyip içip, uyuyorduk. Bir anda değişti her şey. Kendimizi,
Dünya diye bir sürgün yerinde ceza çekerken bulduk. Yasak ağacın etrafında dönerken,
dayanamayıp bir ısırık aldık. Aman hayırlara gelsin bu rüya, uzak duralım şu meyveden.
"Düş olmayınca iş olmaz." Demeye kalmadı, yedik elmayı, dünyaya geldik. Olanda hayır varmış,
rüya hayra geldi. Bunca hazırlık, bunca bekleyiş boşa değildi. Yaradan aşka geldi, biz buraya,
yaradan aşkına geldik. İlk, Onun aklına geldik, sonra da buraya... Biz ne aziz konuklarız böyle,
hoş geldik.
Gelmek öyle güzel ki, hasretle beklenirken pencerelerde. Gelmek öyle güzel ki, gelince
göreceğini özlemişse yürek. Dünya‘ya beklendik biz. Hem de hepimiz, arsızımız hırsızımız,
edeplimiz çirkinimiz, asilimiz soysuzumuz, dilencimiz zenginimiz, akıllımız delimiz. Velhasıl
hepimiz... Bu misafir için az hazırlık yapılmamış bak hele. Bak! Güneş tutuşturulmuş, kandiller
serpilmiş, toprak serilmiş, dağlar dikilmiş, otlar çiçekler, arılar beklemiş bizi, dereler akma emrini
alırken yücelerden... İnsanın üç günlük nefesi için dolmuş hava ve rüzgâr ve yağmur, her şey
hazırmış o anda. Ciğer yaratılmış sonra, sırf o havayla dolsun diye. Aziz bir konuk ağırlamak için
göklerin kapıları açılmış ve ikisi de çıkagelmiş sonunda. Bir Âdem, bir Havva hikâyesi ile
başlamış her şey. Bu işin içindeki iş ne acaba? Bu misafirlik, bu ev sahibi, bu ikramlar... Gelmek
nasıl güzel olmasın dünyaya, bunca beklenmek, bunca hazırlık varken!
Hamdık pişmeye geldik, sığdık derinleşmeye geldik. Cahildik bilmeye geldik, boştuk dolmaya
geldik, arsızdık uslanmaya geldik, eksiktik tamam olmaya geldik, alçaklardan yükselmeye geldik.
Gerisi boş, gerisi yalan, biz insan olmaya geldik. İşte gelmenin böylesi güzel.
Hayra gelsin bir rüya gördük, cennette yiyip içip, uyuyorduk. Bir anda değişti her şey. Kendimizi,
Dünya diye bir sürgün yerinde ceza çekerken bulduk. Yasak ağacın etrafında dönerken,
dayanamayıp bir ısırık aldık. Aman hayırlara gelsin bu rüya, uzak duralım şu meyveden.
"Düş olmayınca iş olmaz." Demeye kalmadı, yedik elmayı, dünyaya geldik. Olanda hayır varmış,
rüya hayra geldi. Bunca hazırlık, bunca bekleyiş boşa değildi. Yaradan aşka geldi, biz buraya,
yaradan aşkına geldik. İlk, Onun aklına geldik, sonra da buraya... Biz ne aziz konuklarız böyle,
hoş geldik.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.